Pozitif Kültür ve Negatif Kültür
Kültür sözcüğü Latince kökenli bir sözcüktür. Bu sözcük Latincede ‘’cultura’ ’sözcüğü, ‘’hayvan yetiştirme’’ ve ‘’toprağı ekip biçme’’ anlamlarına gelir. Voltaire, kültür sözcüğüne; insan zekâsının oluşumu ve gelişimini belirleyen kavram olarak da bir anlam kazandırmıştır. Alman tarihçi Herder’’ bütün insanların kendine özgü bir kültüre sahip olduğunu söyler.
Kültür
kavramı, batıdan doğu ülkelerine de yayılmış olup, İranlıların dilindeki
‘’ferheng’’ kavramı kültür yerine kullanılmıştır. Türkiye’de de sosyolojinin
gelişiminde büyük katkıları olan Ziya Gökalp ’’cultutura’’ sözcüğünün, Arap
kökenli ‘’hars’’ ve ‘’tezhip’’ kavramlarının karşılığı olduğunu söylemiştir.
Her toplumun
kendine özgü kültürü vardır. Bunun yanında bölgeden bölgeye şehirden şehre
köyden köye değişen kültürün geleneği de vardır.
En geniş
anlamıyla İngiliz antropolog Taylor kültür için; ’’Bilgi, inanç, sanat, ahlak
ve hukuk ve örf ve adaletten ve insanın, toplumun bir üyesi olarak elde ettiği
bütün yeteneklerden oluşmuş bir bütündür’’ der.
Sosyolojideki
kültür kavramı da farklı kullanılmıştır. Etkileşimlerin süreçlerini bu
etkileşimlerin yönleri ile bir ilişkisini, toplumsal rollerin işleyişini ve
daha iyi anlaşılmasına katkı sunmuştur.
Kültürün anlam değişikliği,
kullanıldığı bağlam ve kimin tarafından ne amaçla kullanıldığı da önemli olup,
farklı tanımlanabilen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Buradan hareketle
kültürün kaynağı nedir? sorusunu
sorduğumuzda, kültürün oluşumunda etkili olan faktörlerin; aile, din, eğitim,
çevre siyasal yönetim sistemi başta gelmektedir.
Kültür; bir
toplumu diğer toplumdan ayırt etmekte temel bir belirleyici yöne sahip. Toplumsal değerlerin ortak paydalarını
kültür bir araya getirir. Toplum bireyleri arasında ortak bir dil olan
kültür, bireyler arasında yaşayan bir
dil olarak sürekli paylaşılabilmesi ile bir dayanışma örneğini de sunar.
Toplumsal yapının bir yönü ile genel karakterini ifade eden kültür, sosyal
yapının anlaşılmasında kopya niteliğindedir.
Kültürü
oluşturan faktörler içerisinde en belirgin özellik toplumdan topluma da
değişmektedir. Örneğin farklı dini inançlar bu belirginliğin başında gelir. Ancak
her toplumda kültürün oluşumunda diğer etkili temel etkenler vardır. Bunlar;
dil, örf ve adetlerdir. Bu temel unsurlar kültürel çeşitliliğinde kaynağını
oluşturmaktadır. Genel kültür, altı
kültür, maddi ve manevi kültür, karşıt
kültür bu çeşitliliklerdendir.
Toplumsal
değişimde kültürün pozitif ve negatif etkileri de vardır. Yaşanan kültürün medeniyet inşasında ve toplumun refah düzeyine katkısı
oranında kültürün negatif ve pozitif yönleri olduğunu söyleyebiliriz. Kabul
edilmiş toplumsal davranışlar kültürün oluşumundaki kitle davranışları
psikolojisi ile de direk ilintilidir. Bu psikolojinin ne yönde eğilim
göstereceği önceden bilinememekle beraber yönlendirilebilir. Özellikle
toplumların tüketim kültürü bu yönlendirmeye örnektir.
Pozitif kültür negatif kültür yüzeysel
kültürün temel değerler üzerindeki etkisi:
Kalabalıkların
kazandığı alışkanlıklar bir kelebek etkisi ile başlar. Tarihin bir yerinden
başlatılmış bu etki zamanla halk arasında sözlü olarak yayılması, sonra eylemle
bütünleşerek bir toplumsal eyleme dönüşme sürecini oluşturur. Bu kültürel
etkileşim, tabanda bireyler arasında, adeta bir gönüllü propagandaya dönüşerek
halk arasında kitlesel bir kabule dönüşür.
Artık
çoğunluğa ulaşılmış, çoğunluğun kabul ettiği bir olgu haline gelmiş, doğruluk
derecesindeki temel kabul kriterleri kalabalığın kabulü olarak görülmeye
başlanmıştır. Kalabalıkların bir yanlışı
kabul etmesi böylesine toplumda tabanda başlayan güçlü bir alt yapı ile
gelişmektedir.
Bu
gelişimdeki olumsuzluk olarak görünen her şeyin düzeltilmesi için yine aynı doğal
metodik çalışmayla, tabandan ve bireyden bireye başlaması, karşı bir tez gibi
kelebek etkisi oluşturulmaya çalışılmalıdır. Aksi halde oluşmuş bu negatif
kültürün (parçalanmış aynı hedefe
gitmeyen çatışmacı kültürel guruplar) olumsuz etkilerini pozitif kültür (toplumun medeniyet kurma ve refah düzeyini
arttırmada barışçı ortak hedef) kabulü ile tepeden kurallar konarak
verilmeye çalışması da hedefine ulaşmayacaktır.
O halde, pozitif kültürü (medeniyet
kurma ve refah düzeyini arttırmada barışçı ortak hedef) oluşumdaki temel
etmenler itici güç unsuru olarak kullanılırken, bütün toplumun refah düzeyini
arttırıcı ve bununla beraber adil bir sistemik yapılanmayla bu refah düzeyini
arttırmada kalıcı kurumların oluşturulması gerekir.
İyi
insanların kötü işleyen kurumların içinde başarılı olması mümkün değildir.
Toplumsal davranışların refah düzeyine katkı sunabilmesi içinde kurumların da
davranışları yapısal kurallar olarak toplumu destekleyerek öncülük yapması
gerekir.
Birey,
toplum, kurumlar ve sistem ilişkisinde; bütün toplumun temel değerleri olan
değişmezlerle toplumun mayalanması toplumsal barışa katkı sunarken, aynı
zamanda güçlü toplum yapısını oluşturarak; güçlü bir devletin, güçlü bir milli
savunmanın, güçlü bir milli kalkınmanın ve güçlü bir milli eğitimin oluşmasında
büyük katkısı olacaktır.
Selam ve dua
ile.