Sağlıklı yaşlanmak
İnsan, çeşitli gelişim dönemlerinden ilerleyerek hayatına devam eder. Bu dönemlerden biri de yaşlılık dönemidir. Ortalama bir ömre sahip her insan, bu dönemi kaçınılmaz olarak deneyimleyecektir. Özellikle sağlık, teknoloji ve eğitim alanındaki ilerlemeler toplumlar içerisinde yaşlıların sayısının her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Bu noktada geleceğin önemli sorunlarından biri de yaşlı sağlığı olacaktır.
Yaşlılık nasıl tanımlanır ve yaşlanmanın
belirtileri nelerdir? Yaşlılık;
bireylerin fiziksel sağlık, zihinsel yetenekler, bağımsızlık, toplumsal rol
gibi konularda değişimler yaşadığı, bireyler için farklı ihtiyaçların ön plana
çıktığı ve bireyin kayıplarının arttığı bir gelişim dönemi olarak tanımlanır. Günümüzde
ortalama ömrün uzaması, yaşlılık döneminin de kendi içerisinde alt dönemlere
ayrılmasına neden olmuştur. Bu noktada
65-75 yaş arasındaki bireyler, genç yaşlı; 75-85 yaş arasındakiler orta yaşlı;
85 yaş ve üzerindeki bireyler ise, en yaşlı bireyler olarak tanımlanır.
Yaşlılıkla birlikte pek çok değişim yaşanır. Bunların başında fiziksel değişimler gelir.
Bireylerin kas kitlelerinde ve kemik yoğunluğunda azalmaların olması, ciltte
lekelenmelerin ve kırışıklıkların olması, artan kronik hastalıklar, duyu
keskinliklerinde azalmalar gibi değişimler yaşlılıktaki fiziksel değişimlere
örnektir. İkincisi, bilişsel
değişimlerdir. Yaşlı bireylerin; bilgiyi işleme ve geri çağırma, hatırlama,
unutma gibi bilişsel işlevlerinde bir dizi değişimler ortaya çıkar. Üçüncüsü,
sağlık sorunları yaşamaktır. Yaşlılıkta; kalp hastalıkları, dolaşım sorunları, sindirim problemleri,
hipertansiyon, diyabet, hareket problemleri, kemik kaybı, duyu kaybı gibi pek
çok sağlık sorunları yaşanır. Dördüncüsü,
toplumsal değişimler yaşamaktır. Bireyin kariyerini emeklilikle
sonlandırması ve kayıplar yaşaması toplumsal çevresinin daralmasına neden olur.
Daralan toplumsal çevrede bireyler, toplumsal yalıtılmışlık yaşarlar. Beşincisi, bakım ve desteğe ihtiyaç
duymaktır. Yaşla birlikte, kayıpların artması yaşlı bireylerin bakıma
ihtiyaç duymalarına neden olur. Özellikle aileler ya da sosyal hizmet kurumları
bu noktada önemli işlevleri yerine getirirler.
Yaşlanmanın nedenleri nelerdir? Yaşlanmanın pek çok nedeni bulunmaktadır. Bunların başında, hücre yapısında
değişimlerin yaşanması gelir. İnsan bedeninde yer alan hücreler zaman
içerisinde, radyasyondan, toksinlere maruz kalmaktan ve oksidatif stres
yaşamaktan dolayı çeşitli hasarlar görürler. Artan bu hasarlar da insan
bedeninin işlevlerini etkileyerek yaşlılığa neden olurlar. İkincisi, mitokondrilerin yapılarının ve işlevlerinin bozulmasıdır. Mitokondri,
hücrelerin enerji üretiminden sorumlu olan yapılarıdır. Mitokondriler, insanlar
yaşlandıkça enerji üretmemeye başlarlar ve bu da genel hücresel işlevi etkiler.
