29 May 2019

Otelde Bayram

Yaklaşan bayram tatili nedeniyle otellerde boş yer kalmadığından bahsediyor haber bültenleri. Değişen bayram anlayışının tezahürüydü ekranlardan ve manşetlerden yansıyanlar. Değişen, dünya yahut bayramlar mıydı? Yoksa kendi değişiminin günahını dünyaya ve bayramlara yükleyen insan mıydı?

Bu bayramda da yine “nerede o eski bayramlar” diye başlayan cümleleri sıkça duyacağız. Heybesinde bayramlara dair epeyce anısı olan ve fani ömrünün ortasına gelmiş bir beşer olarak kimseciklere söyleme cesareti bulamasam da kendi iç alemimde sıkça söyledim bende bu sözü, muhatabının kendim olduğu sessiz konuşmalarda.

Aslında yaşama dair diğer şeylerde eskisi gibi değildi ve değişmişti. Soluduğumuz hava daha kirli, içtiğimiz su klorlu, yediğimiz yiyecekler hormonlu, komşularımız yabancı, insanlar daha merhametsizdi. Bunca değişen şeyin arasında bayramların değişmesi de kaçınılmazdı elbette.

Bu acımasız çağın en masum ve en mağdurları çocuklar. Değişen bayram kutlama anlayışının da en büyük mağdurları çocuklar olacak. Mesela, bayram için alınmış ayakkabıları, kıyafetleri ve bunlara dair heyecanları olmayacak bazı çocukların. Büyüklerin ellerini öperek topladığı ve her yeni harçlıkla tekrardan saydığı ilk girişimcilik sermayesi de olmayacak. Akrabalarını ve komşularını ziyaret ettikten sonra topladığı renk renk şekerleri de olmayacak. Elde açılmış baklavalar, Tokat yaprağıyla sarılmış sarmalar ve herkesin sığdığı kendisine yer bulduğu bayram sabahı kahvaltılarını ve yemek sofralarını da bilmeyecek bazı çocuklar. Bayram sabahlarına dair akıllarında kalan, otellerin açık büfe kahvaltı salonlarında, birbirine günaydın demekten bile imtina eden insanlar olacak. Otelin yüzme havuzu, kapalı oyun parkı yahut sınırsız internetin verdiği özgürlükle kurduğu çiftlikler, öldürdüğü düşmanlar ve zombiler kalacak aklında, bayramlara dair. Çocukların bayramlarını ve bayramlara dair hatıralarını bir otel odasına, yüzme havuzuna yahut oyun salonuna hapsetmek onlara da haksızlık değil mi?

Her geçen gün biraz daha kopuyoruz geçmişimizden, kültürümüzden ve değerlerimizden. Kimi zaman aşırı yoğun çalışma düzeni bahanemiz oluyor, kimi zaman da kendimize zaman ayırma ihtiyacımız. Ve solmuş, eskimiş fotoğraflarda kalıyor en kalabalık ve neşeli halimiz. Ekmek kavgası ve hayat telaşı sloganları savunuyor bencilleşen ruhumuzu ve yalnızlaşan yüreğimizi. Ve şeytan fısıldıyor kulağımıza “Kendin için yaşa”!

Otellerde geçirilen bayramlar ve bayram kutlamaya dair bu yeni anlayış, çocuklar için aynı zamanda bir kültür inşasını gerçekleştiriyor. Zira bayramlarını otellerde, tatil köylerinde ya da yurt dışı seyahatlerinde geçiren çocuklar bunu zamanla içselleştirerek, yetişkin veya anne baba olduğunda bayramlara dair aynı alışkanlığı sürdürecek. Bugün bayram tatillerinde çocuklarımızla birlikte otellere koşan bizler, yıllar sonra yaşlandığımızda çocuklarımızın bayram tatillerini uzaktan izleyeceğiz.

Anne babalar olarak çocuklarımız için yalnızca ultra lüks tatiller, markalı kıyafetler ve elektronik oyuncaklar satın almayalım. Onlar için ucuz ama ölümsüz anılar ve deneyimlerde oluşturalım. Zira çocuklarımızın yıllar sonra geriye dönüp baktığında hatırlayacağı şeyler çocukluk çağında yaşadığı olumlu ve olumsuz deneyimleri ve hatıraları olacak.

Henüz gün yeni ağarmışken, bayramlıklarını giyip bayram namazı için camiye koşan ve günün sonunda epeyce birikmiş harçlığı ve renk renk şekerleri, tüm bunların ötesinde ölümsüz ve her daim özlenecek hatıraları olan çocuklardık. İsteriz ki şimdiki çocukların da bayrama dair güzel hatıraları olsun.

Annesi ve babası olmayan, başını okşayacak bir eli, sığınacağı bir yuvası bulunmayan çocukları unutmayacağımız, ailemiz, komşularımız ve dostlarımızla bir arada olacağımız, sağlıkla ve mutlulukla kutlayacağımız nice bayramlar dilerim. 

Ramazan Bayramımız kutlu olsun…