VF kat sol
VF kat sağ

27 Eylül 2018

Şehir ve Kültür dergisi 50. sayısına ulaştı

Şehir ve Kültür Dergisi 50. Sayısına ulaşması vesilesiyle önemli bir programın altına imza attı. Etkinlik kapsamında düzenlenen ‘Şehir, Kültür ve Medeniyet' panelinde konusunda uzman isimler söz aldılar.

MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) Genel Merkezi'nin konferans salonunda düzenlenen ve yöneticiliğini derginin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kamil Berse'nin yaptığı panelin konuşmacıları da dinleyicileri de kültür sanat camiasının seçkin simalarıydı.

Panelin konuşmacıları; Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. Suphi Saatçi, Dr. Kâmil Uğurlu idi. Açılış konuşmasını Fatih Belediye Başkanı Hasan Suver yaptı.

Panelin ardından ilk sayısından itibaren dergiye emeği geçenlere berat ödülleri takdim edildi. Şahsıma da ödül takdim edildi.

Ödüle layık görülmek başlı başına büyük mutluluk verirken, o ödülü Prof. Dr. Bekir Karlığa gibi muhterem bir ismin elinden almak bambaşka bir duygu.. 
Şehir ve Kültür Dergisi'ne nice 50'li sayılar diliyorum. Başta Mehmet Kamil Berse abi olmak üzere bu güzel yayının çıkmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.

Tarık Buğra Konya'da anılıyor

Milli Eğitim Bakanlığı himayesinde Anadolu Mektebi'nin düzenlediği, 3 gün sürecek "Doğumunun 100. Yılında Edebiyatımızın Yerli ve Milli Sesi Tarık Buğra" anma etkinlikleri, Konya'daki açılış paneliyle başladı.

Anadolu Mektebi öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Akşehir Belediyesi ve Akşehir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün işbirliğiyle düzenlenen anma etkinliklerinin ilk gününde, Selçuklu Kongre Merkezi'nde, Anadolu Mektebi öğrencilerine yönelik düzenlenen panelde, Tarık Buğra'nın şahsi ve edebi kişiliği ele alındı.

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Haluk Dursun, panelin ardından yaptığı konuşmada, eğitimde tahsil, talim ve terbiyenin 3 önemli unsur olduğunu, denge sağlandığında bu unsurların gelecek nesilleri güvenle yetiştireceğini söyledi. 

Anadolu Mektebi'nin bir gönüllüler hareketi olduğuna değinen Dursun, "Bir işin temelinde aşk ve gönül olursa, o işin feyzi mutlaka fazla olur." dedi.

Dursun, Anadolu Mektebi'nin gençlerin ufkuna, bilgi ve birikimine, yetişmesine önemli katkılarda bulunduğunu vurgulayarak, "Eğitime gönül ve aşkı katabilirsek, bunu başarabilirsek, aşk ve gönülle bu eğitim seferberliğini yapabilirsek hedef kitle olarak da şurada bulunan gençleri hedefimize alabilirsek muhattaplarımız hep bu gençler olursa, Allah'ın yardımıyla ve inayetiyle muvaffak olma ihtimalimiz yüksek olur." ifadelerini kullandı.

Tarihi anlatmayı sadece tarihçilere bırakmamak gerektiğini dile getiren Dursun, başka alanda uzman kişilerin tarihe ilgisiyle tarihin ete kemiğe büründüğünü kaydetti.

Tarık Buğra'nın önemli bir yazar ve kültür adamı olduğunu belirten Dursun, gençlerin Buğra'nın eserlerinden öğreneceği çok şey olduğunu anlattı. 

Anadolu Mektebi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sami Güçlü de Anadolu Mektebi'ne ilk kez Milli Eğitim Bakanlığının kucak açtığını, ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının kendilerine önemli ölçüde destek olduğunu söyledi.

Güçlü, "Doğumunun 100. Yılında Edebiyatımızın Yerli ve Milli Sesi Tarık Buğra" programının ilk gününde Konya'ya 11 ilden öğrencinin, konuşmacı ve dinleyici olarak geldiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Anadolu Mektebi, bütçesi olmayan, tamamen gönüllülük esaslı, proje yapmayan, paraya elini sürmeyen, bereketi bu sebeple artan bir harekettir. Emeğe dayalı, uzun vadeli ve öğrencilerimin fikirce derinleşmesini hedef alan, kendi emek ve gayretlerinin hayatlarını değiştirecek en önemli unsur olduğunu anlamalarını, görmelerini sağlayan bir niyet taşıyor. Bir insana kendinden daha fazla zarar veren yoktur. En büyük zararı kişi kendisine verir. Aynı zamanda bir insanın kendisine vereceği faydayı da ne çevre ne şans ne başka unsur sağlayamaz."

