09 May 2020

SOSYAL DEĞİL, ASOSYAL MESAFE

Birbirimizden uzak durmamıza neden sosyallik diyoruz? Tamam, tedbirli olalım, el sıkışmayalım, sarılmayalım doğrudur. Ancak yolda selam veren adam kalmadı doğru düzgün. Bu virüs “Selamün Aleyküm” demekle de bulaşmıyor ki arkadaş!  Hem bir ahbabımı görünce şöyle hafifçe bir koluna dokunsam, yolda yürürken omuzlarımız biraz birbirine değse bence hiçbir sakıncası olmayacaktır.

Şu maskeler yok mu hele!? İnsanımızın güler yüzünü göremez olduk.

Yani kelime oyunlarına gelmeyelim.

Güler yüzle bir selamı, hal hatır sormaları, ayaküstü muhabbet etmeyi, bir dostla kaldırım üstü 5 dakika oturmayı kendimize çok görmeyelim. Bu mücadelede birlik ve morale de ihtiyacımız var.

CAMİLERİN AÇILMASINI DÖRT GÖZLE BEKLİYORUZ

Teravihlerden umudumuz kalmadı. Bayram namazı içinde azalıyor. Haziran ortası diyorlar. Özledik cemaatle namaz kılmayı. Aksakallı tonton dedeleri, şadırvanda abdest almayı. Şu burukluk, şu mahrumiyet bitsin artık. Biran önce ibadetlerimizin de normalleşmesini istiyoruz.

SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI OLUŞTU MU NEDİR?

İyi sabrettik. Devletimiz ve milletimiz elbirliği ile başarılı bir mücadele yürüttü. Normalleşme adımları da geliyor çok şükür. 65 yaş üstü, 20 yaş altı sınırlıda olsa dışarı çıkabilecekler artık.

Bu sınırlarda kısa sürede kalkacaktır kanaatim. Çünkü markete gidiyorum, pazara gidiyorum. Öksüren, aksıran bile kalmadı. Artık virüse karşı, sürü bağışıklığı denen, toplumsal savunma sistemi oluştu mu nedir?

KENT TARIMININ TAM ZAMANI

Salgından sonra kıtlık olabileceğine dair söylemleri duymaya başladık. Sıcak ve kurak bir yaz mevsiminden de söz ediliyor. Köyü olan nasipli valla. Varken kentte duran sopalık! Eee bizim yok bir köyümüz.

Daha önceden yazdıydım; dünyada akıllı insanlar şehir tarımından söz ediyorlar diye. Başta yerli tohum merkezlerine ihtiyaç var. Her şehirde bir tane, tohum takas merkezi olmalı. Sonra kenar mahalleler, boş arsalar hepsi değerlendirilmeli. Balkonlar, saksılar, pencere önleri. Belediyeler, muhtarlar bu işe el atabilir. Sivil inisiyatifte çok önemli. Tabii ki koordinasyon, liderlik lazım. Belki de onlardan biri sensin. Whatshaplar bari bu işlere yarasa…

TEKNOLOJİYE KARŞI SİVİL İTAATSİZLİK LAZIM.

Önümüzde televizyon, elimizde telefon. Beynimiz sulanıyor. Hipnozlu gibi olduk. Virüs, salgın, Corona. Başka bir şey göremiyor, düşünemiyoruz.

Neredeyse o teknolojiyi bedenimizin içine yerleştirecekler. Bunun şaka olmadığını hepimiz öğrenmişizdir sanırım. Ancak hayır diyemiyoruz bir türlü. İzlemeyip okusak, kitap evleri açsak. Çok mu geç kaldık acaba?

Beynimiz ve bedenimiz hantallaşıyor her geçen gün, birbirimizden koparıyor teknoloji bizi. Sebepler bulalım yürüyüşlere çıkmak için. Faturanı internetten yatırmayı ver mesela. En azından ufak tefek şeyleri yerel esnaftan alıver.

Hele ki, kendine iftar yapacak / yaptıracak bir garip bulursan senden bahtiyarı yok bu devirde…

DİJİTAL PARA SÜRECİ BANKALARLA BAŞLADI.

Para dediğimiz şey, birikimimiz demek. Vaktimiz, emeğimiz. Bize ait olmalı bunlar. Elimiz tutmalı, gözümüz görmeli. Yastık altlarıyken en güvenli yeri; mahalleler bitti, bankalar geliverdi. Şimdi bir çoklarımızı zaten dijitalleştirdi bankalar. Maaşların çoğu ellere değmeden bankalarda kalıyor, gerisi ise kredi kartından yaşanıyor. Faiz, kredi bu kadar lanetli işte. Şimdi evin, arabanın sadece birer yem olduğu anlaşıldı. Daha anlayıp ta tövbe kapısına koşmayanlar ise, korkarım ki yakında daha acı bir şekilde öğrenebilirler.