Seçkinlerin Dolaşımı ve Yeni Seçkinler

İtalyan iktisatçı ve sosyolog Vilfredo Pareto sosyolojinin ve siyaset teorisinin en meşhur teorilerinden birisini, "seçkin dolaşımı teorisi"ni yıllar önce ortaya koydu. Bu teori büyük ölçüde hala geçerliliğini koruyor. Pareto realisttir ve olması gerekeni değil, olanı ortaya koymuş ve onu kavramlaştırmıştır. Pareto'nun teorisine göre "tarih aristokrasilerin mezarlığıdır." Aristokrasinin değil, Aristokrasilerin diyor çünkü sözünü ettiği "aristokrasiler" sadece soylu sınıfını ifade eden bir kavramlaştırma değil, tarihin akışında ortaya çıkıp kaybolan seçkin sınıfları ifade eden bir kavramlaştırma. Pareto'ya göre "insan toplumlarının tarihi büyük ölçüde aristokrasilerin birbirini izlemesinin tarihidir."

Pareto'nun ifade ettiği bu tespiti kabul edersek ünlü düşünür Marx'ın temel iddialarından birisini reddetmek zorunda kalırız çünkü Marx teorisinde emekçi sınıfın, kavga veya çatışma ile mevcut seçkinlerin, yani azınlıkta kalan ayrıcalıklı bir grup olan burjuvazinin egemenliğine son vereceğini bunun yerine çoğunluğun egemenliğini getireceğini ileri sürmüştü. Pareto'ya göre Marx yanılıyordu çünkü emekçi sınıfının iktidarı da olsa devrimle gelecek olan çoğunluğun değil, yine çoğunluk adına konuşacak ayrıcalıklı bir azınlığın, yani yeni bir aristokrasinin iktidarıdır. Bir aristokrasinin yerini yenisi alır çünkü her toplumda seçkin olmaya aday kişiler muhakkak olacaktır.

Türkiye'de sol, Pareto'ya kulak asmaz, onu hiç de ciddiye almaz. Zaten onlara göre Pareto sadece İtalyan faşizmine destek vermiş faşist entellektüellerden birisidir. Daha ötede Pareto'nun sözlerine kulak verirse kendi durumunu, toplumsal konumunu ve statüsünü sorgulamak zorunda kalacaktır. Türkiye'de mevcut entellektüel, seçkin sınıfın bütün kavgası Pareto'nun sözünü ettiği aristokrasiyi korumak üzerine kurulmuştur bu yüzden devrim beklentisi sadece laftadır. Elitler elde ettikleri konumları kaybetmek istemezler ve bu yüzden çevreden merkeze doğru gelen her tür tehdite karşı ideolojik bir kenetlenme içine girerler. Ancak Türkiye'deki toplumsal ve siyasal gelişmeler tam da çevrenin merkeze doğru taşınmaya başladığını, yeni seçkinlerin de bu merkeze doğru hareket eden çevreden geleceğini gösteriyor. Zaman içinde ister istemez mevcut seçkinler yerlerini diğerlerine bırakmak zorunda kalacak gibi görünüyor.

Pareto'ya göre, yine tarihe baktığımızda ılımlı aristokrasilerin yerini onları devrimle yıkan şiddetsever seçkinler almıştır. Ilımlı aristokrasiler entellektüelleştikçe şiddetten uzaklaşır ve zayıflarlar. Bu seçkinler halk için daha katlanılır türde seçkinlerdir. Onlar entellektüel hazlar ve sanatla ilgilendikçe toplumsal mücadele işlevlerini yitirirler ve daha liberal fikirleri desteklerler. Bu durum onları kitleden yükselen yeni seçkinlerin saldırısına karşı güçsüz kılar.

Pareto'nun ifade ettiği üzere, Ilımlı aristokrasilerin devrimle devrilmesinin neticesinde yerine gelen seçkinler ılımlı olmaktan uzak şiddetsever seçkinlerdir ve toplumu ideallerine göre dizayn etmeye çalışmaktan geri durmazlar. Gerçekten Türkiye'de de Pareto'yu doğrular şekilde ılımlı aristokrasiyi yıkan cumhuriyetçi seçkinler hem şiddetsever olmuşlardır hem de Batılı ölçülere göre toplumu baştan aşağı dizayn etmek istemişlerdir. Sözünü ettiğimiz seçkinler Türkiye'de hala varlığını egemen seçkinler olarak sürdürmekteler ve bugün mevcut konumlarını korumak üzere uluslararası kirli yapılarla, derin yapılarla dahi ilişkiye girmekte tereddüt etmiyorlar. Uzun süre şiddetsever oldukları için darbeci askerleri, ordu içindeki derin yapıları desteklediler.

Bugün Ordu'dan ümidi kesip uluslararası kirli yapılarla ilişkiye girmelerinin temel nedeni çevreden gelen seçkin adaylarının kendi konumlarını tehdit eder hale gelmeleridir. Türkiye'de bağımsız entellektüelden söz etmek son derece güçtür. Cumhuriyet aynı zamanda rejimin garantörü kendi seçkinlerini de yaratmıştır. Bununla birlikte aynı seçkinler ebediyen aynı konumda kalamaz. Tarihin akışı mukadderdir. Ne yaparlarsa yapsınlar tarihin döngüsüne çomak sokamayacaklar ve Pareto'nun dediği gibi seçkin dolaşımı sürecektir.