15 Eylül 2023

Sağlıklı yaşlanmak

İnsan, çeşitli gelişim dönemlerinden ilerleyerek hayatına devam eder. Bu dönemlerden biri de yaşlılık dönemidir. Ortalama bir ömre sahip her insan, bu dönemi kaçınılmaz olarak deneyimleyecektir. Özellikle sağlık, teknoloji ve eğitim alanındaki ilerlemeler toplumlar içerisinde yaşlıların sayısının her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Bu noktada geleceğin önemli sorunlarından biri de yaşlı sağlığı olacaktır.

Yaşlılık nasıl tanımlanır ve yaşlanmanın belirtileri nelerdir? Yaşlılık; bireylerin fiziksel sağlık, zihinsel yetenekler, bağımsızlık, toplumsal rol gibi konularda değişimler yaşadığı, bireyler için farklı ihtiyaçların ön plana çıktığı ve bireyin kayıplarının arttığı bir gelişim dönemi olarak tanımlanır. Günümüzde ortalama ömrün uzaması, yaşlılık döneminin de kendi içerisinde alt dönemlere ayrılmasına neden olmuştur. Bu noktada 65-75 yaş arasındaki bireyler, genç yaşlı; 75-85 yaş arasındakiler orta yaşlı; 85 yaş ve üzerindeki bireyler ise, en yaşlı bireyler olarak tanımlanır.

Yaşlılıkla birlikte pek çok değişim yaşanır. Bunların başında fiziksel değişimler gelir. Bireylerin kas kitlelerinde ve kemik yoğunluğunda azalmaların olması, ciltte lekelenmelerin ve kırışıklıkların olması, artan kronik hastalıklar, duyu keskinliklerinde azalmalar gibi değişimler yaşlılıktaki fiziksel değişimlere örnektir. İkincisi, bilişsel değişimlerdir. Yaşlı bireylerin; bilgiyi işleme ve geri çağırma, hatırlama, unutma gibi bilişsel işlevlerinde bir dizi değişimler ortaya çıkar.  Üçüncüsü, sağlık sorunları yaşamaktır. Yaşlılıkta; kalp hastalıkları,  dolaşım sorunları, sindirim problemleri, hipertansiyon, diyabet, hareket problemleri, kemik kaybı, duyu kaybı gibi pek çok sağlık sorunları yaşanır. Dördüncüsü, toplumsal değişimler yaşamaktır. Bireyin kariyerini emeklilikle sonlandırması ve kayıplar yaşaması toplumsal çevresinin daralmasına neden olur. Daralan toplumsal çevrede bireyler, toplumsal yalıtılmışlık yaşarlar. Beşincisi, bakım ve desteğe ihtiyaç duymaktır. Yaşla birlikte, kayıpların artması yaşlı bireylerin bakıma ihtiyaç duymalarına neden olur. Özellikle aileler ya da sosyal hizmet kurumları bu noktada önemli işlevleri yerine getirirler.

Yaşlanmanın nedenleri nelerdir? Yaşlanmanın pek çok nedeni bulunmaktadır. Bunların başında, hücre yapısında değişimlerin yaşanması gelir. İnsan bedeninde yer alan hücreler zaman içerisinde, radyasyondan, toksinlere maruz kalmaktan ve oksidatif stres yaşamaktan dolayı çeşitli hasarlar görürler. Artan bu hasarlar da insan bedeninin işlevlerini etkileyerek yaşlılığa neden olurlar. İkincisi, mitokondrilerin yapılarının ve işlevlerinin bozulmasıdır. Mitokondri, hücrelerin enerji üretiminden sorumlu olan yapılarıdır. Mitokondriler, insanlar yaşlandıkça enerji üretmemeye başlarlar ve bu da genel hücresel işlevi etkiler. Üçüncüsü, genetik faktörlerdir. İnsanların yaşlanma hızlarını belirleyen önemli etkenlerden biri kalıtsal ve genetik etkenlerdir. Annelerimizden ve babalarımızdan aldıklarımızın, yaşlanma sürecimize etkisi büyüktür. Dördüncüsü, kromozom yapısındaki değişimlerdir. Kromozom uçlarında yer alan tolmerlerin kısalması hücre bölünmesini engellerler. Hücre bölünmesinin gerçeklememesi, yaşlanmaya ve hücrelerin ölümüne neden olur. Beşincisi, kök hücrelerinin sayısının azalmasıdır. Kök hücrelerinin, dokuların onarılması ve düzenlenmesi gibi önemli işlevleri vardır. Kök hücrelerinin sayısının azalması, dokuların tamir edilme ihtimalini azaltarak bir takım sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur. Altıncısı, hormonlarla ilgili değişimler yaşamaktır.  İnsan bedeninde yer alan bazı hormonların örneğin cinsiyet hormonları gibi işlevlerinin azalması yaşlanmada rol oynar. Yedincisi, bağışıklık sisteminin zayıflamasıdır. Hastalıklarla savaşmada önemli bir rol oynayan bağışıklık sistemi, etkisini zamanla yitirebilir. Sekizincisi, metabolizmaya bağlı değişimler yaşamaktır. Yaşla birlikte, metabolizma hızı yavaşlar. Azalan metabolizma hızı; enerji düzeyinin düşmesine, kilo alımına ve genel sağlık alanında sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Dokuzuncusu, yaşla birlikte insan bedeninde iltihaplanmaların artmasıdır. İnsan bedenindeki iltihaplara bağlı olarak romatoid artrit ve nörodejeneratif hastalıklar ortaya çıkar. Bu hastalıklar da yaşlanma sürecine katkıda bulunur. Onuncusu, psiko-sosyal faktörlerdir. Diyet, düzenli egzersiz, sigara içme ve çevresel toksinlere maruz kalma gibi yaşam tarzı seçimleri yaşlanma hızını ve yaşa bağlı hastalıkların gelişimini etkiler. Ayrıca, bireylerin yaşlanma sürecinde pasif kalmaları, bir takım olumsuz düşüncelere ve duygulara sahip olmaları, yoğun stres yaşamaları gibi nedenler de yaşlanma sürecine katkıda bulunur.

