04 Şubat 2023

Seçim yaklaştıkça endişeler artıyor

Türkiye’de yaşananlar aslında yakın tarihin ve geçmişin birebir tekrarıdır. Birazcık akli selim düşünün ve birazda okuyun araştırın geçmişimizde ne olmuş göreceksiniz. Bu günde yaşananların dünle aynısı olduğunu fark edeceksiniz.

İç muhalefet, ABD ve Avrupa dün ne diyorsa bugün onu diyor. Dünün talebi bugünün de talebi.

Dış güçler yıllarca şunu dedi. Bugün de aynı söylüyor: “Siz asla teknolojik proje yapmayın. Yapmaya kalkarsanız engelleriz. Sözümüzü dinlemeseniz iç karışıklık çıkartırız. Sizi kendinize benzeyenlerle engelleriz.”

Biraz düşünürseniz nelerin, hangi projelerin engellendiğini fark edeceksiniz. Hangi projeleri yaptırmamak için direndiklerini görünce daha iyi kavrayacaksınız.

Yıllar önce bize ait uçaklar vardı ne oldu onlara? Devrim arabamızın başına gelenleri biliyorsunuz. Günümüzde savunma sanayimizin göz bebeği olan İHA ve SİHA’lara neden karşılar biraz düşünün. İHA ve SİHA’lar aslında yıllar öncenin bir projesiymiş ama zamanında sümenaltı edildiğini okuyunca şok olacaksınız. Yeni İstanbul Havalimanına neden karşı çıkıldığını anlayan var mı? Daha neler var neler.

Meşhur masa etrafındaki partilerin yaptıkları açıklamalar ve yayınladıkları metne bakarsanız ülkenin başarılı projelerini yani dış dünyanın rahatsız olduğu projeleri engelleyeceklerini göreceksiniz.

Batı medyası: “Altılı masa iktidar olursa Erdoğan'ın mirasını ortadan kaldıracak” diye sevinç çığlıkları atıyor.

Geçtiğimiz Cumartesi günü sanayi ve enerji politikalarıyla ilgili bir sunumu takip ettim. Konuşmacı o kadar güzel anlattı ki sözlerini şu şekilde bitirdi.

“Ak Parti döneminde çok önemli projelere imza atıldı. Bana göre Ak Parti ve Cumhurbaşkanımızın en büyük projesi Akkuyu Projesidir” dedi.

Dünyada nükleer santrali olan ülkelerdeki kalkınma sürecine ve ekonomilerine bakmak, nükleer enerjinin önemini anlamak için yeterli. Akkuyu tam da bu nedenle Türkiye için önemli.

Üstelik bu projede ülkemizin mühendisleri, teknikerleri görevlendirildiler. Rusya’ya giderek ders aldılar. Ciddi bir eğitimden geçiyorlar. Bu eğitimler sayesinde Türkiye bu kişilerle beraber çok değerli projelerin altına imza atacak inşaAllah.

Akkuyu Santrali projesi ve yapım aşamalarındaki direnişleri hatırlayın. Köylüleri, çocukları, olayı bilmeyen masum insanları kullandılar.

Dış dünya ve iç muhalefetin gizli korkularından biri bu. Dış muhalefeti anladık. Onlar Türkiye’yi karşılarında güçlü bir ülke olarak görmek istemiyorlar. İç muhalefete ne demek lazım. Güçlü bir Türkiye’den neden korkuyorlar. Ülke hepimizin. Güçlü olursa hepimiz güçlü olacağız.

Seçimler yaklaştıkça hem iç muhalefet hem de dış muhalefetin endişeleri artıyor. Bunun için saldırıların, yalanların, iftiraların boyutu günden güne değişiyor.

Türk Müslümanlarının kutsal kitaplarına sevgilerini çok iyi bilenler kitabımız Kuran-ı Kerimi neredeyse törenle yakıyorlar ve bu skandal davranışı o ülkelerin yetkilileri de izliyor.

Kitap yakarak, hakikati örtemezsiniz ve yok edemezsiniz! Üstelik zavallı biri olduğunuzu ispat etmiş olursunuz!

WhatsApp Image 2023-02-03 at 14.55.11 (2).jpeg

Ödüle layık görüldük

Diksiyon ve Edebiyat Dergisi Kültür Sanat Ödülleri juri heyeti tarafından fotoğraf dalında en iyi fotoğrafçı ödülüne layık görüldük.

Bu ödüle uygun görenlere gönülden teşekkür ediyorum. Fark edilmek, taktir edilmek anlatılmaz bir duygu.