Üçüncüsü, genetik faktörlerdir. İnsanların
yaşlanma hızlarını belirleyen önemli etkenlerden biri kalıtsal ve genetik
etkenlerdir. Annelerimizden ve babalarımızdan aldıklarımızın, yaşlanma
sürecimize etkisi büyüktür. Dördüncüsü,
kromozom yapısındaki değişimlerdir. Kromozom uçlarında yer alan tolmerlerin
kısalması hücre bölünmesini engellerler. Hücre bölünmesinin gerçeklememesi,
yaşlanmaya ve hücrelerin ölümüne neden olur. Beşincisi, kök hücrelerinin sayısının azalmasıdır. Kök hücrelerinin,
dokuların onarılması ve düzenlenmesi gibi önemli işlevleri vardır. Kök
hücrelerinin sayısının azalması, dokuların tamir edilme ihtimalini azaltarak
bir takım sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur. Altıncısı, hormonlarla ilgili değişimler yaşamaktır. İnsan bedeninde yer alan bazı hormonların
örneğin cinsiyet hormonları gibi işlevlerinin azalması yaşlanmada rol oynar. Yedincisi, bağışıklık sisteminin
zayıflamasıdır. Hastalıklarla savaşmada önemli bir rol oynayan bağışıklık
sistemi, etkisini zamanla yitirebilir. Sekizincisi,
metabolizmaya bağlı değişimler yaşamaktır. Yaşla birlikte, metabolizma hızı
yavaşlar. Azalan metabolizma hızı; enerji düzeyinin düşmesine, kilo alımına ve
genel sağlık alanında sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Dokuzuncusu, yaşla birlikte insan bedeninde
iltihaplanmaların artmasıdır. İnsan bedenindeki iltihaplara bağlı olarak romatoid
artrit ve nörodejeneratif hastalıklar ortaya çıkar. Bu hastalıklar da yaşlanma
sürecine katkıda bulunur. Onuncusu,
psiko-sosyal faktörlerdir. Diyet, düzenli egzersiz, sigara içme ve çevresel
toksinlere maruz kalma gibi yaşam tarzı seçimleri yaşlanma hızını ve yaşa bağlı
hastalıkların gelişimini etkiler. Ayrıca, bireylerin yaşlanma sürecinde pasif
kalmaları, bir takım olumsuz düşüncelere ve duygulara sahip olmaları, yoğun
stres yaşamaları gibi nedenler de yaşlanma sürecine katkıda bulunur.
Yaşlanma ile birlikte yaşanan psikolojik
değişimler nelerdir? Yaşlanma ile
birlikte biyolojik değişimlerin yanında psikolojik değişimler de yaşanmaktadır.
Bu değişimleri olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırmak mümkündür. Olumlu değişimlerin başında, bilgeliğin ve
dayanıklılığın artması gelir. Yaşla birlikte bireyler, günlük yaşam
problemlerini daha iyi çözerler, önceliklerini daha iyi belirlerler ve
olayların önem düzeylerini hemen kavrarlar. Çünkü bu bireyler pek çok alanda
deneyim yaşarlar. Yaşanan bu deneyimler de onları bilge insanlar haline
getirir. İkincisi, başa çıkma
becerilerini etkili bir şekilde kullanmaktır. Pek çok kayıp yaşayan yaşlı
bireyler, yaşamın zorlukları ile başa çıkmada oldukça fazla strateji
kullanabilirler. Üçüncüsü, duygu
düzenleme becerilerini etkili kullanmaktır. Hayattan elde edilen
deneyimler, yaşlıların duygu düzenleme becerilerini daha etkili kullanmalarına
neden olur. Dördüncüsü, hayatın kıymetini bilmektir. Yaşlı bireyler, sağlık ve
hayat konusunda oldukça içgörüye sahiptirler. Bu nedenle anın kıymetini bilerek
yaşarlar.
Yaşlanma ile ilgili pek çok psikolojik
olumsuz değişim de yaşanmaktadır. Bunların
başında bilişsel değişiklikler gelmektedir. Bireylerin bellek kaybı
yaşamaları, daha yavaş bir şekilde bilgiyi işlemek gibi özellikler yaşlılıkta
görülen önemli psikolojik değişikliklerdendir. Bu değişimler, yaşlılarda kaygı
ve stres oluşturabilmektedir. İkincisi,
benlikte ve kimlikte meydana gelen değişimlerdir. Özellikle emeklilikle
birlikte kariyer gelişiminde çöküş dönemini yaşamak yaşlıların benliklerinde ve
kimliklerinde önemli değişikliklere neden olur. Üçüncüsü, emeklilik sürecine uyum sorunları yaşamaktır. Emeklilikle
birlikte mali kayıplar ve yaşam düzeninde değişiklikler ortaya çıkar. Kimi
yaşlılar, bu sürece uyum sağlayamazlar. Dördüncüsü,
toplumsal yalıtım ve yalnızlık yaşamaktır. Kimi yaşlılar arkadaşlarını ve
aile üyelerinden bazılarını erken yaşlarda kaybedebilirler. Bunların üzerine iş
kaybı da eklenince bireyler toplumsal yalıtılmışlık durumu ile karşı karşıya
gelirler. Beşincisi, aile ilişkilerinin
değişmesidir. Yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan yeni roller, aile
ilişkilerini ve dinamiklerini etkiler. Özellikle farklı gelişim dönemlerinde
yer alan bireylerin bir arada bulunmaları kuşaklararası çatışmaları artırır. Altıncısı, kayıp ve yas yaşamaktır. Yaşlılık
döneminde bireyler kendi annelerini ve babalarını ve hatta eşlerini
kaybedebilirler. Yasla ve kayıpla başa çıkmak, yaşlılar için önemli bir problem
haline dönüşebilir. Yedincisi, ölüm
korkusu yaşamaktır. Kayıplar beraberinde yaşlılara ölüm korkusu getirebilir.
