Ramazanın hatırına "diz çök ey zorlu nefs!"
Modern ve seküler zihniyete sahip olanlar nefsin ne olduğunu bilmiyorlar. Bilseler de umurlarında değil. “Nefsini temize çıkar…” dediğinizde hakarete mâruz kaldıklarını sanıyorlar. Mesnevî’sinde (cilt:5) “Ey nefsim! Seni sen yapan benim, beni de ben yapan sensin. Ya yola gel beraber gidelim ya da yoldan çekil ben Hakk'a gideyim...” diyen Hz. Mevlânâ’nın cehdine ne kadar muhtacız bugün.
NEFİS BİZİM YATIP KALKAR SAMİMİ DEĞİLDİR
Hazreti Pîr’e göre nefs, kişinin
kendisidir. Bizimle yatar, bizimle kalkar. Ölünceye kadar onunla imtihan
ediliriz. Varlığımızın dünya yüzüdür, onsuz olmaz. Daima gözaltında tutabilmek
için hâlis tarafımıza eklenmiş. Mutmain olması zor bir yanımızdır. Bu
sebeptendir ki nefsin samimiyetini sıkça sorgulamak gerek. Çünkü nefs
samimiyetini çabuk kaybeder, kaypaktır ve zaafları vardır. Nefsini zapturapt
altına alan velilerin ahfadı olduğumuzu unutmadığımız müddetçe nefsi kündeye
getirmek kolay.
İNSANIN FİRAVUN YANIDIR NEFS
Şeytandan gelen telkinlerin
alıcısıdır nefs.İnsanın
firavun yanıdır. Hilekârlığa meyilli, şeytanın ve
kötülüğün işbirlikçisi, sinsi bir düşmandır. Sahibinden yana gözükür, fakat
münafıktır. Açgözlüdür; patlayıncaya kadar yer, semirir ve zulmeder. Haram
helâl ayırmaz. İnsaf, sabır ve fedakârlık bilmez. Eşrefoğlu Rumî’nin “Müzekk’in
Nüfûs/Nefislerin Temizlenmesi)” kitabında anlattığı nefsin sâbıkasından dehşete
düşmemek elde değil:
“Allah, ateşten nefsi yarattı. Ona ‘gel’ dedi.
Nefis icabet etmedi. Allah, ‘Ben kimim, sen kimsin?’ dedi. Nefis, ‘Ben benim,
sen sensin’ cevabını verdi. Allah onu ateşe attı, azab verdi. Yine sordu. Nefis
yine ‘Ben benim, sen de sen’ dedi. Bu
defa nefsi aç bıraktı. ‘Ben kimim, sen kimsin’ diye sorduğunda nefis ‘Sen benim
Rabbimsin. Ben de senin âciz kulunum’ cevabını verdi.”
“EY KÖPEK NEFS…!”
Kontrol altında tutulmazsa ihânet
edebileceğini ve Kabil karakterine girebileceğini sarsıcı misalle anlatıyor üstad
Necip Fâzıl:
“Sen, ey benim nefsim, büyük Veli
Abdülkadir Geylani’nin uzun açlık ve riyazetlerinden sonra köpek şeklinde
ağzından çıkan ve bir köşedeki kabı yalamaya giden habis değil misin? Sen, o
zaman büyük velinin ‘işte ağzımdan çıktın ve beni kendinden kurtardın! Seni bir
daha içime almayacağım!’ dediği ifrit değil misin? Ve yine sen, bu söz üzerine
gaiblerden nida gelip ‘onu içine al, biz seni onunla seviyoruz!’ hitabındaki
kâfir değil misin?”
Üstadın “Mümin-
Kâfir” kitabında yazdığına göre nefs o kadar güç sahibidir ki onu kendinden ayırabilenler takva
kahramanıdırlar:
“Ey nefs, sen bende ne korkunç
şeysin! Bana o kadar bitişiksin ki, gölgem, sana nisbetle yabancım… Öyle
içimdesin, bendesin ki, şu anda hitap ettiğim mi nefs, hitap eden mi, ayırt edemem…
Sen bir bütünün bölünmez ayrılmaz parçasısın ve seni kendinden ayırabilenler,
kalp çekirdeğini parçalamak, kalp atomunu patlatmak sırrına erenler, ilâhi
marifete çıkanlardır.”
Nefsin cemaziyelevveli böylesine karanlık ve şedit. Çâre, onu Müslümanlaştırmak... Günah işlemekte cesur olan nefsin menfî cesaretine karşı hâlis bir cesaretle karşı durup, üstadın mısraıyla “Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!” demek kahramanlıktır bugün.
(ilbeyali@hotmail.com)