Ödülü 3 Şubat Cuma günü İstanbul Fatih Süleymaniye de Ensar Vakfı Kültür Salonunda düzenlenecek bir törenle alacağız inşallah. Uyggun olanları bekliyorum.

Şivlilik Mutluluğu Tüm Yurda Yayılsın

Üç ayların başlangıcında Regaib Kandilinde Konya'da çocuklar şivlilik bayramı mutluluğu yaşıyor. Bu sevince, coşkuya vesile olanlar sağ olsunlar var olsunlar. Yıllardır yapılan bu güzel adetin tüm yurt sathına yayılmasını umuyorum ve bekliyorum. (Şivlilik, üç aylara kavuşmanın mutluluğu ve sevinciyle dağıtılan ikramların adıdır.)

Esenler Öykü Günleri Yapıldı

Esenler Belediyesi, Evliya Çelebi Kültür Sanat Sezonu’na özel olarak düzenlediği Esenler Öykü Günleri’nin bu yıl 3’üncüsüne ev sahipliği yapıldı. ‘Onur Konuğu’ yazar Mustafa Kutlu’nun katılımıyla gerçekleşen etkinlik üç gün sürdü.

Programda eserlerinin ortaya çıkış sürecini anlatan Kutlu, “Nasıl yazıyorum? Şairlere benzer şekilde yazıyorum. Cilt cilt kitap yerine bir mısra ile eserin daha dokunaklı olacağına inanıyorum. Dolayısıyla mümkün olan en kısa metni yazmak isterim. Bir cümle, bir mısra, bir türkü, bir manzara ya da bir olayın başlangıcı veya sonu.  Beni uyaran bir şey beni yazmaya iter. Ne yazacağımı ancak hayal ederim. Tabi ki benim de izini sürdüğüm konular, kişiler, meseleler var. Hikâyenin adı ve cümle benim için çok mühimdir. Onun peşine düşer, giderim. Yazarken başka bir zamana, başka bir mekâna adeta iltica ederim. Bu yazma süreci işin en hoş tarafıdır. Sonra her fani eylem gibi bu da bitiyor ve geride bir boşluk. Bu da beni ‘Acaba bir daha yazabilecek miyim?’ endişesine sevk ediyor. Yazdığımı bir kere daha yazmam. Yayınladığım hikâyelerim ilk yazıldığı gibidir. Yazılı metin üzerinde çalışmak çok ağır gelir bana. Bozacağımdan korkarım” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benim için yol sırat-ı müstakimdir. Onun dışında bir yol tanımıyorum ama bizde bizi hakikate götürecek bu yolda neler yapıyoruz acaba? Nasıl yazıyoruz? Bunlar çok önemli şeyler. Yolda olmak hareket halinde olmak demektir.”

Programda Şehri Adımlayan Hikâyeler Öykü Yarışması’nın ödül töreni de gerçekleştirildi. Yarışmada mansiyon ödüllerinin sahibi ‘Döngü’ eseri ile Kevser Nur Kale, ‘Pürtelaş Zeytin Efendi’ ile Hatice Meraklı ve ‘Zaman Avcısı’ ile Şükrü Ünalan oldu. Yarışmada birinciliği ‘Başka Bir Dünya’ eseri ile Osman Kayan, ikinciliği ‘Zemheri’ ile Mehmet Rutkay Açıkgöz ve üçüncülüğü ise ‘Yıldırımspor’ eseri ile İlhan Günay elde etti. Yarışmada birinciliği elde eden Kayan ödülünü yazar Mustafa Kutlu’nun elinden aldı. Yarışmada birinci 30 bin TL, ikinci 15 bin TL, üçüncü 10 bin TL ve mansiyon ödülüne sahip olanlar ise 2’şer bin TL’nin sahibi oldu.

3. Esenler Öykü Günleri’nin açılış töreninde katılımcılar arasından yapılan çekilişle 10 kişiye Doğu Ekspresi seyahati armağan edildi.

WhatsApp Image 2023-02-03 at 14.55.11.jpeg

Üniversiteli gençlerimizin yanındayız

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’den Eyüpsultan’da yaşayan üniversiteli gençlere sosyal yardım paketi hazırlayarak destek verecek.

Sosyal medya hesaplarından üniversiteli gençlere müjdeli haberi veren Başkan Deniz Köken, “Öğrenci evinde kalan gençler için destek paketimiz hazır. İkamet şartı da aramıyoruz, Eyüpsultan'da yaşıyor olmanız yeterli. Unutmayın; her zaman yanınızda ve sizlerleyiz” dedi.

