SEN YAŞLI DEĞİL BÜYÜKSÜN
Ah gençliğim! diyor hayıflanıyorsun. Üzülme! bu alemde yalnız sen değilsin. Gençliği bir
su gibi akıp giden dünyaya gelen her
insan, ömrü vefa ederse bebek olacak, çocuk olacak, genç olacak fakat
hiç kimse genç kalmayacak.
Yalnızım diyorsun. Sevecek torunların varsa sorunların çözülmüş demektir.
Bahçesine diktiği ağaçların gölgesinde gölgelenen bir kimse nasıl yalnız olabilir?
Hatır gönül kalmadı, hizmet, hürmet bitti diyorsun. Bak bu konuda biraz haklısın işte! fakat boş geç
üzülme bırak hatırı, gönülü, hizmeti, hürmeti unutanlar utansın.
Bir zamanlar şöyleydi, bir zamanlar böyleydi diyorsun.
Doğru bir zamanlar öyleydi. Şimdi de böyle neylersin. Geçmişi hatırlamak güzel fakat geri getirmenin imkanı yok.
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer sözünü boşuna mı söylemişler.
Şu hayatta ne çileler
çektim diyorsun. Zahmet olmadan rahmet olur mu hiç? Hem ne demiş üstat ‘’Beklenen gün
gelecekse çekilen çile kutsaldır. ‘’
Biz çileyi bir nefes gibi içimize çekeriz. Bir tohum gibi
hayat tarlamıza ekeriz.
Saçlarım ağarmış içlerinde bir tane bile siyah saç kalmamış diyorsun. Bizim irfanımızda ağıran
saçlar meyveye durmuş ağaçlar gibidir. En yüce dağların başı her dem karlıdır.
Aynaya bakamıyorum, yüzüm solmuş diyorsun. Aynaları
bırak yarınları aydınlatmaya bak. Bakmasını
bilenlere yüzün aynadır senin.
Gözlerim görmez oldu diyorsun.
Dert etme bu dünyanın da öyle çok görülecek yüzü de kalmadı zaten.
Kulaklarım duymaz oldu diyorsun.
Gönlün incinmesin diye kulakların duvar oldu.
Bet seslere kem sözlere;
bülbüllerin yerini baykuşların
aldığı harap olmuş bir gülistanı andıran şu dünyada neyi duyacak, neyi
dinleyeceksin .
Elim ayağım tutmuyor, asaya tutunuyorum diyorsun. Asa’ya
tutunuyorsan Musa’sın demektir. Hiç Musa
asadan şikayet eder mi? Elinin ayağının tutma vakti geçtiyse tutulma vakti gelmiş demektir.
Ellerindeki nasırları gösteriyor yoruldum diyorsun. O
nasırlar yorgunluğun değil, bir ekmek için çekilen emeğin işaretidir.
Dertliyim diyorsun. Kişi ne kadar mert ise o kadar dert
sahibidir.
Bu alemde en büyük dert dertsiz olmaktır.
Azrail (a.s) sık sık
sorup duruyor diyorsun.
Biliyorsun herkesin
bir görevi var. Cebrail (a.s.) getirmek,
Azrail(a.s) götürmek için var.
Bu dünyada Cebrail’in getirdiklerine kulak kesildiysen Azrail(a.s) götürmesinden
korkma.
Belim büküldü diyorsun.
Hayat yiğitlerin belini bükebilir fakat
bileğini asla bükemez. Bel bükülür
insan rükuya varır. Rükuya varan insan
secde yerini görür ,secdeyi gören
kişi ebedi gençliğin müjdesine erer.
Ben yaşlıyım diyorsun.
Hayır sen yaşlı
değilsin, büyüksün ,gün görmüşsün eski
topraksın, ulu çınarsın, şehrimizin ve hanemizin bereketisin.
Şu korona illeti olmasaydı ellerinden öpecektim.