15 May 2017

Sekülerizmin tahammül edemediği kaide: Haremlik selamlık

Başörtü sorunu çözüldü gibi. İslami hassasiyeti olan erkek ve kadın bütün Müslümanları üzen bir baskının ortadan kalması sevindirici.

Ancak problem bitti mi? Allah'ımızın tesettür emri gibi, yaşamamızı istediği başka emirleri hakkında ne kadar duyarlıyız?

Bu emirlerden biri de pek duymak istenilmeyen, haremlik selamlık konusudur. Yüce Allah, karşı cinslerin birbirleri ile olan ilişkilerinde kurallar ve sınırlar koymuştur.

“...Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir...” (Ahzap 53)

Bu ayeti kerime her ne kadar Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zevceleri hakkında nazil olmuşsa da hükmü bütün mümin kadınları içine almaktadır. (Ahkam Tefsiri M.A. Sabuni)

Yaşanmış bir örnekte, rivayetlerde şu şekilde geçer:

Hz. Peygamber (S.A.V.) hanımlarından Hz. Ümmü Meymune ve Hz. Ümmü Seleme ile otururlarken, âmâ bir sahabi olan Hz. İbni Ümmü Mektum çıkagelir. Hz. Peygamber (S.A.V.) hanımlarına "Yüzünüzü ondan gizleyin" buyurur. Hanımlarının, "Ey Allah'ın Rasûlü, o âmâ değil mi? Bizi ne görebilir, ne tanıyabilir" demeleri üzerine de şu cevabı verir: "Siz de mi görmüyorsunuz? (İmam Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi) .

Bu kaideler bugünlerde iyice gevşetilmiş olmasına rağmen, tarihe baktığımızda atalarımızın bu emir ve edeplere dikkat ederek hayatlarını şekillendirildikleri görülür.

Günümüze kadar ulaşmış tarihi evlere baktığımızda bu hassasiyetin nasıl yaşandığına şahit oluruz. Mesela Safranbolu evlerinin bazılarında kadın ve erkek girişinin ayrı ayrı olduğu gözükür. Tek kapılı evlerde ise genelde iki adet kapı tokmağı bulunur. Çıkardıkları sesler farklıdır ve gelen misafirin kadın veya erkek olduğunu, ev sahibi bu ses farklılığından anlar.

Evlerin genelinde, erkek ve kadın misafirlerin ayrı ayrı ağırlanacağı veya kalabalık aile modelinde mahremiyete göre yaşanacak şekilde haremlik ve selamlık şeklinde iki oda vardır. Hatta mutfakla selamlık arasında zarif bir ahşap dolap bulunur. Bu dolap kadın ve erkeğin birbirini görmeden yemek alışverişi yapmalarını sağlayacak şeklide düşünülmüş dönme bir dolaptır.

Evde yaşayan her aile için ayrı odalar olmakla birlikte, gömme ahşap dolaplar hem yüklük hem de gusülhane olarak kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştır.

Çevreye ve komşuların mahremiyetine karşı muazzam bir saygı vardır. Müstakil ve en fazla üç katlı olan evlerin bahçeleri de komşu evlerin görüş açısına girmez. Hiçbir ev birbirinin manzarasını kapatmaz. Üstelik zengin ve fakirlerde bir aradadır. Dayanışma ve huzur had safhada bir yaşam sürülmüştür.

Yakın geçmişten bir başka çarpıcı örnekte kadınların denize girmesi için tasarlanmış deniz hamamlarıdır.

Denize doğru bir iskele ile gidilen ve çevresi tahtadan yapılmış duvarlarla çevrelenmiş, içinde soyunma dolapları da bulunan ve bazıları tabandan yükseltilerek yüzme bilmeyenler içinde kolaylık sağlanmış olan, kadınlara özel VİP diyebileceğimiz bir hassasiyetin ürünüydü deniz hamamları. XX. asır başlarında İstanbul'un her iki tarafındaki sahillerde, çok sayıda deniz hamamı vardı. Sadece İstanbul'da değil; İzmir, Antalya, Mersin, Beyrut, Lazkiye, Bingazi, Selanik ve Karadeniz şehirlerinde de deniz hamamları bulunuyordu. Ancak Cumhuriyetle birlikte bu hassasiyet bozulmaya, kadın ve erkeklerin bir arada bulunabildiği plajlar ortaya çıkmaya başladı. Önce ecnebilerin rağbet gösterdiği bu plajlar zamanla çoğalarak 1970 de son deniz hamamı da ortadan kaldırıldı ve günümüze gelindi.

İslami huzuru bozmak için haremlik selamlık konusuna var güçleriyle saldırdılar. Çünkü  ihtiras, tutku, şehvet ve bencilliğe dayalı vadedecekleri sahte doyumsuzluk cenneti için kadın ve erkeğin arasındaki perdelerin kalkması, sırların ifşa olması, esrarın bozulması gerekiyordu.

Karşı cinsle tokalaşmayan normal bir davranışı bile marjinalleştirebilmek için yoğun çaba harcadılar. Dışlayıcı, küçük düşürücü haberler yaptılar. Sanki tokalaşmak istemeyen kişi karşı tarafı sapık yerine koyuyormuş algısı oluşturuldu. Hâlbuki sadece Allah'ın rızası için saygı duyulması gereken bu tutum abartıldı da abartıldı. Müslümanlarda genellikle savunma psikolojisine girdiler. “Biz kimseyi sapık yerine koymuyoruz, sadece Allah'ın emrini yerine getiriyoruz. Size de tavsiye ederiz.” gibi kısa bir açıklama ile yetinip, kararlı bir şekilde inancını yaşamaya devam edenler çok azdı. (devam edecek)