13 Mart 2017

Restorasyon proje süreci 1

Eski eser restorasyon proje süreci ülkemizde çok karmaşık ve sorunlu bir süreç olarak bilinmektedir. Herhangi bir eski eser mülkü olan bir şahısla karşılaştığınızda duyduğunuz iki temel soru şudur; ‘'Kurulda tanıdığınız var mı?'' ya da ‘'İçini beton yapıp dışını tahta kaplayamıyor muyuz?''. İnsanlar en çok da restitüsyon kelimesini söylemekte zorlanırlar. Bu kelimenin bir çok farklı söylenişini hepimiz duymuşuzdur.

Bu iki soru aslında tüm soru ve sorunların özeti gibidir. İnsanlar bu sürece ait korkularını hep eski eserlere düşmanlık olarak dışarıya yansıtırlar. Çünkü eğer bir eski eser yapınız varsa o sizin karşınızda mutluluk kaynağı olarak değil, ucu belli olmayan çözümsüz bir sorunlar yumağı olarak durmaktadır.

Ayrıca Koruma kurullarından alınan izinlerle eski eser binaların giriş kapılarının yanına konan ''Bu eser ilgili Anıtlar Kurulunun falanca tarih ve sayılı kararı ile tescillenmiş ve koruma altına alınmıştır'' yazısı söz konusu paradoksu bir karikatür gibi tüm zihinlerde ilan eder.

Bugünlerde Anıtlar Kurulunda onaylanmak üzere bekleyen herhangi bir konunuz varsa, daha çok beklersiniz onaylansın diye. Ortalama bir kurul raportörüne gittiğinizde size söyleyeceği söz şudur; ''Daha bakmadım, önümde çok konu var, 56. sıradasınız, hem kamu konuları önde geçiyor, ayrıca niçin bu kadar geliyorsunuz ki, en az 3 ay uğramayın buraya'' vb.

Eve, meskene, sivil mimarlık eseri 2. Sınıf ahşap bir konağa vb. tüm temel ihtiyaç metamız olan ve kültürümüzün temel direği bu unsurlara sadece gelir getirici rant aracı -gayrımenkul- olarak bakıldığı, kentsel dönüşümün tüm kadim şehirlerimizi ve geleneksel yaşam şeklimizi tüm ağırlığıyla tehdit ettiği bir oratamda tüm bu süreçleri ve sorunları ortaya koymaya çalışmaktan amacımız; 

''Onları sadece bir heykel gibi ruhu olmayan birer müze eseri haline getirip seyretmek değil, geleneğimizi ihya ederek geleceğimizi inşa edeceğimiz birer kadim örnekler olarak görmemizdir''.

 SORUNLAR

 a- Genel Yaklaşımlardan Kaynaklanan Sorunlar

 Ülkemizdeki kültürel ve ideolojik farklılıktan kaynaklanan yaklaşımlar, eski eserlere yaklaşımda sorun teşkil etmektedir. Mezopotamya'nın kalbi, Avrasya'nın ortası, Dünyanın merkezi Anadolu'nun; Malazgirt Savaşıyla başlayan, İstanbul'un fethiyle taçlanan, Çanakkale Savaşıyla perçinlenen sahiplenme sürecinde, en son verdiğimiz Kurtuluş Savaşı'yla şekillenen ve yeni bir Cumhuriyetin kurulmasıyla sonlanan duruma gelinmiştir. Dolayısıyla bilinen en eski bulgulardan Urfa'daki 11 bin yıllık Göbeklitepe ile Yenikapı Metro kazılarıyla ortaya çıkan 8.500 yıllık ayak izleriyle İstanbul, bilinen tüm insanlık tarihini içermektedir. Paleontolojik dönem, Pagan dönem, Asur, Urartu, Hitit, Frig, Lidya, İyon, Roma, Bizans, Osmanlı ve en son Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile de birden fazla din, kültür, katman, olgu ve medeniyet, ülkemizde ve coğrafyamızda varlık göstermiştir. Tüm bu varlıklar, bizimdir ve bize ait kültürel, duygusal, düşünsel arka planı içermektedir. Günümüzde tarihi koruma olgusuna bakış ya da restorasyon süreci, bu katmanlar arası çatışma ve mücadele alanına dönmüştür. İlgili eserin temsil ettiği katman, süreci yürüten yada onaylayan açısından, o katmanı savunuyor ya da reddediyorsa tüm değerlendirmeler bu duruma göre değişiklik gösterebilmektedir. Ayrıca coğrafyamızda her yeni erk doğal olarak, kendi dönemine ait yeni yapılar, müdahaleler ve ekler yapabildiği halde, günümüzde bu katmanlara müdahale alanı, sınırı ya da yetkisi çok tanımsızdır. Örneğin Konstantiniye'yi fetheden Osmanlı Devleti, o fetihle birlikte teknik ve fiziki olarak hiç bir önemi kalmamış Bizans Surlarını yıkmamış, yok etmemiş, aksine bir şekilde o surların korunması için sürdürülebilir bir tavır sergilemiştir. Dolayısıyla bugün Konstantiniyye surları tüm ihtişamıyla hâlâ ayaktadır. Ancak bugün surların restorasyonu ve sürdürülebilir bir koruma için yapılan her türlü faaliyet, konunun içindeki ve dışındaki tüm unsurlar tarafından bilinçsizce, acımasızca ve sınırsızca eleştirilir. Bununla birlikte ülkemizdeki ekonomik hareketlilik, kentsel dönüşüm ve oluşan ranttan dolayı da eski esere yaklaşım konusu zor bir hal almıştır. İmar durumu değişiklikleri, fonksiyon değişiklikleri, taşıyıcı şema değişiklikleri; eski eseri bir maket, oyuncak ya da sahte bir müze haline getirmektedir.

