24 Ekim 2017

Problemlerimiz bizim motivasyon kaynağımızdır

Kültür sanat merkezlerinde bir birinden kaliteli programlar var. Müzik, tiyatro, sinema gibi etkinliklerin yanı sıra çok değerli isimlerin katıldığı panel ve sohbetlerde yapılıyor. Vakti müsait olanların bu programları kaçırmasınlar diyorum.

Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde sosyoloji seminerlerine devam eden Prof. Hüsamettin Arslan, Ekim ayı programında Türkiye'de insan kalitesi sorunundan söz etti. Çok önemli konulara değindi Hüsamettin Arslan hoca. “Sorunlar Geleceğimizdir” üst başlığı ile kurgulanan seminer serisinde toplumsal sorunların kökenlerine değinen Prof. Hüsamettin Arslan, problemlerin ihtilaflardan doğduğunu hatırlatarak problemlerin varlığının esasen ilerlemeye ve gelişmeye yol açtığının altını çizdi.

Bir ülkede yaşayan iki grup politik bir konuda ihtilafa düştüğünde de oradan problem doğduğunu kaydeden Prof. Arslan, bu durumu müftülere nikah kıyma yetkisi örneğinden hareketle açıkladı ve şöyle devam etti: “Müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesi tartışılıyor son zamanlarda. Bu durum neden problem oluyor? Çünkü Türkiye'de farklı gruplar farklı şeyleri düşünüyorlar dolayısıyla buradan bir ihtilaf doğuyor. İhtilaf tartışmaya, tartışma gerilime yol açıyor ve nikâhın müftü tarafından kıyılması politik probleme dönüşüyor. Bütün problemler böyledir. Bu ihtilaf politik ve kültürel bir problem haline geliyor. Problemler ağır oldukları zaman yaralayıcıdır ve insanlar bazen çok ağır problemlerle karşı karşıya kalabilirler. Gündelik hayatta ya da politik hayatta sıkıntı dediğimiz şey bu problemlerin çözülememesinden ileri gelir. Bir toplumun ya da bir bireyin hiç problemi yoksa kendisini sorgulamalıdır. Bu hiç normal değildir. Toplum da böyledir; hiçbir probleminiz yoksa o zaman siz yerinizde sayıyorsunuz demektir. Ama faaliyet halindeyseniz o zaman problemleriniz olur. Bir insan çabalıyorsa o zaman sorunları olacaktır.” şeklinde konuşan Prof. Arslan, “Şu an Türkiye'nin sorunlar yumağı haline gelmesinin sebebi de ulus devlet mentalitesinden çıkıp imparatorluk mantalitesine geçmesidir” dedi.

Türkiye'nin eskiden Edirne ile Kars arasında ulus devlet ölçeğinde problemleri olduğunu hatırlatan Prof. Arslan, “Cumhuriyetin 70 senesini halk partisi yönetti. Halk Partisi Türkiye'de ulus devleti kuran partidir dolayısıyla onların sorunları ulus devlet ölçeğinde sorunlardı. Ama AK Parti'nin iktidara gelmesiyle Türkiye ulus devlet paradigmasından çıktı ve artık imparatorluk ölçeğinde problemlerimiz var. Dolayısıyla sorunlar büyüdü.” tespitinde bulundu.

Sorunlar ne kadar büyürse çözüm için de o kadar büyük enerji harcamak gerektiğine dikkat çeken Prof. Arslan, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye'nin geleceği bana göre buradan çıkacak. Türkiye AK Parti ile ulus devlet mentalitesinden imparatorluk mentalitesine geçiyor. İşte bu yüzden ABD'ye kafa tutuyor. Bu yüzden AB'ye kafa tutuyor. Bu yüzden İdlib'e girdi. Bu problemlerin büyümesiyle mentalitenin değişmesi arasında nasıl paralellik olduğunu görebiliriz. Diyeceksiniz ki bu problemleri çözüyor mu? Hiç önemli değil bence. Çünkü problemlerimiz bizi enerjimizi harcama konusunda motive ederler. Problemlerimiz bizim motivasyon kaynaklarımızdır.”