Sekizincisi, depresyon ve kaygı
yaşamaktır. Yaşanılan pek çok sorun ve artan kayıplar yaşlılarda kaygı ve
depresyon gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olurlar.
Sağlıklı bir şekilde yaşlanmak adına neler
yapılmalıdır? Sağlıklı bir
şekilde yaşlanmak için pek çok öneri geliştirilmiştir. Seçici Optimizasyon
Yoluyla Ödünleme kuramına göre, yaşlıların mutlu bir şekilde yaşamlarına devam
edebilmeleri için yaşamlarının önceki dönemlerindeki görevlerin sayısını
azaltarak ve etkili alıştırmalar yaparak yaşamdan kopmadan hayata devam
etmeleri gerekir. Bunun yanında, öncelikle
düzenli sağlık taramaları yapmak önemlidir. Kan basıncı ölçümleri,
kolesterol seviyeleri, göz muayeneleri ve işitme testleri gibi taramaları yapmak
bireyler için önleyici tedbirleri yaşama aktarmayı sağlar. İkincisi, sağlıklı ve dengeli beslenmektir. Yaşlı bireylerin meyve,
sebze, tam tahıllar, az yağlı proteinler ve sağlıklı yağlara yönelmeleri;
işlenmiş gıdalardan ise, uzak durmaları gerekir. Üçüncüsü, zararlı maddelerden uzak durmak gerekir. Sigara ve alkol
gibi sağlığa zararlı maddelerden uzak durmak sağlığı korumanın önemli bir
yoludur. Dördüncüsü, düzenli egzersiz
yapmaktır. Yaşlı bireylerin kas kuvvetlerini, esnekliklerini, kalp ve damar
sağlıklarını korumak için düzenli egzersiz yapmaya ihtiyaçları vardır. Beşincisi, ağız sağlığına dikkat etmektir. Yaşlanma
ile birlikte kemik kaybından dolayı diş bakımı önemlidir. Altıncısı, ilaç alımını kontrol etmektir. Yaşlılıkla birlikte
kronik hastalıklarda artış söz konusudur. Bu nedenle doktor önerileri
doğrultusunda ilaç alımına dikkat etmek gerekir. Yedincisi, düzenli uyumaktır. Yeterince uyumak, yaşlı bireylerin
fiziksel ve ruhsal sağlıklarına olumlu katkılar sunar. Sekizincisi, düşmeye bağlı yaralanmaları önlemek gerekir. Yaşlı
bireylerde kemiklerin iyileşme süreci çok daha uzun sürmektedir. Bu noktada
yaşlıların düşmelerini önleyecek bir çevre düzenlemesi yapmak gerekir. Dokuzuncusu, güneş ışığından korunmaktır. Güneş
koruyucular kullanmak, koruyucu giysiler giyinmek ve güneşe uzun süre maruz
kalmaktan kaçınmak cilt kanseri risklerini azaltmaktadır. Onuncusu, bilişsel açıdan uyarılmadır. Kitap okumak, bulmaca çözmek
ve yeni hobiler edinmek bilişsel sürece önemli katkılar sunar. On birincisi, stresle başa çıkma becerilerimizi
geliştirip uygulamaktır. Gevşeme, nefes egzersizi ve bizi mutlu eden
aktivitelerle ilgilenmek stresle başa çıkmada önemli yöntemlerdendir. On ikincisi, iyimser ve pozitif bir bakış
açısına sahip olmaktır. Geçmişin olumlu deneyimleri üzerinde durmak,
şimdide mutlu eden aktivitelerle uğraşmak, geleceğe yönelik iyimser ve umutlu
olmak pozitif bir bakış edinmeyi sağlar. On
üçüncüsü, toplumsal katılım içerisinde olmaktır. Yakın ilişkiler içerisinde
yer almak, bireylerin yalnızlık, kaygı ve depresyon yaşamalarını engeller. On dördüncüsü, önleyici sağlık bakımına
başvurmaktır. Kanser, kalp hastalığı, diyabet ve kemik sağlığı gibi
taramaları yaptırmak ve düzenli doktor kontrolünden geçmek pek çok sağlık
probleminin ortaya çıkmasını önler.
