15 Haziran 2017

Sen ne diyorsun onu söyle?

Çeşitli siyasî, dinî yapıların içine dağılmış gözüken, ökse otu gibi her devirde güçlü yapılara eklemlenen ve adlarına ‘Yeniden Milli Mücadeleciler' de denilen sayıları az ama etkileri ciddiye alınması gerek bir grup var.

İsimlerini tek tek zikre değmez zira bilmesi gerekenler biliyor.

Özellikle 1970'lerin sonrasına doğru ‘Mücadeleciler' ya da ‘Milli Mücadeleci'lerden ayrılan bu yapı, daha sonra çeşitli kereler bölünmüş gibi gözükmekle birlikte önemli ölçüde birbirileri ile hâlâ irtibatlı gözüküyorlar.

80 sonrası bunları önce ANAP'ın içinde etkin yerlerde gördük. Sonra Refah ve Fazilet'e geçtiler. Ardından AK Parti'ye. Bir kısmı da MHP'ye…

Bir bölümü FETÖ'nün içindeydi, bir bölümü başka gruplardan gibi gözükmeye devam ediyorlar.

Bunlar milletvekili, bakan, belediye başkanı, gazeteci, yazar,  iş adamı, yayıncı falan filanlık yaptılar, yapıyorlar.

Her devirde işlerini beceren bir “dinî grup” daha var ki, birbirlerine çok benzemekle birlikte aslında birbirleri ile işleri olmaz gibi gözüküyor.

Bu grubun meşhur üyelerinden biri Gülen'le ilgili bir yazımı araklayıp, kendi yazısı gibi yayınlamıştı.

MHP'li desen değiller, Milli Görüşçü desen değiller ama ANAP kimliğine çok uymuşlardı.

Milliyetçi, mukaddesatçı, antiemperyalist vs. gibi gözükürler.

Kime iltisaklılar, kiminle irtibatlılar, kimden yanalar, kime çalışırlar bir kendileri bir de devlet bilir.

Gerçi bu şekilde öyle çok yapı var ki, Allah şerlerinden muhafaza buyursun.

HUKUKÇU DİYORMUŞ Kİ?

Meşhur ama az okunan bir yazar, ismi harfi cer ile örtülmüş yani ismini ‘gizlemeyi' tercih ettiği bir sözde ‘hukukçu' adına ‘Hukukçu diyor ki' diye bir yazı yazdı.

Orada o meçhul hukukçu diyormuş ki; herhangi bir örgütün “terör örgütü” olarak tanımlanması için yargı kararı gerekiyormuş, bu nedenle terör örgütü FETÖ hakkında şu ana kadar Yargıtay tarafından onaylanmış bir yargı kararı olmadığı için terör örgütü sayılamazmış. Sayılırsa daha önce bu yapı devletle iş tuttuğu için devleti yönetenler de…

Aba altından falan değil, köşesinden gösterdiği sopanın devamını getirmiyor. Meçhul bir hukukçuya bu kadarını söyletiyor yetmez mi?

Devamında bu karara imza atanların şimdi hangi kodeste olduklarını yazmıyor ama Yargıtay Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 2008 yılında 72 hâkimle FETÖ'nün terör örgütü “olmadığı” yönünde karar aldığını söylüyor.

Özal'ı, Yazıcıoğlu'nu, Hablemitoğlu'nu, Aselsan mühendislerini katletmiş,

Refah-Yol hükümetinin yıkılması için kirli oyunun içinde yer almış,

Kozmik Oda'ya girmiş,

Gezi'yi tezgâhlamış,

MİT tırlarına operasyon yapmış,

Pek çok kişiye kumpas kurmuş, kamu çalışanları ve iş adamlarını haraca bağlamış,

Tayyip Erdoğan'ı öldürmeye yeltenmiş,

Abdullah Gül'ün kahvesine tuz atarak tehdit etmiş,

Rus uçağını düşürmüş, Rus büyükelçiyi öldürmüş,

17/25'i yapmış,

15 Temmuz katliamını gerçekleştirmiş bir terör örgütü için o gizemli ‘hukukçu' “FETÖ'ye terör örgütü denilemeyeceğinden” söz ediyormuş.

17/25 veya 15 Temmuz öncesi yaptıkları alçaklıkları ‘terör örgütü' kararı olmaksızın bu kapsama koymak hukuk açısından tartışmalıymış.

17/25'in milat kabul edip, sonraki iltisakları terör faaliyeti olarak nitelediğinizde, Bank Asya, Tuscon ve Aktif Sen gibi devlet nezdinde “meşru” görülen kurumların faaliyetlerine izin verilmesi, devletin veya mevcut siyasilerin terör örgütüne destek sunduğu anlamına gelirmiş.

FETÖ'cü diye yargılanıp, tahliye ve beraat almış (ki ne zaman beraat aldılar ise), buna karşılık medyada çıkan haberler yüzünden FETÖ'cü diye kanaat olunan “masumların” FETÖ'cü diye tutuklanması mahkemeleri ve HSK'yı (eski adı HSYK) tartışmalı hale getirirmiş.

Arınç'ın damadının “hukuk açısından son derece tabii” nedenlerle tahliye edilmesi gibi diğer kimseler neden “hukuki” haklarından yararlanıp tahliye edilmiyormuş.

Ve beraat-i zimmet asılmış”, FETÖ mücadelesi toplumda sosyal depresyonun tohumları ekilmesine yol açıyormuş. Bu nedenle devlet aklının devreye girmesi gerekiyormuş.

Bu sözde hukukçunun kimliğini sormamalı, söylediklerinin makul olup olmadığına bakmalıymış…

Nasıl, verilen aklı ve operasyonu beğendiniz mi?

Acaba bu yapıdaki köşesinden 17 Aralık'tan 3 gün sonra ayrıldığı için 3 günle kaybederim diye alt yapı mı hazırlıyor, yoksa dert başka mı?

Unutmuşsunuzdur belki Bugün'den ayrılırken veda yazısında şöyle yazmıştı: “Ben … Hizmet Camiası dâhil bütün hizmet yapılarının, Türkiye'nin iyilik yolunda ilerlemesinin önemli unsurlarından olduğuna inanıyorum.”

 Vesselam!