Yaşlanma ile birlikte yaşanan psikolojik değişimler nelerdir? Yaşlanma ile birlikte biyolojik değişimlerin yanında psikolojik değişimler de yaşanmaktadır. Bu değişimleri olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırmak mümkündür. Olumlu değişimlerin başında, bilgeliğin ve dayanıklılığın artması gelir. Yaşla birlikte bireyler, günlük yaşam problemlerini daha iyi çözerler, önceliklerini daha iyi belirlerler ve olayların önem düzeylerini hemen kavrarlar. Çünkü bu bireyler pek çok alanda deneyim yaşarlar. Yaşanan bu deneyimler de onları bilge insanlar haline getirir. İkincisi, başa çıkma becerilerini etkili bir şekilde kullanmaktır. Pek çok kayıp yaşayan yaşlı bireyler, yaşamın zorlukları ile başa çıkmada oldukça fazla strateji kullanabilirler. Üçüncüsü, duygu düzenleme becerilerini etkili kullanmaktır. Hayattan elde edilen deneyimler, yaşlıların duygu düzenleme becerilerini daha etkili kullanmalarına neden olur.  Dördüncüsü, hayatın kıymetini bilmektir. Yaşlı bireyler, sağlık ve hayat konusunda oldukça içgörüye sahiptirler. Bu nedenle anın kıymetini bilerek yaşarlar.

Yaşlanma ile ilgili pek çok psikolojik olumsuz değişim de yaşanmaktadır. Bunların başında bilişsel değişiklikler gelmektedir. Bireylerin bellek kaybı yaşamaları, daha yavaş bir şekilde bilgiyi işlemek gibi özellikler yaşlılıkta görülen önemli psikolojik değişikliklerdendir. Bu değişimler, yaşlılarda kaygı ve stres oluşturabilmektedir. İkincisi, benlikte ve kimlikte meydana gelen değişimlerdir. Özellikle emeklilikle birlikte kariyer gelişiminde çöküş dönemini yaşamak yaşlıların benliklerinde ve kimliklerinde önemli değişikliklere neden olur. Üçüncüsü, emeklilik sürecine uyum sorunları yaşamaktır. Emeklilikle birlikte mali kayıplar ve yaşam düzeninde değişiklikler ortaya çıkar. Kimi yaşlılar, bu sürece uyum sağlayamazlar. Dördüncüsü, toplumsal yalıtım ve yalnızlık yaşamaktır. Kimi yaşlılar arkadaşlarını ve aile üyelerinden bazılarını erken yaşlarda kaybedebilirler. Bunların üzerine iş kaybı da eklenince bireyler toplumsal yalıtılmışlık durumu ile karşı karşıya gelirler. Beşincisi, aile ilişkilerinin değişmesidir. Yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan yeni roller, aile ilişkilerini ve dinamiklerini etkiler. Özellikle farklı gelişim dönemlerinde yer alan bireylerin bir arada bulunmaları kuşaklararası çatışmaları artırır. Altıncısı, kayıp ve yas yaşamaktır. Yaşlılık döneminde bireyler kendi annelerini ve babalarını ve hatta eşlerini kaybedebilirler. Yasla ve kayıpla başa çıkmak, yaşlılar için önemli bir problem haline dönüşebilir. Yedincisi, ölüm korkusu yaşamaktır. Kayıplar beraberinde yaşlılara ölüm korkusu getirebilir. Sekizincisi, depresyon ve kaygı yaşamaktır. Yaşanılan pek çok sorun ve artan kayıplar yaşlılarda kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olurlar.