Din ve maneviyat açısından da yaşlılık
ve yaşlanma konusu ele alınabilir. Öncelikle
ilahi dinlere göre de yaşlılık dönemi yüce Yaratıcının ilahi tasarımının bir
parçasıdır. Örneğin bu konuda Rum suresi 54. ayette: “Sizi güçsüz bir halde yaratan, güçsüzlükten sonra size kuvvet veren,
kuvvetli döneminizden sonra sizi tekrar güçsüz ve saçı başı ağarmış ihtiyar
hâline getiren Allah’tır. O, dilediğini yaratır. Çünkü O, her şeyi hakkıyla
bilen ve her şeye gücü yetendir.” şeklinde ifade edilmektedir. Bu noktada
ebedi gençliğe ulaşmanın yolu sonsuz hayata hazırlanmaktan ve erdemli bir
şekilde yaşamaktan geçmektedir. İkincisi,
yaşlılık dönemi pek çok değişimin olduğu, kırılganlıkların arttığı bir
dönemdir. Örneğin bu konuda Yusuf Suresi 78. ayette: “Onlar: “Ey Azîz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var, onu bizden
çok sever, ayrılığına dayanamaz. Ne olur, onun yerine bizden birini alıkoy.
Doğrusu biz seni, anlayışlı, iyiliksever biri olarak görüyoruz” dediler.” ve Meryem Suresi 4. ayette: “Yalvara yakara şöyle demişti: “Rabbim!
Doğrusu ben öyle perişan bir haldeyim ki, kemiklerim zayıfladı, eridi;
başımdaki saçlar ihtiyarlıktan dolayı beyaz alevler gibi tutuştu. Rabbim! Ben
sana hangi konuda dua ettiysem hiçbir zaman bedbaht ve mahrum olmadım” şeklinde
ifade edilerek, yaşlılık dönemi Yusuf peygamberin babası Yakup peygamber ile
Zekeriya peygamber üzerinden ele alınmaktadır. Üçüncü olarak; ilahi dinler, yaşlılık döneminde bireylerin
desteklenmelerinin ve onlara bakmanın önemini vurgular. Bu noktada, yaşlılara duygusal destek sunmak ve ihtiyaç
duyulduğunda onlara yardım etmek gerekir. Bu konuda İsra Suresi 23. ayyete: “Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve
ana-babaya iyilik yapmanızı kesin olarak emretti. Onlardan biri veya her ikisi
senin yanında yaşlılık çağına erişirlerse sakın onlara “Öf!” bile deme, onları
azarlama, onlara gönül alıcı tatlı ve güzel söz söyle!” şeklinde ifade
edilerek yaşlı bireylere nasıl davranılması gerektiği aktarılmaktadır. Dördüncü
olarak, ilahi dinler başkalarına yardım etme, sadaka verme gibi gönüllülük
faaliyetlerinde bulunmayı erdemli davranışlar olarak kabul etmektedir. Örneğin
bu konuda Maide Suresi 93. ayette: “İman
edip sâlih amel işleyenlere, artık bundan böyle günahlardan sakınıp imanda
sebât ile sâlih amellere devam ettikleri, sonra takvâları ve imanları tam
sağlamlaşıp kökleştiği, sonra hem günahlardan sakınıp hem de iyilik yapmaya
çalıştıkları takdirde, haram olmadan önce yiyip içtiklerinden dolayı bir günah
yoktur. Çünkü Allah, iyilik ve ihsân sahiplerini sever.” şeklide ifade
edilmektedir. Yaşlılık döneminde de bu tür davranışlar sergilemek yaşlı
bireylerin yaşamlarına amaç ve anlam duygusu katar. Beşinci olarak, ilahi dinlere göre de bağışlanma ve geçmişi geride
bırakmak gerekir. Psikolojide yapılan pek çok çalışma, affetmenin önemini
vurgulamaktadır. Bu konuda Enam Suresi 54. ayette: “Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle de: “Size
selâm olsun! Rabbiniz kullarına rahmetiyle muamele etmeyi kendine düstur
edinmiştir. Buna göre artık içinizden kim cahillikle bir kötülük işler, sonra
da tövbe eder ve hâlini düzeltirse, şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, engin
merhamet sahibidir.” şeklinde ifade
edilerekbağışlanma ve af dilmenin
insan ruhuna iyi geldiğine işaret edilmektedir. Böylece geçmişi geride bırakma
gerçekleşmektedir.
Sonuç olarak, ortalama bir ömre sahip
olan herkes bir gün yaşlanacaktır. Yaşlılık
ya da ileri yetişkinlik dönemi de yaşamın bir parçasıdır. Önemli olan
sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yaşlanmaktır. Bu bağlamda gençlerin geleceğin yaşlı adayları olacakları gerçeğini
unutmadan yaşlı bireylerle etkileşimde bulunmaları gerekir. Bütün
yaşlılarımıza, sağlıklı, mutlu ve huzur dolu günler dilerim.