Güçlü, Tarık Buğra'nın eserlerinde Türk tarihini başarılı bir şekilde işlediğini ve bunun gençlerin geçmişle bağ kurmasını sağladığını kaydetti. 

 "Tarık Buğra okuyucusunu seçmiş bir yazardır"

Tarık Buğra'nın eşi Hatice Buğra da programın düzenlenmesinde ve Anadolu Mektebi'nin kurulmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Tarık Buğra'nın, kendisinin en hassas noktası olduğunu anlattığı sırada gözyaşlarını tutamayan Hatice Buğra, gençlerin eşine olan ilgisinin kendisini mutlu ettiğini söyledi.

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dursun'a programa katılımı dolayısıyla teşekkür eden Buğra, "Onun burada olması Tarık Buğra adına beni çok mutlu etti. Tarık Buğra artık aramızda yok. Onun için hiçbir şey ifade edeceğini sanmıyorum. Onun şu andan itibaren ihtiyacı olan sadece dua. Dualarınızı eksik etmeyin. Buraya katılmak, kitaplarını okumak, okuyanlara, dinleyenlere kazandırır. Öğrencilerin ilgisi, beni çok mutlu etti. Çünkü bu Tarık Buğra'nın yazma amaçlarından birisiydi. İyi yazarlar okuyucusunu seçen yazarlardır. Tarık Buğra da okuyucusunu seçmiş bir yazardır." diye konuştu. 

Devlet Tiyatroları 2 Ekim'de seyirciyle buluşuyor

Yeni tiyatro sezonunda 70'inci yılını kutlayacak Devlet Tiyatroları 2 Ekim'de sezona çok sayıda prömiyerle başlayacak.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, yeni sezonda Üç Kağıtçı, Reis Bey, Suç ve Ceza, Hırçın Kız, Kış Masalı, Kendi Gökkubbemiz ve Fehim Paşa Konağı gibi yeni oyunların yanında, geçen sezonun oyunları İkinci Katil, Anna Karenina, Profesyonel, Köprüdeki Adam ve Türk müzikalleri 2 Ekim'de seyirciyle buluşacak.

Sezon içerisinde birçok ilki gerçekleştirecek olan Devlet Tiyatroları, "Tır Tiyatrosu" projesiyle daha önce ulaşılamayan köylerde çocuk ve gençleri, tiyatro ile buluşturacak, sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde bağımlılıkla mücadeleye dikkati çekecek ve kütüphanelerde bir süredir çocuklar için gerçekleştirilen atölye çalışmaları yeni dönemde müzelerde de yaygınlaştırılacak.

Devlet Tiyatrolarının ilk ay repertuvarında en fazla yeni oyun Ankara'da sahnelenecek. Ankara Devlet Tiyatrosu, 2018-2019 tiyatro sezonuna 8 yeni oyunla başlayacak.

"Tahtsız Kraliçe" Şinasi Sahnesi'nde, "Reis Bey" Küçük Tiyatro'da, "Kış Masalı" Akün Sahnesi'nde, "Misafir" Altındağ Tiyatro Sahnesi'nde, "Divane Ağaç (Yunus Emre)" İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'nde, "Ben Anadolu" Stüdyo Sahne'de, "Sevda Dolu Bir Yaz" Ziraat Sahnesi'nde, "Suç ve Ceza" ise Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde seyirci karşısına çıkacak.

Bölgelerdeki yeni oyunlar

Yeni sezonda 3 yeni oyunla perde açacak İstanbul Devlet Tiyatrosu ise Ankara'dan sonra en çok yeni oyuna yer verecek ikinci şehir olacak.

İzmir'de prömiyeri yapılacak "Nereye" ve "Prömiyer Partisi" isimli oyunların yanı sıra DT, Bursa'da "Üç Kağıtçı", "Barbara'nın Doğumu" ve "Kapılar"ı, Adana'da "Kadın Sığınağı" ve "Yarınlara Geç Kalmadan"ı, Trabzon'da "İkinci El Cinayet"i, Diyarbakır'da "Entrikalı Dolap Komedyası", "Gül'e Ağıt" ve çocuk oyunu "Sihirli Kitap"ı, Antalya'da "Zümrüdüanka" ve "Godot'yu Beklerken"i, Erzurum'da "Ufak Bir Hata" ve çocuk oyunu "Bir Flamingonun Renkli ve Çiçekli Hayatı"nı, Konya'da "Fehim Paşa Konağı" ve "Gün Anneme Gebe"yi, Sivas'ta çocuk oyunu "Ayışığı Sirki", "Lena, Leyla ve Diğerleri" ile "Kargo"yu, Van'da ise "Kahvede Şenlik Var"ı seyirciyle buluşturacak.