Sağlıklı bir şekilde yaşlanmak adına neler yapılmalıdır? Sağlıklı bir şekilde yaşlanmak için pek çok öneri geliştirilmiştir. Seçici Optimizasyon Yoluyla Ödünleme kuramına göre, yaşlıların mutlu bir şekilde yaşamlarına devam edebilmeleri için yaşamlarının önceki dönemlerindeki görevlerin sayısını azaltarak ve etkili alıştırmalar yaparak yaşamdan kopmadan hayata devam etmeleri gerekir. Bunun yanında, öncelikle düzenli sağlık taramaları yapmak önemlidir. Kan basıncı ölçümleri, kolesterol seviyeleri, göz muayeneleri ve işitme testleri gibi taramaları yapmak bireyler için önleyici tedbirleri yaşama aktarmayı sağlar. İkincisi, sağlıklı ve dengeli beslenmektir. Yaşlı bireylerin meyve, sebze, tam tahıllar, az yağlı proteinler ve sağlıklı yağlara yönelmeleri; işlenmiş gıdalardan ise, uzak durmaları gerekir. Üçüncüsü, zararlı maddelerden uzak durmak gerekir. Sigara ve alkol gibi sağlığa zararlı maddelerden uzak durmak sağlığı korumanın önemli bir yoludur. Dördüncüsü, düzenli egzersiz yapmaktır. Yaşlı bireylerin kas kuvvetlerini, esnekliklerini, kalp ve damar sağlıklarını korumak için düzenli egzersiz yapmaya ihtiyaçları vardır. Beşincisi, ağız sağlığına dikkat etmektir. Yaşlanma ile birlikte kemik kaybından dolayı diş bakımı önemlidir. Altıncısı, ilaç alımını kontrol etmektir. Yaşlılıkla birlikte kronik hastalıklarda artış söz konusudur. Bu nedenle doktor önerileri doğrultusunda ilaç alımına dikkat etmek gerekir. Yedincisi, düzenli uyumaktır. Yeterince uyumak, yaşlı bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarına olumlu katkılar sunar. Sekizincisi, düşmeye bağlı yaralanmaları önlemek gerekir. Yaşlı bireylerde kemiklerin iyileşme süreci çok daha uzun sürmektedir. Bu noktada yaşlıların düşmelerini önleyecek bir çevre düzenlemesi yapmak gerekir. Dokuzuncusu, güneş ışığından korunmaktır. Güneş koruyucular kullanmak, koruyucu giysiler giyinmek ve güneşe uzun süre maruz kalmaktan kaçınmak cilt kanseri risklerini azaltmaktadır. Onuncusu, bilişsel açıdan uyarılmadır. Kitap okumak, bulmaca çözmek ve yeni hobiler edinmek bilişsel sürece önemli katkılar sunar. On birincisi, stresle başa çıkma becerilerimizi geliştirip uygulamaktır. Gevşeme, nefes egzersizi ve bizi mutlu eden aktivitelerle ilgilenmek stresle başa çıkmada önemli yöntemlerdendir. On ikincisi, iyimser ve pozitif bir bakış açısına sahip olmaktır. Geçmişin olumlu deneyimleri üzerinde durmak, şimdide mutlu eden aktivitelerle uğraşmak, geleceğe yönelik iyimser ve umutlu olmak pozitif bir bakış edinmeyi sağlar. On üçüncüsü, toplumsal katılım içerisinde olmaktır. Yakın ilişkiler içerisinde yer almak, bireylerin yalnızlık, kaygı ve depresyon yaşamalarını engeller. On dördüncüsü, önleyici sağlık bakımına başvurmaktır. Kanser, kalp hastalığı, diyabet ve kemik sağlığı gibi taramaları yaptırmak ve düzenli doktor kontrolünden geçmek pek çok sağlık probleminin ortaya çıkmasını önler.

