VF kat sol
VF kat sağ

09 Haziran 2015

Seçimi nasıl okumalı

7 haziran seçimleri bitti. Herkes bu süreçte nefeslerini tutarak beklemişti. Koalisyon görünüyordu ufukta.Ak Parti ve seçmeni son bir hamle acaba atlatılabilir mi diye uğraşırken, eşik aşılamadı. 258 milletvekili ile zorunlu koalisyon kapısı açıldı.

 

Peki ne oldu da daha üzerinden bir yıl geçmeden Ak Parti %52 den %40 a kadar geriledi. Çok şey yazılabilir üstüne belki, ama bir kaçını da biz yazalım. Gerçi iktidar eliti pek yazılanları okumuyor gibi. Zaten okusa bu kadar hata olmaz herhalde.

 

Memurlar ilk defa toplu sözleşme masasına gelince (ki eskilerin hepsi toplu görüşmeydi) büyük bir beklenti oluştu. Memur ilk defa ciddi manada iyileştirmeler bekledi. Bir gece yarısı Memur-sen yetkilileri hükümetle toplu sözleşmeyi imzalayıp biz bu işi bitirdik dediler. Herkes şaşkındı. Ama olan olmuştu. Taban aylık zammı üzerinden iş bağlandı, dediler. 17-25 aralık süreçleri olunca alınan tüm iyileştirmeler tuzla buz olmuştu. Her yıl alınan Enflasyon farkı da olmayınca iş iyiden iyiye sarpa sardı. Memur-sen alt kademesi bile homurdanmaya başladı, lakin iktidar zarar görmesin diye çok güçlü sesler çıkmadı, çıkamadı. Memur-Sen'in eski genel başkanı Ahmet Gündoğdu'da bu olaydan sonra Ak Parti'den aday olunca üyeler iyiden iyiye değermiydi havalarına girdiler. İlk darbe gelmişti.

 

Ak Partili Bakanlar her gittikleri yerde Paralel yapılanmanın vesayetinden kurtulduk yeni vesayetlere kapı aralamayacağız deyip durdular. Seçim çalışması için gittikleri yerlerde en küçük bir isteği olan STK'ya dahi "Vesayet mi istiyorsunuz, vesayete izin vermeyiz" paranoyası ile cevap verdiler. Kırılmalar artmaya başlamıştı. Kimseden ses çıkmıyor, lakin herkes kırgınlaşmaya başlamıştı.

 

Aday seçimi öncesi yapılan ön seçimlerin sonuçları okunmamış, STK yoklamalarının torbaları Ankara'ya ulaşmadan listeler açıklanmış. Sivil toplumla adeta alay edilmişti. Aday listeleri  açıklanınca herkes yeni şoklar yaşamıştı. Listeye kesinlikle girmez denilen ne kadar isim varsa listelerde yer bulmuş, geriye kalanlar ciddi manada kırgınlar sınıfına ayrılmışlardı. Davet edilenler seçilemeyecek yerlere konmuş, listeden çekilenlerin yerine seçmenin hafızasıyla dalga geçilecek şekilde yeni isimler konmuştu. Kimse aday adayı olanlara gelin elele olalım bile dememişti. İl yönetimleri kazanıyoruz, iktidar ne de olsa biziz uğraşmayalım havasıyla hareket etmeye başlamışlardı. Hiçbir fakirin işini görme çabası kalmamıştı. En çok hizmet eden en çabuk dışlanan haline geldi. Seçim çalışmaları koruma ordusunun gölgesinde geçti. Eskiden seçmene dokunan eller şimdi korumalar arasında halktan kopuk yürüyorlardı. Biz bu ülkeyi kurtardık havasından, seçmen bize ne diyor rüzgarını  göremediler.

 

Ak Parti iktidar yorgunluğu yaşıyordu, bu yorgunluk teşkilata da yansımıştı. Dindarlarla bağ koparıldı. Esas taban olan kesime sırt dönüldü. Bir çok Ak Partili dindar bu halde oy vermemiz vebal olur anlayışıyla sandığa bile gitmedi. Kim ne derse desin Egemen Bağış'ın "(Haşa) Bakara- Makara" ifadesi hafızadan silinmedi. Diğer bazı idarecilerin "masa- kasa-nisa" işleri ayyuka çıkınca bile sahiplenilmeleri Ak Parti'yi bu sonuca getirdi.

 

Kürt sorunu var mıdır, yok mudur, tartışmaları, 2005'te Kürt sorunu çıkışı yapan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın  sevilmesinin en büyük nedenlerinden biriydi. ama bu süreç içinde son iki ayda İmralı, Kandil görüşmeleri bilinirken ve halk buna bir nebze onay dahi verdiğini belli etmişken, Kürt Sorunu yoktur ifadesi yeni bir yıkım oldu. Ak Parti Doğu ve Güneydoğuyla bağları koparmış oldu. Zaten sürece sorunlu yaklaşılırken batıdaki Milliyetçi oyları alma çabasıyla girişilince evdeki pirinçten de olundu. 3 puan MHP'ye, 4 Puan HDP'ye kaptırıldı.

 

Siyasette, özellikle parlamenter rejimde yüzer gezer oylar seçim sonuçlarını belirler. Bu alandaki 7 puanlık oy kayması Ak Parti'yi tek başına iktidardan etmeye yetti.

 

HDP Kürt Sorununun çözümünde kilit olabileceği noktada iktidar ortağı olarak çok şey yapabilecekken Koalisyona kapılarını kapattı. CHP,MHP ve HDP'nin Ak Parti ile koalisyon yapmayacaklarını açıklamalarıyla beraber, gözler CHP- HDP ittifakına ve bunları destekleyip desteklemeyeceği henüz belli olmayan MHP'ye çevrilmiş durumda. Lakin görünen o ki bu sonbaharda yeniden sandık başında olacağız. İki sağ, iki sol parti ile hükümet olamadığına göre tek çare seçim gibi. Seçime kadar MHP destekli bir azınlık hükümeti görünüyor.Belki de Cumhurbaşkanı yetkisini kullanıp 45 gün içinde hükümet kurulamayınca erken seçim diyebilir.

 

Sonuç olarak, Ak Parti kaybetmedi. Millet Ak Parti'ye kırmızı kart göstermedi,sadece bir sarı kart çıktı halktan. Aslında halk tek parti iktidarı istiyor, çünkü istikrarın burada olduğunu da biliyor. Ak Parti gösterilen sarı kartın manasını anlayıp kendine çeki düzen verebilirse en kısa sürede tek başına iktidar olacaktır.Türkiye'nin yükselmesi devam edecektir. Ama tersi durumlarda önümüzdeki on yıl boyunca koalisyona, yokluğa, çaresizliğe boyu  eğmek zorunda kalacağız, gibi...

 

Bu sonuçlardan da hayır çıkmasını dileyelim. "... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216)

 

 Mevlam neylerse güzel eyler...

 

 

Selam ile efendim...

 

Twitter: @evsenomer