01 Ocak 2018

Sorgulayan Müslüman üzerine…

“Müminler aralarında hüküm versin için Allah'ın Kitap'ına ve Peygamberlerine çağırıldıkları vakit, onların sözü ancak: ‘İşittik ve itaat ettik.” demeleridir…” (Nûr Sûresi, 51)

Yani Müslümanlar Allah ve Peygamberden gelen her şeye sorgulamadan teslim olurlar. Miraç hadisesinde mesela, Hz. Ebu Bekir'e gelip “senin arkadaşın göklere çıktığını, Allah'la görüştüğünü söylüyor” diyerek, onu imanını sorgulamaya davet ettikleri zaman; o büyük sahabe “Bunları O dediyse doğrudur” diyerek, olması gereken sağlam imanı bizlere göstermiştir.

Peki ya bugün sorgulamadan, araştırmadan; duyduklarına, okuduklarına hemen inanan birey profili ne kadar tutarlıdır? Günümüzde kirli amaçlar için beyinleri yıkanarak kullanılan pek çok insan, sorgulamadığı, hemen inandığı, iradesini teslim ettiği için kendi hayatını ve başka hayatları da mahvetmedi mi?

Hakikatinde doğru olan bu söylev ile dikkatimizi çekip ardından işi Allah'ın ayetlerini ve Hz. Muhammed'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hadislerini, sünnetini sorgulamaya getiren söz cambazlarının tek amacı, insanların hidayetine engel olmaktır.

Evet, Müslüman sorgulamalıdır, şüpheyle yaklaşmalıdır. Ancak dinini, Allah'ı ve Peygamberini değil,  kendisine dini anlatanı, Kuran ve sünnet ışığında sorgulamalıdır. Dini anlattığını iddia eden prof, başkan, hoca, âlim, yazar, şeyh, aydın her kimse, bu kişilerin Kuran'a ve sünnete, sağlam delillere mi dayandığına, yoksa kendi görüşlerini felsefe ve mantıkla süsleyip din diye yutturmaya mı çalıştığına dikkat edebilmelidir.

Bunun içinde dinine değer verip en azından farz olan ilimleri öğrenmelidir. Zira Kuran'ı Kerim'in mealini açarak ayetleri tek tek okuyup, “tamam, tamam, evet buda tamam ama işte bu ayet aklıma yatmadı; bence bu zamanda…” şeklinde bir sorgulama kişiyi sadece imandan çıkarır. Bu usulü uygulayıp ayetleri reddeden veya manasını işine geldiği gibi kabul eden kişiye Müslüman denemez.

Aslında bu yapılanın adına sorgulama da denmez. Bunun adı ancak güvensizlik ve densizlik olabilir. Düşünün samimi olduğunu düşündüğünüz, imkânı olan bir dostunuzdan borç para istediniz. Gerçekten sizi seviyor ve güveniyorsa hiçbir şey sormadan istediğinizi verecektir. Ancak “ne yapacaksın bu kadar parayı?” “peki, ne zaman ödersin?” “teminat verebilecek misin?” gibi sorular, ardı ardına geliyorsa anlarsınız ki arkadaşınızın sizin güvenilirliğiniz ile ilgili bir şüpheleri vardır.

Çok şükür biz Allah'a ve O'nun şerefli elçisi Hz. Muhammed'in (S.A.V.) sözlerine şeksiz şüphesiz iman etmiş kimseleriz.

İnsanlığın kurtuluşu için samimiyetle çalışan, İslamiyet'i Kuran ve sünnet ışığında, Hz. Muhammed'in ve ashabının yaşadığı şekilde yaşayan ve yaşatmaya çalışan ehl-i sünnet âlimlerimizden de Allah razı olsun, çalışmalarını bereketlendirsin. Biz onlara da güveniyoruz.

Bununla birlikte bir hükmün sebebini, hikmetini merak etmek, hikmetini anlamak, anlamında derinleşmek istemek güvensizlik değildir.

Kuran'ı Kerim'de bu doğal duygunun örneği de verilmiştir.

“Hani İbrahim, ‘Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster' demişti. (Allah O'na) ‘İnanmıyor musun?' deyince, ‘Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için' demişti. ‘Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonrada onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.' ” (Bakara 260)

Ayette geçtiği ve koşulsuz iman ettiğimiz üzere ölüleri diriltmek, parçalanmış kuşları tekrar uçar hale getirmek Allah için asla zor değildir. Hüküm ve hikmet O'na aittir.

Bu kadar açık ve net bir ayeti bile fizik kurallarına uymadığı ve batının akıl idrakine göre mümkün olmayan bir olaydan bahsettiği için olduğu gibi kabul etmeyerek, eğip bükerek zorlama yorumlarla çarpıtıp “bilimsel” mana vermeye çalışan, isimleriyle makalemi kirletmek istemediğim sözde hocalara itibar edenleri de üzülerek görmekteyiz.

Çünkü onlar Allah'a güvenmek ve koşulsuz iman etmek yerine, maddeci batı aklına koşulsuz inanmayı tercih etmiş bağnaz kişilerdir. Dünyalık menfaatler karşılığında akıl ve iradelerini ipotek ettirmiş, dinlerini satmışlardır.

(Akla gelebilecek bazı sorular için konu ile alakalı evvelki bir yazımız: http://www.yenisoz.com.tr/kuran-in-emrettigi-akli-dogru-anlamak-makale-25128)

Onlar iman ettikleri batı değerlerini, modern hurafeleri asla sorgulamazlar.

Sorgulamak adı altında yapmak istedikleri sadece, İslam dinini güvensiz kılmaya çalışarak insanların kurtuluşuna mani olmaktan başka bir şey değildir.

Biz Müslümanlar ise sözde barış, eşitlik, doğa sevgisi, insan hakları gibi kavramları kullanarak, gerçek niyetini gizleyen küresel zalimlerin icat ettikleri bütün –izm leri, modern hurafeleri ve bilimsel makyajı yapılmış çağdaş masalları sorguluyoruz ve sorgulayacağız. İmanımızı da asla sorgulatmayacağız.