VF kat sol
VF kat sağ

12 Mart 2016

Sahi 17-25 Aralık’ın ‘üst düzey’ merkez müdürleri nerede?

Dünkü yazıda anlattığım hikayenin içler acısı yönünü ve sürüklediği endişeyi atlatabilmiş değilim halen.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün kamudaki en önemli egemenlik sahası olan Emniyette, sayısı 1000'e yakın en kritik örgüt elemanlarını (müdür, amir, memur), kolej ve akademi yıllıkları üzerinden gösterip deşifre eden komiserin hikayesi...

Örgütün sahiplendiği ve içinde zihinsel özürlülerin de bulunduğu 10-12 yaşlarındaki çocuklara taciz ve tecavüz eylemlerinde bulunan bir sapığa düzenlediği operasyonu önceden örgüt “abilerine” haber vermediği ve örgütün biat kültüründen/ülul emre itaat kavramından uzaklaştığı için kumpas bir soruşturma ile meslekten atılışına yaptığı itirazın hikayesi...

Elbette burada tekrarlamayacağım bu skandalı; merak edenler dünkü yazıma göz atabilir.

MÜCADELE SAMİMİYETİNİ SORGULAMAMAK KAÇINLMAZ

Ancak bu son ve sıcak örnekten sonra, siyasi otorite ve Emniyet'in, Fetullahçı Terör Örgütü/PDY ile mücadelede ne kadar samimi olduklarını sorgulamak kaçınılmaz.

Örgütün, ele geçirmek istediği devletin, kılcallarına sızma stratejisinin ana arterinin Emniyet olduğunu inkar edebilir miyiz?

En stratejik kurumlarda yapılanmak için düzenlediği kumpas soruşturmalarda başat rolü emniyetin oynadığını bilmeyen kaldı mı?

Genel olarak Emniyet ve lokal olarak bu kurumun İstihbarat Dairesindeki hegemonyası üzerinden hazırladığı kumpaslarla, yargıyı, orduyu, ekonomi kurumları ve mülki idareyi egemenlik sahasına dönüştürme eylemleri kabak gibi çıktı ortaya.

Para çarkının döndüğü kamu bürokrasisinden sermaye kuruluşlarına, her alanı yine bu yolla kontrol altına aldığına dair onlarca örnek var.

Bir çok kumpas soruşturmada, soruşturma savcılarının, örgütün Emniyet İstihbarattaki abilerinden talimat aldığı bir çok kez deşifre oldu.

Kamu otoritesini teminatı olan hiyerarşi dışında örgüt hiyerarşisiyle hareket eden yargıçların, polisler ve polis şeflerinden talimat alması bir çoğumuza belki absürt gelebilir; lakin örgüte has emir-komuta zincirinde, bir yargıcın mübaşirden talimat aldığı vakalar fazlaca mevcut.

TASFİYE Mİ VAR ALGI OPERASYONU MU

Konumuz örgüt hiyerarşisi de değil elbette.

Ancak bu hiyerarşinin daime tepe noktalarında yer alan Emniyetteki örgüt yapılanmasının, göstermelik kimi hamlelerle tasfiye edildiği gibi bir yanılgıya sevk edilmek istendiğimizi göz ardı etmeyelim.

Emniyette şu ana kadar atılan adımlar ve yürütülen operasyonlarla –istisnalar hariç- tasfiye edilenler, örgütün gözden çıkardığı, bir beklentisinin kalmadığı ve kendini kamufle edecek ‘algı operasyonu' için kurban verdiği kişiler.

Örgütün bu kurumdaki egemenliğini devam ettirmek için her an harekete geçebilecek ve hatta kimi vakit harekete geçtiğine dair izler bırakan bir çok mensubu var.

Bunlar, okuyucu, yazıcı, KÖZ'cü, Hakyolcu gibi kimliklere kamufle olmuş durumdalar. Onlara uymayan tek gömlek Ülkücü gömleği. Zaten onlarla hesapsız kitapsız mücadele etmeye çalışan bu yüzden de hala en fazla mobbinge uğrayan bir tek Ülkücüler...

Şimdi diyecekler ki; 2 bine yakın emekliye sevk edilen yüzlerce meslekten atılan onlarca tutuklanan var, daha ne istiyorsun.

17-25 ARALIK'IN MERKEZ AMİR/MÜDÜRLERİ NEREDE?

Öyle değil işte; “soruşturma zaman aşımı” diye bir garabete dayandırılarak emekliye sevk edilenler, AYM müdahalesiyle yakında tekrar görevlerine dönerse  emeklilik ikramiyeleri de yanlarına kar kalacak.

Oysa Güvenlik Paketi'nde yapılacak bir düzenleme ile soruşturmadan disiplin cezasına kadar her şeyi düzenleyen Emniyet Kanununda, soruşturma zaman aşımını 2 yıldan 5 yıla çıkarılabilir ve bunlar meslekten atılabilirdi.

FETÖ hegemonyasında yapılan komiser yardımcılığı sınavlarıyla rütbesi yükseltilen 4 bini aşkın kişi içerisinde, FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmayan 358 kişinin rütbesi sökülerek geri kalan binlercesi kamufle edildi.

Bir başka garabet ise; FETÖ'nün geçmişte kumpas soruşturmalarla meslekten ihraç ettiği dünkü yazımın mağdurunun da içinde bulunduğu kişilerin mesleğe dönüş talepleri... O isimlerin ihraç sürecinin aktörleri, bugün onların mesleğe dönüş taleplerinin kararını verecek mercilerde üst düzey yetkili.

Tıpkı 358 komiser yardımcısının tenzil-i rütbeye uğramasında aktör olanların, bugün onların bu haksızlığa karşı haykırışlarını duymakla görevlendirilen üst düzey emniyetçiler gibi.

Ve son olarak dehşete düşürecek şekilde; AK Parti iktidarının emniyetteki Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelede iradesini ortaya çıkaran 17-25 Aralık Darbe Girişimi sırasında, darbeyi teşebbüs edenlerin Emniyet üst düzey yönetimindeki amirlerinin kimi hala yerini korurken kimi de çok önemli bir ilde Vali...

Ee nerede kaldı mücadele... Bir anlaşma, bir uzlaşma var olmaya var da; “makul” bir uzlaşma mı yoksa “cebri” bir uzlaşma mı?

Bunu millete alenen açıklayın ki; kim kimin yanında ne için durduğunu da bilsin!

zhnicakir@gmail.com

@zihnicakir