Bizim terör değil ahlak sorunumuz var

“Türkiye'nin en büyük sorunu PKK sorunu, İdlip, Suriye vs. değil. Temel sorunumuz insan kalitesi sorunu” diyen Prof. Arslan, kimsenin işini iyi yapmadığını, ciddi anlamda bir nitelik sorunumuz olduğunu belirterek “Çok ahlaklı görünmesine rağmen ahlaksız bir toplumuz. Modernleşme hikâyemizden dolayı ahlakı yalnızca kadınlarla ilgili olarak görüyoruz. Bu da büyük bir problem. Sadece insan ilişkilerinde ahlaksız değil aynı zamanda iş ahlakı konusunda da ahlaksız bir toplumuz. İnsan kalitesi sorunumuzun bu çifte standartlı yaklaşımdan doğduğuna inanıyorum. Bu çifte standartlı bakışın önüne geçilmedikçe diğer sorunlarımızın hiçbirini çözmek mümkün değil.” şeklinde konuştu.

RAP ŞARKILARI KÖTÜ MESAJLAR VERİYOR

Bağcılar Belediyesi “Kariyer Buluşmaları”nın bu haftaki konuğu “O Ses Türkiye” yarışmasıyla hayran kitlesi oluşturan rap şarkıcısı Resul Aydemir oldu. Hasan Nail Canat Bilgi Evi ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinlikte Resul Aydemir, kendisini dinlemeye gelen öğrencilere kariyeri ve yaptığı rap müziği hakkında bilgiler verip çocukların gelecek planlarına ilişkin önerilerde bulundu.

 Çocukları ilçelerine sahip çıkmaya çağıran Resul Aydemir, “Burayı dışarıda ‘Varoş' diyerek yanlış tanıtıyorlar. Bağcılar en çok çalışan en az kazanan yine de çok şükreden tertemiz insanların oturduğu bir yer” dedi. Ünlü şarkıcı, “Dinlediğiniz şarkılara dikkat edin. Rap şarkılarda klip ve sözlerle çok kötü mesajlar veriliyor. Kulak ve gözlerinizin x-ray'larını açık tutun” uyarısında bulundu. 

Aydemir, özel hayatıyla ilgili öğrencilerin merak ettiği soruları da cevaplandırdı.

Bağcılar en çok çalışan en az kazanan yine de çok şükreden tertemiz insanların oturduğu bir yer”

Konuşmasına oturduğu mahalleyi anlatarak başlayan Aydemir, “Ekrana çıktıktan sonra eşime taşınacak mısınız diye sordular. Niye taşınacağız ki. Ben buraların ekmeğini yedim buralarda büyüdüm. Ama işte öyle bir algı oluşturup sizi ortamınızdan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ne diyorlar oturduğun yer şöyle böyle. Kendi insanımızda bile bu algı oluşturuldu. Kendi değerlerimize karşı bir sıkıntı var. Siz oturduğunuz mahalleye, ilçeye ve kültürünüze sahip çıkın. Bağcılar'ı dışarıda ‘Varoş' diyerek yanlış tanıtıyorlar. Burası en çok çalışan en az kazanan yine de çok şükreden tertemiz insanların oturduğu bir yer. Biz buraların çocuğuyuz ve burada olmaktan çok mutluyuz” dedi.

“Yarının Türkiye'sini yapacak olan sizsiniz”

Öğrencileri çok çalışmaya teşvik eden ünlü şarkıcı, “Türkiye artık büyüyor. Taklit eden değil taklit edilen bir ülke yolundayız. Eskiden askeri araçları dışarıdan alırken şimdi bunları kendimiz yapıyoruz. Kendinizi iyi yetiştirip ülkenin geleceğine katkıda bulunun. Yarının Türkiye'sini yapacak olan sizsiniz” diye konuştu.

“İyiliğe sebep olan iyilik yapmış gibi, kötülüğe sebep olan kötülük yapmış gibidir”

