22 Şubat 2024

Psikoloji'de yeni umut: Mthfr geni

Modern dünyada stres, kaygı, panik atak, anksiyete, bağışıklık düşüklüğü, kronik hastalıklar artmış durumda. Çünkü az uyuyoruz, kalitesiz uyuyoruz, düzensiz ve sağlıksız besleniyoruz, yeteri kadar hareket etmiyoruz. Ayrıca çok önemli bir konu: Zihnimizi meşgul edip, bizi kaygılandıran konular arttı. Hal böyle olunca vitamin, mineral, hormon dengemiz bozuldu.

Dünya’da bilim insanları birçok yeni gelişmeler ışığında psikoloji bilimine katkılar sunuyorlar. Mthfr geni analizi de bunlardan bir tanesi. Dr. Kelly Brogan, Kendine Ait Zihin adlı kitabında şöyle diyor: “Bu mutasyonlar düşündüğümüz kadar nadir değildir. Sekiz yılda hastalarımda bu gen için rutin testler yaptım, değişkenliği olmayan sadece beş hastam vardı.”*

Güzel haber şu ki: Mthfr Gen mutasyonunuz varsa bile bunu tolere etmenin yolu var, çözümü var. Ama bunu bilmediğiniz vakit doktor doktor gezersiniz, size psikiyatri ilaçları verilir vb. Bu hem bir kısır döngü olur hem de kendinden şüphe edersin, kanıksarsın yaşadıklarını. Oysa senin elinde değildir birçok şey. Kanında her an gerçekleşen tepkimeler sonucunda sende bazı şeyler eksik bazı şeyler de fazla salgılanıyordur normal birisine göre. Ama sen bunu bilmezsin. Bilmediğinde de başka başka branşlarda gezersin, dolaşırsın, boşa pedal çevirmek gibi olur.

 

GENETİK DEMEK ÇÖZÜMÜ YOK DEMEK DEĞİL.

Mthfr gen mutasyonun varsa bunun anlamı şudur: B12 vitaminini, Folat (B9) vitaminini metil hale dönüştürecek enzimler sende eksiktir. Böyle olunca ne kadar bunları içeren besinleri yersen ye sistem normal çalışmıyor. Bunların metil halini dışarıdan alarak metilasyon döngüsü denen döngüyü normal çalıştırmak lazım. Nedir onlar? Metilfolat ve metilkobalamin. Tabi uzman bir hekim kontrolünde. Çünkü fazlası da iyi değil… Dengede olması gerekiyor, burası mühim. Mthrf geni mutasyonlu olan kişilerde hayati önemi olan bir değer: Homosistein yüksek seyreder. Bu değer düşmeden, metilasyon döngüsü normal çalışmadan siz en maharetli terapistlerin yanında yatın kalkın iyileşemezsiniz! Hatta en meşhur psikiyatri doktorlarına gidin bunu çözmeden yine iyileşemezsiniz.

Aynı zamanda yeni nesil magnezyumlar, B6, d3k2 ve omega3 de çok önemli bu süreçte. Bunlar da ihmal edilmemeli.

Birçok iyileşme hikâyesi var bu anlamda. Bunları keşfeden, öğrenen kişiler hayatlarında çok ciddi dönüşümler yaşıyorlar. Bu “bütüncül vizyon” çokça şifa oluyor. Bu vizyonun üç önemli sacayağı var: 1)Beslenme 2)Vitamin, Mineral ve Hormon Dengesi 3)Psikoloji (Terapi Yolculuğu)

Bu üç madde çok önemli, birini ihmal edince denge bozulur.

Bu bütüncül vizyon ile tecrübeli uzman doktorların rehberliğinde düşündüğünüzden çok daha fazla güzel sonuçları almak mümkün.

Bu anlamda okumanızı önerdiğim öncelikli kitaplar var: Dr. Deniz Şimşek’in Birim, Dr. Mustafa Kalkan’nın Akılcı ve Bilimsel Takviye Kullanımı, Dr. Ben Lynch’in Kirli Genler, Dr. Kelly Brogan’ın Kendine Ait Bir Zihin, Dr. Levent Sepit’in Kronik Hastalıklara Çözüm Var, Dr. Dan Purser The’nin 85% Solution vb.

Türkiye’de ve Dünyada bu konular, bu bütüncül vizyon, bu bilimsel gelişmeler hızla yayılmaktadır. Bu alanda Dr. Deniz Şimşek gibi doktorlar eğitimler düzenlemektedir. Yüzlerce eczacı, doktor bu eğitimlerden istifade etmektedir.

 

BEN BU HİKÂYENİN ATTAN DÜŞEN YANİ KULLANICI KISMINDAYIM

Bizzat tecrübe ederek fayda gördüğüm şeyleri aktarıyorum. Tıbbın birçok kulvarını deneyerek, tecrübe ederek araştırdım. Homeopati, Schüssler tuzları, el, yüz ve göz okumaları, hacamat, sülük, enerji dünyaları, terapiler…  Açlık uygulamaları…  Fitoterapi, aromaterapi, ozon gibi IV uygulamalar. Birçok aktar tanıdığım oldu vb… Lakin bütüncül tıp felsefesi başka... Öncelik bu perspektif olmalı.

