01 Haziran 2018

Quadriganın binekleri

Geçenlerde Yeni Akit'ten Kenan Alpay, Doğu Perinçek ve Haydar Baş'ın partilerinin CHP, Saadet,  İYİ Parti ve Demokrat Parti'den oluşan “millet ittifakına” neden alınmadığını sorgulayan “Kemalizmi ve Kemalistleri Kim Liste Dışı bırakıyor” başlıklı bir yazı yazmış. Her iki partiyle de görüşmeler yapılıp sımsıcak mesajlar verildiği hâlde bir anda neden devre dışı bırakıldıklarını anlamaya çalışan gazeteci, doğal olarak bu durumun, bahsi geçen isimlerin “kemalist hassasiyetleriyle” ilgili olabileceğini düşünmüş.  Ancak görüşmelerin apar topar tek taraflı olarak kesilmesinin ardından o partilerin telefonlarına bile cevap verilmemesinin asıl sebebini çok iyi biliyor, bu yüzden tebessüm ediyorum.

Aslında kör değilseniz sadece bu hadise üzerinden bile “millet ittifakı” projesinin sahip ve efendisinin kim olduğunu bulutsuz bir gecede gökte asılı duran bir dolunay gibi görürsünüz. Paranoid psikopati ve narsist kişilik bozukluğu tarafından varlığı hücrelerine kadar ele geçirilmiş ve ağır bir “görkemli kişilik” marazıyla mâlül birisinin asla yapamayacağı duygusal bir eylem vardır; affetmek! Zirâ narsizmini yaralayan, egosu etrafında oluşturduğu uluhiyet, görkemli üstünlük ve seçilmişlik hâlesini yaralayan herkese karşı kontrol edilemez bir tahammülsüzlük ve nefretleri vardır. Çevresinde kendisine ilişkin oluşturduğu takıntılı hayranlık, korku, saygı ve perestiş havasını, söz, mimik,  îmâ  ya da fiille bir şekilde sarsmış herhangi bir kişiye karşı dindiremedikleri kinlerinden beslenir ayrıca bu nefretin, etkisi altına aldıkları insanlarca da içselleştirilmesini şahıslarına yönelik sadakatin delili ve fethin ispatı olarak değerlendirirler. Onları affedilebilmelerinin tek koşulu egoları tamamen ayaklar altına alınmış, benlikleri hiçleştirilmiş tam bir zillet ve çaresizlik içerisinde sıkışmış hâlde kendisine gelip teslim olmaları, yalvarmaları, perestiş etmeleri ve bir yanaşma olarak boyunlarından kapıya bağlanmayı kabul etmeleridir. Görkemli kişilik ve/veya paranoid psikopat için artık o peşi sıra sürüyerek gezdirdiği bir düşman leşi, kendisinin zafer anıtı ve olası muarızlarına ibret veren bir gözdağıdır. İşte bu yüzden Fetullah Gülen, geçmişteki meşhur kavgaları esnasında kendisine karşı ağır şekilde hadsizlik  yapan, ismini tahkir eden ve egosunun dokunulmazlığını zedeleyen Doğu Perinçek'i ve Haydar Baş'ı asla affetmeyecek, affedemeyecektir. Fikirlerin, hesapların ve cephelerin uyuşmamasından değil daha ziyade egoların ve benlik ihtirasının çatışmasından, dahası denklik iddiasında bulunan ötekiye karşı burundan solutan kişisel bir tahammülsüzlükten söz ediyorum. Sanırım Doğu Perinçek de ergenekon davası kapsamında hapishanede yatarken bağışlanma dileyerek “hoca efendiye” kayıtsız şartsız teslim olma ve hizmetine girme teklifiyle karşılaşmıştır.  Ama "Fethullah Hoca grubu nezih bir cemaat. Hoca efendi'ye saygı duyarım. Hoca efendi'nin kanunsuz işlere razı olacağını düşünemem. Bu işi onlara konduramam. Belli ki birileri bizi birbirimize düşürmek istedi” gibi açıklamalar akabinde serbest kalmadığına ve dışarı çıkınca da  FETÖ Kültünün süre gelen operasyonları için daha önceden devşirilmiş kimi marabalara kâhyalık yapmaya başlamadığına göre onlarca teslim alınamadığını düşünebiliriz. Bu kültün efendisi için çok daha rahatsız edici, katlanılamaz bir durum.

Aslında bu tür tekliflerin, ekine iliştirilen bir kaç kaset ya da rezâlet dosyası ile daha ikna edici hâle getirildiğini hattâ  bu sâyede muhatabın perestiş alanını, kült hocanın ayakkabı tekine kadar genişletebildiğini biliyoruz. Fetullah Gülen tarafından bağışlanmadan ve onaylanmadan onun projesinde yer alamazsın. TUSKON'un uluslararası toplantı ve fuarlarına katılacak üye firmalar arasında bile kazara iktidara yakın ve kendisine bağlılığı zayıf birinin gözden kaçırılmaması doğrultusunda telefonla adamlarını uyaran ve kıstası “fakire saygısı var mı”  şeklinde belirleyen bir iradeden bahsediyoruz. Saygı derken kastettiği hususiyet, ister gönülden, ister zillete düşüren cebri bir zorunluluktan kaynaklansın körü körüne bir sadakat elbette! Kültün efendisinin onayı ve bilgisi olmaksızın birilerini onun projesine dâhil etmek isteyenlerin çok ağır şekilde azarlandıklarına ve bunun karşısında el ve ayaklarının birbirine dolaştığına emin olabilirsiniz. 

Dört atın yan yana koşulduğu Roma savaş arabasına  quadriga derler. Kemalli Meralli, Temelli ve Uysal bineklerin koşulduğu bu savaş arabasının üstünde kırbaç şaklatan Roma lejyoneri, küfrün kıtmiri kültün efendisidir. İşte gerçek şimdi bulutsuz bir gecede dolunaydır! Dileyen ışığıyla yoluna istikamet bulsun, dileyen de aya karşı ulusun...