Aydemir, söylediği rap şarkısıyla ilgili de çarpıcı uyarılarda bulundu: “Yaptığınız bir şeyin mesajı olması lazım. Bir müzik parçasının mesajı olmalı. İnsanlara değer katması lazım. Eski türkülere bakın hep mesaj doludur. Filistin'i, Kudüs'ü, Arakan'ı, Türkistan'ı, Güneydoğu Anadolu'yu anlatıyor mu Bağcılar'ı Güngören'i anlatıyor mu? Ona bakın. Şimdi bir şarkı çıkmış ‘Ülkede cüzdan çalana hırsız taht çalana Fatih diyorlar' diyor. Hepimiz dinliyoruz ama o atamız Fatih Sultan Mehmet'e hakaret ediyor. Bunun farkında bile değiliz. Bunu ifade ettiğin zaman da ‘Ya müziği güzel. Ne olacak sanki' diyerek geçiştiriyorlar. Dinlediğiniz şarkılara dikkat edin rap şarkılarda klip ve sözlerle çok kötü mesajlar veriliyor. Kulak ve gözlerinizin x-ray'larını açık tutun. Unutmayın ki iyiliğe sebep olan iyilik yapmış gibi, kötülüğe sebep olan kötülük yapmış gibidir”

KÜLTÜRÜN SANATIN DEV İSMİ: HASAN NAİL CANAT

Tiyatro sanatçısı yazar şair ve gönül insanı Hasan Nail Canat vefatının 13. yılında TYB İstanbul Şubesinde anıldı.

Çok yönlü sanatçılarımızdandır Hasan Nail Canat. Şair, yazar, tiyatrocu. Yazılarında daha çok çocuklara seslenmiştir. Onlar için çok güzel hikayeler yazmıştır. Şiirleri evrenseldir. Tüm dünyayı kucaklamıştır orada. Tiyatro onun için sahne olduğu kadar miting alanı ve bir nesli uyandırmak için haykıracağı mekandır. Ben söyleyeceğimi sahnelerde söyledim diyerek bunu da teyit etmiştir. Sanatına ve davasına aşık bir adamdır.

Böyle güzel bir insanı 13 yıl önce kaybettik. Sahnede öldü diyebiliriz. Ekibi oyunun oynanacağı şehre gitmiş ustalarını bekliyorlardı. Sabahına yola çıkacaktı ama gidemedi. Ekibi gözü yaşlı ona geldi.

Her ölüm yıldönümünde sevenleri ve dostları anma etkinliği düzenleyerek büyük ustayı anlatırlar. TYB İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen etkinlikte sevenleri yine bir araya geldi. TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı'nın yönetiminde gerçekleşen programda yazar Mine İzgi, tiyatro yönetmeni ve oyuncusu İsmail Yeşilbağ, Hasan Nail Canat'ın tiyatro ustası Üstün İnanç konuşmacı olarak yer aldılar.
Etkinlikte konuşan gazeteci yazar Mine İzgi, Canat'la ortaokul yıllarında tanıştığını belirterek, "Hasan Abinin en güzel tarafı hedef kitlesine ulaşabilen bir kişiydi. Ben onu ilk önce yazarlığıyla tanıdım. Hasan Abideki mütevaziliği görünce ben de o yıllarda yazar olmaya karar vermiştim. Bu kararımda kendisinin çok payı vardır." dedi.

İzgi, Canat'ın Milli Gazete'de tefrika olarak yayınlanan "Bir Avuç Ateş" kitabına işaret ederek, "Büyük bir sabırsızlıkla beklerdik. Hasan Abi Anadolu'nun bağrından çıkmış şahsiyetini hep korudu, muhafaza etti. Hedefi insanlara ve özellikle gençlere erdemli ve ahlaklı olma noktasında bir şeyler kazandırmaktı. Hiçbir zaman bir yere yaranmak bir yere yamanmak derdinde değildi. O sadece bildiği doğruları yapmaya gayret ederdi."ifadelerini kullandı.

Tiyatro yönetmeni İsmail Yeşilbağ da tiyatroyu Hasan Nail Canat ve Üstün İnanç'tan öğrendiğini aktararak, "Hasan Abi Kayseri'de ilk tiyatroya başlıyor. Çok zor şartlarda ekip kuruyor ve turne yapıyor. O dönemlerde Anadolu'dan İstanbul'a ve farklı şehirlere gidip turne yapabilmek her babayiğidin harcı değildi. Daha sonra Üstün İnanç Abimizin yanına gelerek, onun ekibi ile de turneler yaptı." diye konuştu.

