Geçtiğimiz günlerde Ankara Garı önündeki barış mitinginde gerçekleştirilen korkunç katliama acı içinde bütün Türkiye şahit oldu. Çok sayıda insan, genç insan hayatını yitirdi. Bu korkunç katliamı gerçekleştirenler kim olursa olsun yüksek sesle lanetlenmelidir. Böylesine vahşice bir eylem ne adına, kim adına yapılırsa yapılsın asla ve asla kabul edilemez.

Bu eylemlerin kendisini PKK mı İşid mi yoksa DHKPC mi yaptı ve eylem nasıl gerçekleştirildi veya amacı neydi diye uzmanlarla, Medyası ve politikacılarıyla yeteri kadar kritik ediyoruz belki ama bu mitinglerin sosyolojisine ne yazıkki yeteri kadar dikkatli bakmıyoruz. Mitinglerin biraz gözlemle bile anlaşılacak günden güne değişen ciddi bir sosyolojisi var halbuki. Bu sosyoloji Alevi gençlerin ya da Alevilerin genel olarak bu türden mitinglere artan katılımıdır ve bu katılım büyük ölçüde CHP'nin de seçim politikalarının ve seçim ittifaklarının önemli bir neticesidir.

HDP nin barış adı altında sahaya sürdüğü Kürt kökenli gençler yetmedi CHP Alevi gençleri HDP li gençlerle birlikte sahalara sürmeye başladı.. Mitinglerdeki bayraklardan, siyasi parti amblemlerinden dahi bunu kolaylıkla çıkartabiliriz. Acaba katliamda ölen bu gençlerin sorumluluğunu gençleri sahalara süren bu iki siyasi parti devleti suçladıkları kadar kendi üzerine alıyor mu? Ölümlerden sadece devlet mi suçlu? Ölme ihtimallerini bile bile onları oraya toplayan, gönderen siyasilerin hiç mi Sorumluluğu yok?

"Hepimiz herşeyden sorumluyuz" der ünlü yazar Dostoyevski. CHP li kitle bilhassa da CHP'li Aleviler iyi düşünmelidir. Yarın çocukları PKK lı Kürt gençler gibi dağlarda şehirlerde ölüme gidebilirler.. CHP'nin HDP ile çıkar ittifakı CHP'li gençlerin HDP nin sırtındaki kambur olan PKK terörüne yeni gençleri, yeni bir kitleyi dahil edebilir.. Terör Örgütü'nün amacı Türkiye'de hareket edebileceği mevzileri genişletmek, Kürt Halkını Cizre'de yaptığı çağrılarla olduğu gibi kitlesel olarak ayaklandıramayınca harekete yeni gençler devşirmek, yeni kitleleri ölmeleri için sahalara sürmektir.

Bu meseleyle ilgili olarak iktidara da bir kaç söz söylemek elzemdir. Ak Parti mensupları, sayın başbakan ve sayın cumhurbaşkanı sol eğilimli miting sosyolojisindeki bu değişimi aciliyetle görmek zorundadır. Meseleyi iyice tetkik ederek Alevi sorununa ciddiyetle eğilmeli ve bu kitlenin sorunlarını çözme yolunda çok önemli adımları kesinlikle bir an önce atmalıdır.

Bu konudaki dilini kesinlikle düzeltmeli, daha ılımlı ve dışlamayan bir üslupla hitap etmelidir. Alevileri ve diğer etnik azınlıkları içine alacak, sorunlarını dinleyecek ve tatmin edici çözümler sunacak daha kuşatıcı bir söylem geliştirmelidir. Alevîlerle ilgili olarak toplumun geniş kesimlerinde yapılan algı yönetimiyle kesinlikle savaşmalıdır ve bu mücadele sözde kalmamalı somut adımlar atıp Alevilerin eğitimden (zorunlu din Eğitimini bu kesimlere uygulamaktan vaz geçip mesela bir Alevi imam hatibi açılması veya Diyanet'in kapsamını genişleterek bu kesimlere eğitim ve başka konularda hizmet verecek hale getirmek gibi) ibadethanelerinin hukuki statü ve vergilendirme meselesine kadar pek çok konudaki sorunlarını çözme yönünde düzenlemelere biran önce gitmek toplumun bu kesimlerini önemli ölçüde rahatlatacaktır. Aleviler yıllardır CHP ye oy veren "devlete" bağlı bir kesimdir devlet olarak bu kesimleri kaybetmenin onları PKK nın insan devşirdiği alanlara sürmenin bizi iç savaşa doğru sürüklemeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur.

Sosyolojiyi değerlendiremeyen hiçbir parti, hiçbir iktidar muvaffak olamaz. Terör Örgütleri sosyolojiyi iyi değerlendirirler ve hunharca amaçlarını gerçekleştirmek için bu sosyolojiyi istedikleri gibi kullanırlar. Bunu yaparken dış güçlerden, vakıflardan, uluslararası istihbarat örgütlerinden bunların medyadaki uzantılarıyla birlikte istifade ederler. Geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen Gezi Parkı hadisesi aynı zamanda bir Alevi Ayaklanması olarak da okunabilir. Iktidar Gezi Parkı hadisesinden barış mitinglerine kadar bu sosyolojiyi iyi okumalı ve değerlendirmelidir. Yoksa vakit çok geç olacak!

(Bu konuda Liberal Düşünce Topluluğu'nun Alevi Çalıştayı Raporu na bakılabilir. Sözü edilen rapor Liberal Düşünce Dergisi'nde de yayınlanmıştır.)