 b- İlke Kararları ve Kurul Kararları Açısından Sorunlar

 Restorasyon süreci yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı çok dinamik bir süreçtir. Doğasında tarihi, kültürü, ekonomik, finansal, teknik, hukuki vb. bir sürü meseleyi barındırır. Tüm bu meseleler, eski eserlerin ilgili kurullarda restorasyon projeleri görüşülüp karara bağlanırken adil ve sonucu itibarıyla tartışma çıkarmayacak karara ulaşmak çok zordur. Çünkü günümüz mevzuatı, imar planları, imar notları, ilgili parsele ait imar durumu, 2863 sayılı kanun, bu kanun çerçevesinde ilgili yüksek kurullarda alınan ilke kararları, parsel ölçeğinde alınan rölöve, restitüsyon ve restorasyon kararları hep tartışma konusu olmaktadır. Konuyla ilgili tüm taraflar; müellif mimarlar, kurul üyeleri, kurul müdürleri, raportörler, belediye temsilcileri, müşteriler çıkan karardan memnun olmamaktadır. Bu dinamik ve baskı altındaki durumdan dolayı ilgili Kurullarda alınan kararlar, günden güne, konudan konuya, müelliften müellifie, kurul üyelerinden başka kurul üyelerine, konunun sahibinden sahibine kadar tutarsızlık sergilemektedir. Bir kaç örnek vermek gerekirse;

ilgili mevzuata göre eski eser komşuluğundan dolayı belediyesinden onaylanmış ve onay için Koruma kuruluna giden konut imarlı betonarme bir yapı projesi su basman kotunun alt taraftan alınması kararıyla h:9.50 imardan h: 6.50 imara düşmüş ve proje onaylanmamıştır.

Başka bir örnek;

  1. derece sivil mimarlık eski eser parsel ve yerinde hiç bir iz bulunmayan yapı için en başta doğru restitüsyon bilgilerine ulaşmak için kurul ve arkeoloji müdürlüğü kontrolünde yapılan kazıya rağmen ilk kurul kararında ilave kazı istenmiş, 2. kurul kararında restitüsyon analojik olarak onaylanmış ve 3. kurul kararında restitüsyon onaylanıp konservasyon raporu istenmiştir. İlgili İBB Kudeb Müdürlüğü'nden gelen teknik elemanlar yerindeki kalıntılar üzerinden tahlil yapacak hiç bir sağlam veri bulamamıştır.

Başka bir örnek;

İçinde 2. derece eski eser bulunan ve konut imarlı, kütle halinde imar verilen bir parselin rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri ile kütle verilen konut bloğu belediyesinden onaylı havale ile ilgili kurulda görüşüldükten sonra çıkan karar şöyledir; ‘'… Rölöve ve restitüsyon projelerinin onaylanmasına, imar planında sehven verilen kütlenin iptaline plan tadilatı yapılmasına…''  

Bu durumda her gün yeni, ilave ve bize göre anlamsız yeni kararlar ile karşılaşmaktayız.

Devam Edecek…