SAMİMİ BİR AİLE KOMEDİSİ ‘BABAMIN CEKETİ' VİZYONA GİRİYOR

Hann Medya yapımcılığını üstlendiği, “Babamın Ceketi” filmi, Müfit Can Saçıntı'nın yönetmenliğinde çekimlerini tamamladı. Film 5 Ekim'de vizyona giriyor.

Filmde yönetmenliğinin yanı sıra başrolde de yer alan Müfit Can Saçıntı, basın toplantısında film hakkında açıklamalar yaptı. “Baba oğul çatışmasını anlatan bir film oldu” diyen Saçıntı, “En çok vermek istediğimiz mesaj da ‘Dürüstlük en büyük servettir kavramını bozup Dürüstlük en büyük kerizliktir kavramı' yapanlara mesaj vermek” dedi. İlk kez yayınlanan filmin fragmanı da değerlendiren usta yönetmen, “Bu fragmanda filmde olan sahnelerin oda biri yer alıyor. Her şeyi fragmana koymadık” dedi. Filmdeki oyunculukları da değerlendiren Saçıntı, “Oyuncular o kadar iyi oynadı ki bana bir iş kalmadı, bende yönetmenim diye geçiniyorum ama oyuncular çok iyiydi” diyerek sözü ekip arkadaşlarına devretti.

Erkan Can

Filmde önemli karaktere imza atan Erkan Can ikinci sözü alan isim oldu. ”Kuşak çatışması mı deriz, eskiyle yenini çatışması mı deriz. Filmin ana omurgası bu. Bunun üzerinden komediyle bir sürü problemin altını çiziyoruz” dedi.

Mert Turak

Sözü alan başrol oyuncularından Mert Turak, “2014 yılından beri bir sinema filminde rol almak nasip olmamıştı. Müfit abiyi çok seviyorum, hayat duruşu, bilgisi, yeteneği her özelliğine bayılıyorum. Filmde de başıma gelenler gerçek hayata başıma geldi. Aslında kendimi oynadım” dedi.

Elif Nur Kerkük

Filmde rol alan diğer bir isim Elif Nur Kerkük, “Bir komedi filmi ama içinde bir o kadar da dram içeren bir film. Rol arkadaşlarım da yetenekleriyle, işe olan saygılarıyla ortaya çok güzel bir iş çıkmasını sağladı” dedi.

Samimi sıcak ve bir o kadar da eğlenceli bir aile komedisi olan “Babamın Ceketi“, uzun bir ön hazırlık döneminin ardından “motor” dedi. Çekimleri 4 hafta sürdü. film için İstanbul'un farklı semtlerinin yanı sıra Ağva ve Dalyan'da seçilen mekanlar, senaryonun geçtiği döneme uygun biçimde özel olarak dekore edildi. Profesyonel bir teknik ekiple yola çıkan Hann Medya'nın yeni projesi Türk sinemasında son dönemin en iddialı yapımlarından ve Yeşilçam tadında bir yapım olmaya aday.

Zengin oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor!

Film hikayesi kadar zengin oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor

Ayşen Gruda, Suat Sungur ve Yalçın Menteş gibi usta isimlerin yer aldığı kadroda, aynı zamanda yönetmen koltuğunda da oturan Müfit Can Saçıntı'nın yanı sıraMert Turak, Erkan Can, Elif Nur Kerkük, Banu Manioğlu, Ahmet Arıman, Tuncay Akça, Sami Aksu, Ünal Yeter veUğur Demirpehlivan gibi başarılı oyuncular yer alıyor.

Para her şey değil

Filmin senarist ve yönetmenliğini yapan Müfit Can Saçıntı Babamın Ceketi için; “Her şeyin değerinin parayla ölçüldüğü bu dünyada en değerli şeyin sevmek, sevilmek, aile ve dostluk olduğunu anlatan bir film” dedi.

Babamın Ceketi, 5 Ekim'de sevenleriyle buluşacak…