Onlarca doktora sadece ben kendim, kendi tecrübelerim üzerinden bu vizyonu ve çözüm önerilerini aktardım. Bu kitaplardan hem işin uzmanlarına hem de kullanıcılara yüzlerce dağıttım. Çok olumlu geri dönüşler aldım.

Benim bu anlamda hiçbir maddi beklentim ve çıkarım söz konusu olmadığı gibi hem vaktimden hem de nakdimden bu işlere ayırıyorum, harcıyorum. Vicdani, insani bir sorumluluk gereği yapıyorum bunları. İnsanlar biraz daha erken tanışsın bu gelişmelerle, derdim bu…

 

BAZI KLİNİKLER İLE ORTAK ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ

Bursa’da bir psikoloji kliniğinde bu vizyonun hayata geçmesi için katkılar sağladık. Ekiplerine doktor aldılar, diyetisyen aldılar. Doktor vitamin, mineral ve hormon dengesini yönetiyor. Diyetisyen kişiye özel fonksiyonel beslenme önerilerinde bulunuyor. Terapist ise o kişiye uygun terapi yaklaşımları ile ruhsal süreci ele alıyor. Böylece bütüncül anlamda hareket edilmiş olunuyor.

Bugüne kadar Bursa Genetik Araştırmalar Merkezine onlarca kişiyi yönlendirmiştik kendi gen analizlerini bilsinler diye. 12’li kardiyovasküler analiz diye geçiyor. Mthfr A ve Mthfr C genleri onun içinde. Mthfr C geni bu anlamda daha önem arz ediyor.

Bahsini ettiğim klinik ile bu gen merkezi anlaşma yaptı. İmkânı olan birçok danışan burada genlerini analiz ettiriyor, ona göre çözümleme yapılıyor. Mthfr genlerinde özellikle mutasyon varsa biyokimyasal olarak burası dengeleniyor öncelikle ve diğer sacayakları ile eş olarak süreç yönetiliyor. Yaklaşık örneklemde 100 kişinin geni analiz edildiğinde bu işin uzmanları ile paylaşılacak. Yüzde kaçında Mthfr gen mutasyonu var diye. Bu süreçte çok güzel iyileşme hikâyeleri oldu ve olmaya devam ediyor.

Aile sorunları düzelen insanlar, okul sorunları düzelen öğrenciler, yeniden doğdum diyen birçok insan, balkona çıkmaya yaşam enerjim yok derken artık düzenli olarak sosyal hayata katılan insanlar, birçok örnek var.

Sadece burası değil. Onlarca doktor arkadaşımız kendi çevrelerine bu anlamda katkı sağlamaya başladı. Bunları gördükçe mutlu oluyoruz.

Ve bu iyileşme tek boyutlu bir şey değil kesinlikle.

Vitamin mineral hormon dengesi, beslenme, psikoloji (terapi), inandığı gibi yaşayabilmek… Bütüncül yaklaşım çok mühim.

 

ÜLKEMİZDE HERKES KENDİ GÜNDEMİ İLE BÜYÜLENİYOR

Misal kimisi terapi her şey diyor, duygular her şey diyor. Duyguları deşarj et tüm hastalıkların şifa bulsun diyor. Genetiği, beslenmeyi vb. hafife alanlar var. Kimisi de her şey genetik diyor. Duyguları, travmaları, beslenmeyi hafife alıyor. Kimisi beslenme her şey diyor. Kimisi bağırsak, kimisi iyot her şeye şifa diyor. Kimisi İngiliz karbonatı, kimisi sirke, kimisi çörek otu… Hep bir aşırı gitme hali… Oysa olması gereken bütüncül bir denge… Kişiye özel makul bir çözümleme. Tecrübem bana bunu gösterdi.

Ben şuna inanıyorum: Aynı olayı A kişisi yaşıyor onda bu travma oluşturmuyor çünkü kutucukları dolu, hormonlar doğru, vitamin mineral yerinde, o bunu göğsünde yumuşatıyor indiriyor, oynuyor, diğerine bu füze gibi geliyor. Dengeleyemiyor. Çünkü elinde değil… Depoları boş, bu onda yüksek duygu dalgalanmaları oluşmasına yani travmaya sebebiyet veriyor. Çözümü ise dış etkenlere dikkat ederek mümkün…

Her şey tabi ki de biyokimyasal değil. Ama çok büyük kısmı bu sorunlardan kaynaklanıyor. En azından buralara bakılması lazım ilk olarak. Burada her şey yolundaysa o zaman psikoloji biliminden, terapi yöntemlerinden faydalanmak daha hızlı sonuç verecektir. Tabi şuna da değinmeden geçemeyeceğim, ruhu hesaba katmayan bir psikoloji yaklaşımı da hep eksik, kısır kalacaktır. Orada da bütüncül yaklaşım çok mühim. Bu anlamda Tahir Özakkaş, Mustafa Merter, Malik Bedri, Deniz Şimşek vb. isimlerinin harmanlandığı bir psikoloji vizyonu… Benim kendimi ait hissettiğim harmanlama böyle olurdu. Yeni nesil öğrenciler bu vizyon ile çok daha güzel iyileşme hikayeleri anlatacaktır, buna inanıyorum.

 

* Kendine Ait Bir Zihin, Dr. Kelly Brogan, Çev: Nurçin Çağlar, Akademisyen Yay.,  Ank., İst., 2020, s. 219