Din ve maneviyat açısından da yaşlılık ve yaşlanma konusu ele alınabilir. Öncelikle ilahi dinlere göre de yaşlılık dönemi yüce Yaratıcının ilahi tasarımının bir parçasıdır. Örneğin bu konuda Rum suresi 54. ayette: “Sizi güçsüz bir halde yaratan, güçsüzlükten sonra size kuvvet veren, kuvvetli döneminizden sonra sizi tekrar güçsüz ve saçı başı ağarmış ihtiyar hâline getiren Allah’tır. O, dilediğini yaratır. Çünkü O, her şeyi hakkıyla bilen ve her şeye gücü yetendir.” şeklinde ifade edilmektedir. Bu noktada ebedi gençliğe ulaşmanın yolu sonsuz hayata hazırlanmaktan ve erdemli bir şekilde yaşamaktan geçmektedir. İkincisi, yaşlılık dönemi pek çok değişimin olduğu, kırılganlıkların arttığı bir dönemdir. Örneğin bu konuda Yusuf Suresi 78. ayette: “Onlar: “Ey Azîz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var, onu bizden çok sever, ayrılığına dayanamaz. Ne olur, onun yerine bizden birini alıkoy. Doğrusu biz seni, anlayışlı, iyiliksever biri olarak görüyoruz” dediler.”  ve Meryem Suresi 4. ayette: “Yalvara yakara şöyle demişti: “Rabbim! Doğrusu ben öyle perişan bir haldeyim ki, kemiklerim zayıfladı, eridi; başımdaki saçlar ihtiyarlıktan dolayı beyaz alevler gibi tutuştu. Rabbim! Ben sana hangi konuda dua ettiysem hiçbir zaman bedbaht ve mahrum olmadım” şeklinde ifade edilerek, yaşlılık dönemi Yusuf peygamberin babası Yakup peygamber ile Zekeriya peygamber üzerinden ele alınmaktadır. Üçüncü olarak; ilahi dinler, yaşlılık döneminde bireylerin desteklenmelerinin ve onlara bakmanın önemini vurgular. Bu noktada,  yaşlılara duygusal destek sunmak ve ihtiyaç duyulduğunda onlara yardım etmek gerekir. Bu konuda İsra Suresi 23. ayyete: “Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyilik yapmanızı kesin olarak emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına erişirlerse sakın onlara “Öf!” bile deme, onları azarlama, onlara gönül alıcı tatlı ve güzel söz söyle!” şeklinde ifade edilerek yaşlı bireylere nasıl davranılması gerektiği aktarılmaktadır.  Dördüncü olarak, ilahi dinler başkalarına yardım etme, sadaka verme gibi gönüllülük faaliyetlerinde bulunmayı erdemli davranışlar olarak kabul etmektedir. Örneğin bu konuda Maide Suresi 93. ayette: “İman edip sâlih amel işleyenlere, artık bundan böyle günahlardan sakınıp imanda sebât ile sâlih amellere devam ettikleri, sonra takvâları ve imanları tam sağlamlaşıp kökleştiği, sonra hem günahlardan sakınıp hem de iyilik yapmaya çalıştıkları takdirde, haram olmadan önce yiyip içtiklerinden dolayı bir günah yoktur. Çünkü Allah, iyilik ve ihsân sahiplerini sever.” şeklide ifade edilmektedir. Yaşlılık döneminde de bu tür davranışlar sergilemek yaşlı bireylerin yaşamlarına amaç ve anlam duygusu katar. Beşinci olarak, ilahi dinlere göre de bağışlanma ve geçmişi geride bırakmak gerekir. Psikolojide yapılan pek çok çalışma, affetmenin önemini vurgulamaktadır. Bu konuda Enam Suresi 54. ayette: “Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle de: “Size selâm olsun! Rabbiniz kullarına rahmetiyle muamele etmeyi kendine düstur edinmiştir. Buna göre artık içinizden kim cahillikle bir kötülük işler, sonra da tövbe eder ve hâlini düzeltirse, şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”  şeklinde ifade edilerekbağışlanma ve af dilmenin insan ruhuna iyi geldiğine işaret edilmektedir. Böylece geçmişi geride bırakma gerçekleşmektedir.

Sonuç olarak, ortalama bir ömre sahip olan herkes bir gün yaşlanacaktır. Yaşlılık ya da ileri yetişkinlik dönemi de yaşamın bir parçasıdır. Önemli olan sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yaşlanmaktır. Bu bağlamda gençlerin geleceğin yaşlı adayları olacakları gerçeğini unutmadan yaşlı bireylerle etkileşimde bulunmaları gerekir. Bütün yaşlılarımıza, sağlıklı, mutlu ve huzur dolu günler dilerim.