10 Eylül 2015

PKK’nın Paralelci planları…

Dağlıca'daki bombalı saldırıda ölen 16 askerin cenazeleri kalkmadan bir başka kahredici haber de Iğdır'dan geldi.

Iğdır'ın Dilucu Sınır Kapısı'nda görev yapan polisleri taşıyan servis minibüsüne  bombalı saldırıda 13 polis şehit oldu.

Fark ediyor musunuz kırsalda yaşanan terör saldırılarının hemen hemen hepsinde yöntem aynı.  Asker veya polislerin geçiş yollarına yerleştirilen patlayıcılar, araçların o noktalara yaklaşmasıyla birlikte infilak ettiriliyor.

Bu noktada sorulması gereken soru şu; bu düzeyde etkili yüzlerce kilogramlık hatta tonlarca ağırlıktaki bombalar oralara nasıl yerleştiriliyor?

Bombalı olayların sonunda yapılan incelemeler patlayıcıların bir tür ‘mayın' şeklinde önceden asfalt altına döşendiğini gösteriyor. Yani yol çalışmaları sürdürülürken birileri de o bombaları oralara yerleştirilmekle meşgul olmuş.

Bunun anlamı, Hükümet, ‘barış süreci' boyunca Kürt meselesinin çözümü için bir şeyler yaparken PKK ve yandaşları büyük bir art niyetle boş durmayıp, bugünkü ‘kaotik ve ölümlü' zamanların hazırlığını yapmışlar.

Yani herkesin huzurlu olduğu çatışmasız ortamda, ‘barış'ın geleceğini düşünüp, umutlanan herkesi ‘aptal' yerine koyan kirli bir taktiği sürdürmüşler.

O vakit anlaşılıyor ki çözüm sürecine dair söylenen her ‘olumlu veya olumsuz' açıklamanın amacı hükümetin dikkatine başka yerlere çekmek ve bugün yapılan kanlı saldırıların hazırlığını yapmakmış.

Kabul edilemez bir ihanet bu.

Hükümet, çözüm sürecine karşı olan bütün çevrelerin ‘Apo'yu, Kandil'i muhatap alıyorsunuz' saldırılarına ‘barış düşmanla yapılır' ilkesiyle direnirken, meğerse o ‘düşman' düşmanlığını yapmaya devam ediyormuş.

Bu nasıl muhataplık? Bu nasıl taraflar arası hukuka uygunluk? Barış görüşmelerini sabote edici bu ilkesizliğin ateşkesle, silahsızlanmayla bir ilişkisi olabilir mi?

Hem silah bırakma sözü vereceksin, ülkeden çekilme takvimleri açıklayacaksın, akil adamlar isteyeceksin, İmralı görüşmeleri sürdüreceksin, kurulan masaların samimiyetinden dem vuracaksın, her barışseveri umutlandıracak ateşkes uygulayacaksın hem de ne olur ne olmaz niyetine terörist hazırlıklara devam edeceksin.

Kuşkusuz PKK'nın bu kirli planı, en başta yüzyıllık meseleyi çözmek için ‘baldıran zehri' içmeyi göze alan Erdoğan'a karşı yapılmış hainliktir. Tıpkı bugün Erdoğan'ı ve AK Parti'yi yerden yere vurmak için her fırsatı kullanan ‘Paralelci Terör Örgütü'nün ihaneti gibi.

Bütün iyi niyetiyle hürriyetleri engelleyici askeri vesayeti geriletme çabalarındaki Hükümete destek verir gözükürken asıl niyetlerinin ne olduğu sonradan anlaşılmıştı Paralelcilerin.

Bu kez de Kürt meselesinin çözümü için doğal olarak muhatap alınan Kandil aynı Paralelci Teröristlerin yaptığı gibi hükümetin iyi niyetini suiistimal etmiş, onları demokrasi çabalarında arkadan vurmuşlardır.

Nasıl ki Paralelci Teröristlerin derdi özgürlük ve demokrasi değildiyse, PKK'nın ve onun yasal siyasi kanadının da derdinin ne silahların terk edilmesi, ne çözüm ne de barış olmadığı bu kanlı hazırlıklarla anlaşılmıştır.

Paralelcilerin ne kadar tehlikeli olduğunu ısrarla gözden kaçırıp ‘ne oldu, düne kadar kuzu sarmasıydınız'  hafifliğiyle hükümete vuranlar eminim ki şimdi de PKK'nın bu ihanetini de hükümet aleyhine kullanacaklar.

Yok, ‘çözüm süreci olurken PKK çalışmış, hükümet yatmış' yok ‘hükümet sadece uyumamış hem biz vatandaşları hem de bölgedeki güvenlik güçlerimizi uyutmuş' fitnelerinin ortalığa dökülmeye başlaması da onu gösteriyor.

İhanet büyük. Hükümete düşen oluşturulacak en geniş toplumsal konsorsiyum ile ülkenin geleceğini karartmaya çalışan bütün karanlık güçlere karşı ‘ulusal ve uluslar arası hukuk' çerçevesinde mücadelesini kararlılıkla sürdürmesidir.

Barışla, özgürlükle, kardeşlikle, demokrasiyle gerçekte bir derdi olmayanlara karşı verilecek mücadele, bu kavramların korunması için de gereklidir.