"Seher vaktinde aman hay demeye geldim"
“Sabahın seher vaktinde / Aman Hay demeye geldim / Hu deyip dönmeye geldim” diyen ilâhî ile Rahman ve Rahim olan Sevgiliye münâcâtta bulundunuz mu gözyaşlarınızla arınarak?
Bin miligramlık cezbeyle “Seher vakti çıkmış yolun üstüne / Bir bakışta
yaraladı yâr beni ” diyerek gözlerinizden perdenin kalktığı oldu mu hiç?
Merhametli olan ilâhî Yâr seher vakti kimlerin yoluna çıkar? Bu sual üstüne her
Müslümanın tefekkür sancısından kıvranması gerekir.
“SEHER VAKTİNDE UYANIK OLANLAR ”
İskender Pala, “Aşka Dair” inde “Seher Âşıkları” nı yazmış. “Seherde
bâğa geldi seyre cânân / Neler seyr eyledi bîdâr (uyanık) olanlar” beytini şerh
etmiş ve demiş ki: “Sevgili bir seher vaktinde gül bahçesinde gezintiye çıktı.
O vakitte uyanık olanlar neler seyrettiler, ah neler... (…) Seher vaktinde
Sevgili’nin iltifatına mazhar olmak üzere O’nun seyrana çıktığı (tecelli
ettiği) bahçeye koşmanız elbette zümre-i hâssu'l-havâssa (özge kullar
zümresine) girdiğinizin bir delilidir ki o bahçede seyredilecek güzelliklerin
haddi hesabı yoktur. ”
“SEHERDE BİR BAĞA GİRDİM”
Seher vakti edilen ah, nasıl bir ah’tır? Bir ehl-i hüznün yüreğine
bakmak lâzım.
Âşık Teslim
Abdal’ın, “Seherde bir bağa girdim” türküsünü cezbe hâlinde dinlemiyorsanız
yahut dinleyip de mânasına eremiyorsanız boşuna dinliyorsunuz Müslümanın gönül
felsefesini anlatan bu türküyü:
“Seherde bir bağa girdim / Ne bağ duydu ne bağbancı / El vurup güllerin
derdim / Ne bağ duydu ne bağbancı / Bağın kapısını açtım / Sandım ki cennete
düştüm / Yar ile tenha buluştum / Ne bağ duydu ne bağbancı.”
Dîvan edebiyatında gül bahçesi mânasına da gelen “bağ”, seher vaktinde
uyanık olanların ziyaret ettiği mâna âlemidir. “Seherde bir bağa girdim” sözünün tasavvuftaki mânası seher vaktinde
mâna âlemine varıp gelmektir.
Elbette kalp gözü açık olanlar ve gözünde perde olmayanların mânevî anlamda
gidip geldiği “bağ” dan bahsediyoruz.
“Bağ” ve “bahçe” İlahî Sevgili’ye ait güzelliklerin bulunduğu yerdir.
Sevgili’nin yüzü, yanağı Ravza, bostan, bağ gibi bahçeye benzetilir. Ulvî mâna
ile cennet bahçesi mânasında da kullanılır. Âşık, yâni derviş bülbüldür, yârin bağ ve bahçesinde seher vakitlerinde gül
derlemeye çalışır. Bağ ulvî güzellik manzumesidir. Bağda bahar hiç eksik olmaz.
Ali Yurtgezen hocanın şerhiyle bahar “Hazreti Peygamber Efendimiz’in
varlığıdır.”
Bahar gelince bağ süslenir, güzelleşir. Gülü, lâlesi, çınarı, menekşesi,
sümbülü, nergisi, narı, bülbülü, tavus kuşu ve bulut ile bağ bir seyran
yeridir. Bağın bahçıvanı, bağbanı vardır. Bağban bağı daima taze ve suya kanmış
olarak tutar. Su, Hazreti Peygamber Efendimiz’in vasfıdır. Su ile Efendimiz
arasında benzerlik vardır.
“BAĞIN KAPUSUNU AÇTIM,
SANASIN CENNETE DÜŞTÜM”
Bağda “bezm” ve eğlence düzenlenir. Saki, Sevgili ve âşık bu ulvî mekânı
süslerler. Bağ ve bahçe şiir denen meyveler verir. Bu mânada bağ bazen
dünyadır, yâni söz, ömür ve can olur. Dünya gibi bağ da geçidir. Bizim
muradımız İlahî Sevgili’nin bağıdır. Bülbül misali “Yâr” in bağından seher
vakti gülleri derlemektir.
Bu türkünün bir uyarlamasını da Hak âşıklardan Gevherî’den
dinleyelim:
“Bu gün ben bir
bağa girdim / Ne bağ duydu ne bağbancı / (…) Bağın duvarından aştım /
Kırmızı gülüne koştum / Öptüm sardım helallaştım / (…) Bağın kapusunu açtım /
Sanasın cennete düştüm / Doldurdum badesin içtim / (…) / Gevheri yükünü
tuttu / Ne bağ duydu ne bağbancı.”
Gevherî’nin mârifetini anlatırken, seher vakti ehli olanlar cezbe ile
dinlesin. Bu Hak âşığı seher vaktinde “bağa” girer. Edebinden dolayı bağa, yâni
gül bahçesine, yâni cennetin bir köşesine sessizce varır, öpüp koklar. Aşkını
dile getirir, aldığı ilâhî hazdan dolayı bağdan hakkını helâl etmesini ister.
Seher vakti sona erince Gevherî yükünü tuttuğuna, yâni “bağ”ın ulvî lezzetiyle
döndüğüne sevinir.
Seher vaktinin ulviyetinden bihaber modernler ve uyuyan gâfiller,
Gevherî’nin “bağ”dan aldığı mânevî hazzı tadabilirler mi? Bağın kapısını açıp,
bâdesini içebilirler mi? Gülünü koklayıp, sevinerek dönebilirler mi? Zamanlar
ötesi bu ilâhî bağda aşkça vakitler yaşayıp mânevî huzura erebilirler mi?
“SEHER VAKTİNDE
ALİ’Yİ GÖRDÜM ALİ’Yİ”
Seher vakti uyumayıp kalp gözünü açık tutma tâlimini tamamlayanlar, bu
vakitte kalp aynasını cilalayanlar mânevî olarak arzu ettikleri her şeyi
görürler.
Bir misal olsun. Tekke şiirimizden uyarlanan türkülerimizden “Sabahın
seher vaktinde / Ali'yi gördüm Ali'yi / (…) Ali'yi gördüm çağında / Güller açar
dost bağında…” diyen âşık Kul Himmet’in maksadı cennet bahçesiyle hemhâl olmak,
yâni bağa girip gülünü derleyip üzümünü yemek, yâni bâdesini içmektir.
Öyleyse, “Bağ” ın kapısından vecd ile girmek için durmayıp tâlime devam
edelim: “Sabahın seher vaktinde / Aman Hay demeye geldim / Hu deyip dönmeye
geldim.(ilbeyali@hotmail.com)