08 Ocak 2020

Oyun Bozuyoruz

Birinci dünya savaşında çizilmiş Ortadoğu sınırları, ikinci dünya savaşının galibi ABD tarafından, günümüze kadar kontrol edilen diktatör yöneticileriydi. İktidar hediyesi ile istediğini kontrol eden ABD, yeni dünya düzeni söylemi, sınırları değiştirme hedefi ile, halkları hareketlendirerek yöneticilerle karşı karşıya getirdi.

Ortadoğu da ki (Mezopotamya, hicaz) ve Kuzey Afrika'daki halk hareketleri, yöneticilerine isyan ederken, asla onların bağlı olduğu ve halkın üzerinde dolaylı etkisi olan emperyalist güçlere karşı olmadı.

Ortadoğu'da ki halk hareketleri, emperyalist emellere karşı olmayıp, bütün halk öfkesi yöneticilerine yönlendirilerek ülkelerde iç savaş çıkması hedeflendi.‘' Şii ve Sünni çatışmasında kanları kuruyana kadar savaştırmalıyız'' ifadeleri ile bunu açık açık ifade eden CİA yetkililerinin oldu. Iran generali Süleyman'ının öldürülmesinin yeni bir Şii ve Sünni çatışması süreci olduğunu görüyoruz.

Bu günlerde en çok tartışılan konulardan biri olan Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesi konusu, SP, İYİ Parti, CHP ve HADEP hayır oyu vermesine rağmen,  Ak Parti ve MHP oyları ile meclisten geçti. İyi Partinin gerekçesi, HDEP ve CHP'nin gerekçesi ile aynı değildi. SP gerekçesi de farklı idi.

Akdeniz'de Türkiye'nin attığı adımlar kaçınılmaz olarak bu hamleleri gerektiriyor. Türkiye'nin sınırında yapılmak istenilen terör koridoru, daha geniş bir kuşatılma ile Ak Denizden yapılmaya çalışılırken, Türkiye'nin buna sessiz kalması beklenilemez. Bizim Libya'ya ne işimiz var, Türk askerini tehlikeye atıyoruz gibi söylemler, Türk askerini düşündükleri için mi?

Düşünsenize! HADEP Türk askerini düşünerek teskereye hayır dedi, öyle mi?

Yoksa Türkiye Akdeniz'de, istenilen yeni emperyalist hedefleri bozduğu için mi? Bu zihniyet, neden hiç emperyalist güçlerin binlerce km ötelerden gelip bölgede kan dökmesine karşı tek söz söylemiyor?

Libya'da BM tarafından da meşru kabul edilen hükümetin Türkiye'den asker talebi, elbette bir Türk aklının izlerini taşıyor. Batı emperyalizminin emeli; Müslüman topraklarda sürekli kan akıtması, Müslüman nüfusun kırılması, kaynaklarının sömürülmesi olup, çok yönlü dünya üzerindeki planlarına hizmet amaçlıdır. Buda Haçlı seferlerinin Yeni Dünya Düzeni dir.

Türkiye, İslam dünyasında emperyalist güçlere karşı kurtuluş savaşı ile en iyi örnek olmuş, İslam'ın sancaktarlığını yapmış bir imparatorluğun bakiyesidir. Bugün bunun ne anlama geldiğini, İslam coğrafyasında kan akıtan emperyalist batı çok iyi biliyor. Bunun önemini Libya'da kavramış olduğu için Türk askeri emperyalistlere karşı kardeş Libya'nın yanındadır. 1974'de Kıbrıs çıkarmasında onların bizim yanımızda olduğu gibi.

Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesi Müslüman halklar için bir örneklik teşkil etmelidir. ‘'1912 Türk Ruhu,  gönüllü olarak Libya'ya gidip Libya halkını emperyalizme karşı örgütleyen Mustafa Kemal'in, Enver Paşa'nın askeri olmaktır.

Mustafa Kemal, Enver Paşa, Fethi (Okyar), Kuşçubaşı Eşref, Yakup Cemil, Ali (Çetinkaya) gibi bir avuç gönüllü Türk, gizli yollarla Trablusgarp'a giderek, İtalyan emperyalizmine karşı, bölge halkını örgütleyerek direniş başlatmıştır. “Trablusgarp'a, gazeteci "Şerif" takma adıyla giden  Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk'ta verdiği "gerilla savaşlarıyla" İtalyan emperyalizmini bozguna uğratmıştır.''

 

Şimdi birileri kalkıp ‘'o zaman Libya toprakları Osmanlı topraklarıydı diye bilir. Bugün birileri bu toprakları Türkiye'den tamamen ilişkisi kesilmiş olarak düşünse de, bölgemizin İslam dünyası olması, tarihsel bağımızın olması, batının sürekli Müslüman halkı öldürdüğü görmezden gelinemez.

İslam dünyasında, İŞİD üzerinden CİHAD  gibi kutsal bir emir lekelenerek; emperyalizmin önünün açılma cabaları da etkili olmuştur.  İslam toplumu üzerindeki CİHAD kavramının sosyolojik etkisi de iyi tahlil edilmesi gereken ayrı bir stratejik kavram olarak ortadadır.

Libya'ya gönderilen askerimize duacıyız.  Allah Libya'da ve birçok yerde görev yapan askerimizin destekçisi olsun.

Selam ve dua ile…