Yeşilbağ, Canat'la yakından dost olduğunu da dile getirerek, şunları kaydetti:

"Canat'ın oyunlarını izleyerek tiyatroyu daha fazla sevdim. Tiyatroya hayatımı adadım ama onun bir oyununda yönetmen yardımcısı ve oyuncularından biri olma şansını yakalayabilmiş biri değilim. Anma programlarında hep onun insanlığı, efendiliği anlatılır ama ben her zaman onun dev bir oyuncu olduğunu haykırıyorum. Çünkü bizim camiadaki insanların, hep başka mahalleden insanları tiyatroda değerlendirmeye kalkmalarının nedeni, 'bizim mahallenin tiyatrocusu fazla iyi değildir' diye bilinçaltına yönlendirdikleri şeylerdir. Hasan Abinin Türkiye tarihinde gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan ve yönetmenlerinden birinin olduğunun altını çizmediğimiz sürece biz istediğimiz seviyeye gelemeyiz."

 Tiyatro yönetmeni gazeteci yazar ve senarist aynı zamanda Hasan Nail Canat'ın tiyatro ustası olan Üstün İnanç konuşmasında turnelerdeki anılardan bahsetti. 

 Yapılan konuşmaların ardından Hale Canat Cürgül, Birol Cürgül, Fatih Mehmet Koç,İhsan Kabil ve Muzaffer Doğan kısa birer söz aldılar. Kızı Hale'nin okuduğu şiir salonda duygulu anlar yaşattı.

Samimi bir ortamda gerçekleşen etkinliğe Hasan Nail Canat'ın sevenlerinin yanı sıra kızı, damatı, torunu ve eşi Sevim abla da katıldı.

 ÜSTADI ANLAMA SEFERBERLİĞİ

Üstad Necip Fazıl'ın ve Büyük Doğu idealinin konuşulacağı “Üstadı Anlama Seferberliği” toplantıları, MTTB Genel Merkezi'nde başladı.

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi ve BüyükDoğu Fikir Ocakları'nın öncülüğünde gerçekleşen ve birçok STK'nın destek verdiği toplantıların ilk buluşması yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Oturum yöneticiliğini TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı'nın yaptığı programda Yusuf Kaplan, Serdar Tuncer ve İhsan Şenocak konuşmacı olarak yer aldılar.

“Üstadı Anlama Seferberliği” başlığı altında düzenli olarak gerçekleşecek programlar serisine destek veren diğer STK'lar şöyle: Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Birlik Vakfı, AKADEMYA, Anadolu Selçuklu Ocakları, Kökler Derneği, Memur-Sen, Genç Memur-Sen, Genç İHH, MÜMDER, İFAM ve Şemsiye İlim ve Kültür Derneği.

 Tarihte MTTB salonu çok önemli ve anlamlı programlara şahitlik etti. Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in seminer programı var ki yıllardır anlatılır. Hınca hınç dolu salon kürsünün göçmesi.. MTTB geçtiğimiz günde benzer bir etkinliğe sahip oldu. Üstadı anlama seferberliği toplantılarının ilkinin gerçekleştirildiği programda geçmişten izler taşıyor gibiydi.

Salon hınca hınç dolu basamaklarda ve kapı önlerinde bile oturulacak yer yoktu. TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı'nın oturum başkanlığını yaptığı tarihe geçecek etkinliğin konuşmacıları ise İhsan Şenocak, Serdar Tuncer ve Yusuf Kaplan idi.

 BİR GÜZEL İNSANI DAHA UĞURLADIK

Lütfi Kibiroğlu geçtiğimiz hafta hakkın rahmetine kavuştu. Bir güzel insan gelip geçti bu dünyadan.  Bir insana gülümseme bu kadar mı yakışır. Muhabbeti hiç bitmesin isterdiniz. Soy ismine inat tavazunun, güzelliklerin insanıydı. Kimsenin kalbini kırdığı duyulup gürülmemiştir. Uyarısını bile gülümseyerek şaka yaparak eğiterek yapardı. Gönül makamına erişmiş biriydi. Sanatçı bir kişiliği de vardı. Birçok insan bilmez ama şiir kaseti ve klipi vardı başkanın. Konuşmalarının çoğuna ya şiirle başlar yada şiirle bitirirdi. Gerçekten şiir bir duru bir kişiliği vardı.
Eminönü Belediye Başkanlığı döneminde ve sonrasında kendisiyle bir çok proje gerçekleştirmiştik. . Allahım gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun inşallah.