Şampuandan kaşar peynirine, çaydan yumurtaya, helvadan reçele kadar birçok üründen oluşan destek paketi haziran ayına kadar her ay üniversite öğrencilerinin evlerine kadar ulaştırılacak.

Bir kere başvuruda bulunmanın yeterli olacağı Öğrenci Evi Destek Paketi'den yararlanabilmek için 25 yaşından küçük olması ve Eyüpsultan sınırları içerisinde öğrenci evinde yaşıyor olunması gerekiyor.

Derviş Zaim’in Yaklaşımıyla Suç Dünyası Beyazperdede

Zaim yeni tamamladığı ‘Tavuri’ adlı belgeseliyle bu kez suç olgusuna ve suçluların dünyasına göz atıyor.  Derviş Zaim yeni belgeselinde ‘’Tavuri’’ (Şeytan) adlı bir dolandırıcının yıllara yayılan şaşırtıcı hikayesini anlatıyor.

Yaptığı her filmle farklı bir konuyu ele alan Derviş Zaim, uzun metraj biyografi tarzındaki ‘Tavuri’ belgeselini sekiz senelik titiz bir çalışmanın ardından tamamladı.

Derviş Zaim ‘Flaşbellek’ adlı Suriye'ye odaklandığı sinema filminden sonra belgesel türünde daha önce çektiği filmlerden konu, tür, yaklaşım olarak değişik bir yapıt ile seyirci karşısına çıkıyor. Zaim yeni tamamladığı ‘Tavuri’ adlı belgeseliyle bu kez suç olgusuna ve suçluların dünyasına göz atıyor.  Zaim’in yirmi yıl önce Panicos Chrysanthou ile beraber çektiği Paralel Yolculuklar (2003) adlı belgeselinden sonra tek başına çektiği ikinci belgeseli olma özelliğini taşıyan yapıt, Tavuri (Şeytan) lakabıyla bilinen Mustafa Serttaş’ın hayatını konu alıyor. Eser, Mustafa Serttaş’ın geçmişi ile bugününe odaklanarak suç ve suç kavramı etrafında sorular sormayı, insana dair bilgimizi ve hissiyatımızı genişletmeyi amaçlıyor. Ayrıca toplumun suç üzerindeki rolü, kötülük ve özgürlük konusuna eğilmeyi öngörüyor.

Mustafa Serttaş 1964 yılında Kıbrıs’ın Mağusa kentinde doğmuştur. Hayatı boyunca şiddete başvurmayan Serttaş, suç girişimlerinin cüreti, çeşitliliği, sıklığı ve trajikomikliği sayesinde çevresinde kısa zamanda bir efsane haline gelmiştir. Hayatının yarısını hükümlü olarak Lefkoşa cezaevinde geçiren ve Lefkoşa Merkezi cezaevini hükümlü olarak yatarken farklı zamanlarda iki kez dolandıran Serttaş muhtemelen yattığı hapishaneyi hükümlü olduğu dönemlerde iki kez soyan, dolandıran dünyadaki tek mahkum sıfatını taşımaktadır. Kısa zamanda adını suç efsaneleri arasına sokan Serttaş hakkında birkaç yıl önce Kıbrıslı gazeteci Aral Moral tarafından bir kitap yazılmış ve yapıt kısa sürede yeni baskı yapmıştır.

Tavuri adlı uzun metrajlı belgesel, 2014 yılı Aralık ayında başlayan sekiz yıllık bir çalışmanın süresince Mustafa Serttaş’ın hapishanede ve hapishane dışında takip edilmesi ve saptanması sonunda ortaya çıktı. 2014 yılında başlayan çekimler Kıbrıs’ta ve İngiltere’nin Londra kentinde yapıldı. Belgeselde Mustafa Serttaş’ın yanısıra, kendisiyle yolu kesişenler ve eylemlerinden etkilenmiş kimi kişiler de yer alıyorlar.

Yönetmen ve yazar Derviş Zaim, Tavuri belgeselinin 1996 yılından itibaren gerçekleştirdiği on adet uzun metrajlı kurmaca filmi ile iki romanına yeni bir yaratıcı soluk kattığını vurguladı. Derviş Zaim çocukluğundan itibaren Mustafa Serttaş ile olan kişisel tanışıklığının filmin içeriğine katkıda bulunmasına gayret ettiğini belirtti. Yapıtın belgesel sinemanın sınırları üzerine düşünmek gibi bir başka amacı daha bulunduğunu ekledi.