Sisler bulvarındaki kaza
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki
heyetinin helikopterinin, Azerbaycan dönüşünde dağlık araziye çakılmaları,
helikopterin tamamen yanması, heyetteki herkesin ölmesiyle ilgili akıllara
gelen soru işaretleri günlerdir konuşuluyor, tartışılıyor. Kaza mıydı? Yoksa
sabotaj mı?
İranlılar, genelde Rus yapımı helikopter veya
uçakları tercih ederken heyet neden Amerikan yapımı 1994 tarihli helikoptere
bindiler veya bindirildiler? Olumsuz hava şartlarına rağmen heyet neden yola
çıktı? Reisi ile birlikte üç helikopter daha havalanmıştı, ama sadece Reisi’nin
helikopteri neden düştü? Helikopterdeki radar takip sistemi neden devreden
çıkarılmıştı? Bir sabotaj ihtimali mi düşünülüyordu? Dağlık, ormanlık arazide,
kar, tipi ve sis arasında Reisi ve heyetinin cenazelerine neden 15 saat sonra
ulaşılabildi? (Üstelik Reisi ve heyetini Türk yapımı İHA’nın verdiği
koordinatlarla bulundu) Bu soruları uzatmak mümkün…
Geçtiğimiz günlerde de Slovakya Başbakanı’na yapılan
suikast girişimi, acaba birilerinin yeni dünya düzeniyle ilgili hesaplarını mı
ortaya koymaktadır. Ben, bu kazanın detaylı şekilde araştırılması,
soruşturulması ve üzerindeki sis perdesinin acil şekilde kaldırılması
gerektiğini düşünenlerdenim. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Zenzegur Koridoru’yla alakalı bir dizi
görüşme yapıp, bunun yürürlüğe gireceği konusunda müjdeler verdi. Yanı sıra,
Irak’ta suikaste kurban giden üç üst düzey General’in intikamıyla ilgili
olarak, İran, İsrail’e füze ve dronlarla saldırı düzenledi.
İran’da iç ve dış dengeleri iyi okumamız gerekir
diye düşünüyorum. İran’da, Yasama, Yürütme ve Yargı’nın üzerinde Kum
Kenti’ndeki Velayat-i Fakihler bulunmaktadır. İran’daki bu yapılanmayı,
Tahran’daki hükümet erkanını, yani yasama, yürütmeyi ve yargıyı denetleyen
mollalar olarak adlandırabiliriz. Mütevaffa Reisi’nin Ali Hamaney’in yerine
geçeceği de iddia edilmekteydi.
Hatta bazıları tarafından Hamaney’in, Reisi’yi
istemediği, hatta Azerbaycan’daki bu etkinlikte kendisine doğru dürüst koruma
bile verilmediğini iddia ediyordu. İsrail’e füzelerle ve dronlarla saldıran,
görünürde silah teknolojisi üst düzeyde olan bir ülkenin, Cumhurbaşkanlarının
düşen helikopterini bulabilmek için Türkiye’den yardım istemeleri de acayip
garaip bir hadise değil midir?
Konuyu dağıtmayalım! Bundan sonra Ortadoğu
denkleminde neler olur, biraz da ona bakalım! İran’da 50 günlük bir süre içinde
yeniden seçim yapılacak. (İbrahim Reisi, yüzde 40 katılımlı bir seçimle iş
başına gelmişti)…
Geçiş sürecini Muhammed Muhbir yürütecek. Peki,
İran’da iş başına gelecek yeni Cumhurbaşkanı nasıl bir iç ve dış politika
izleyecek? Dış politika uzmanları Reisi’nin karnesinin pek parlak olmadığı
konusunu gündeme getiriyorlar. Yıllardır ABD’nin ambargosu altında olan,
ekonomisi neredeyse tükenmiş İran, bu seçimler sonrasında yeni dönemde nasıl
bir yol ve dış politika stratejisi izleyecek? Daha saldırgan bir dış politika
mı? Yoksa ılımlı bir dış siyaset mi? Uygulanan ambargoları kaldırmak için
küresel güçlerle el sıkışmayı mı tercih edecek? Yoksa, kendi kabuğunda olmayı
mı?
İbrahim Reisi, görevde olduğu süre içinde Türkiye
ile sıcak ve sempatik ilişkiler kuran bir liderdi… Yeni dönemin Cumhurbaşkanı
acaba Türkiye ile bu sıcak temasları sürdürmeye devam edecek mi? Bu fakirin
yazılarını takip edenler bilirler… Dünyanın neresinde bir kaos, tedhiş, terör
olayı varsa, oraların arkasında küresel eşkıya ABD, Siyonist Kuklası ABD ve
onları ellerinde kukla gibi oynatan Siyonist İsrail’in olduğunu yazarım.
Yazımın başlığına koyduğum “Sisler bulvarındaki kaza” ile kastettiğim “Sisler
Bulvarının” altında, üzerinde, yanında, sağında, solunda bir şekilde bu küresel
emperyalistlerin çıkıp çıkmayacağı da benim için şimdilik muammadır. Demek
istediğim; bu kazanın arkasından (İsrail, bizimle ilgisi yoktur, demiş olmasına
rağmen) İsrail’in çıkmayacağını söyleyemem…
Helikopterin kara kutusu bulunacaktır elbette. Önce
sert iniş yaptığı, daha sonra kazaya uğradığı ve hiç kimsenin sağ kurtulamadığı
kaza, şimdilik sisli, bulutlu bir görüntü veriyor. İran kaynakları, bunun kaza
mı sabotaj mı olduğu konusunda ketum davranıyorlar. Ama gerçeklerin gün yüzüne
çıkmak gibi bir huyu vardır.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Dış İşleri Bakanı
Abdullahiyan ve beraberindeki heyette bulunan, bu elim kazayla vefat edenlerin
tamamına Allah’tan rahmet diliyorum. Kardeş ve dost ülke İran halkına da sabır
ve metanet diliyorum. Türkiye, her halde İran’ın yanında olmaya devam
edecektir… Vesselam!