10 Eylül 2015

Sinir küpüne dönmemek için...

Zor, hakikaten de milletçe zor günler geçiriyoruz. Hergün canımızı acıtan olaylar yaşanıyor. Can havliyle düşüncelerimizi paylaşıp deşarj olmak, yüreğimizdeki yangını biraz da olsa hafifletmek istiyoruz. Şu sıralar milletçe Doğu'dan gelen şehit haberlerine odaklandık. Sanki ülke olarak bir dayanıklılık testine girmiş gibiyiz.

Yoğun hislere garkolduğumuz böylesi durumlarda frene basmak, olayları mümkün olduğunca soğukkanlı bir biçimde değerlendirmek en iyisi. Yoksa yaptığımızdan, konuştuğumuzdan ya da yazdığımızdan pişman olabiliriz.

Sosyal ağlar toplumu yansıtmıyor

Sosyal medyadaki gerilim ile toplumdaki aynı değil. Sosyal medyadaki hararet belki toplumdakinin beş katı. Sakin bir biçimde insanlar neler yazmış, neler paylaşmış edasıyla sosyal medyada mekik dokurken üç-beş dakika sonra burnunuzdan solumamak ya da yüksek gerilim taşıyan bir enerji kablosuna dönüşmemek neredeyse imkansız.

Sosyal medya paylaşım yaptıkça rahatlanılan, deşarj olunan bir mecra kesinlikle değil. Yazılan çizilenleri okudukça ve paylaşım yaptıkça daha çok doluyor insan. Ayrıca sosyal ağlar kökeni belli olmayan abuk subuk haberlerin cirit attığı pespaye düşüncelerin de arzı endam edebildiği bir yer.

Milletçe sıkıntılarımızın tavan yaptığı zamanlarda sosyal medyaya mesafeli olmak hatta uzak durmak ruh sağlığımızı koruyabilmenin belki de en basit, en etkili yollarından birisi. Hiç olmazsa belli bir süre.

Haberdar olmanın en doğru yolu

Bilgilenmek, haberdar olmak için sadece sosyal medyayı kullanmak hiç de doğru bir tercih değil. Çünkü teyit edilmeye muhtaç bir sürü manipülatif haberle(!) sizi etki altına almayı düşünenlerin varlığını unutmamanız gerekiyor.

Buralarda bir denetim olmadığı için kaynağı şüpheli yerlerden gelen manipülasyon amaçlı haberlere muhatap olma ihtimali hayli yüksek.

İyisi mi bilgi sahibi olmak için güvendiğiniz gazetelerin web sitelerinden ya da ciddi habercilik yapan internet sitelerinden bu ihtiyacınızı karşılayın. Yoksa gerçek olduğu şüpheli haberlerin sizi kuşatmasının, zihninizi boşu boşuna meşgul etmesinin önünü alamazsınız. Sinir küpüne dönmeniz de cabası.

KIRGIN ÇİÇEKLER DİZİSİNDEKİ YANLIŞ

ATV'nin yaz sezonunda başlayan ve çok izlenen dizisi Kırgın Çiçekler ilginç konusu ile dikkat çekiyor. Dizide yetimhanede kalan bir grup genç kızın yaşadıkları hikaye ediliyor.

Kırgın Çiçekler'de insanı rahatsız eden bir durum var.  Üvey babanın bir lise öğrencisi kızını taciz etmesi konusu var ki üvey baba ve kızın içinde olduğu her sahne insanın karnını ağrıtıyor. İkili arasındaki diyalogların yaşandığı sahneler başladığında sanki bitmek bilmiyor. Hele hele üvey baba-kızlı sahneleri özellikle kız çocuklarıyla izlemelerinin anne-babalarda işkence  hissi uyandırdığına eminim.

Reyting kaygısı mı?

Tamam, her ne kadar istemesek de bu tür sapkınlıklar hayatın içinde yaşanabiliyor. Senaryoda bu türden olaylara yer vermenin yanlış bir tarafı yok. Ama konunun sunuluş, işleniş tarzı çok önemli.

Dizinin her bölümde bu tacize vurgu yapıp altını çizmek reyting kaygısını akla getiriyor. İçinde taciz konusu da geçen dizinin ana haber bülteninden hemen sonra yani erken saatte başladığını da hatırlatmak isterim.

Dizinin senaristlerinin taciz konusunu daha fazla sömürmemelerini diliyorum.