VF kat sol
VF kat sağ

25 May 2023

Sosyal Medyada Yükseltilen Linç ve Hınç Kültürü

Sosyal medya, geleneksel medyadan farklı olarak insanlara kendi medya içeriklerini üretme ve çok geniş kitlelere hızlıca yayma imkânı verdi. Yani Ademoğlunun en önemli zaaflarından olan para kazanma ve şöhret elde etme fırsatı sundu. Bununla birlikte sosyal medya bugün adeta bir değersizleşme ve değersizleştirme zeminine dönüşmüş durumdadır. Hiçbir değer ve normun tanınmadığı, sahte hesaplarla her türlü manipülasyonun yapıldığı, insanların veya kurumların sistematik bir şekilde itibarsızlaştırıldığı ve linç edildiği bir mecra halini almıştır.  Sosyal medyada sistematik bir şekilde yükseltilen linç ve hınç duygusu giderek egemen olmaktadır.

 

Dünya genelinde; 5,31 milyar sosyal medya kullanıcısı, 4,95 milyar internet kullanıcısı ve 4,62 milyar aktif sosyal medya kullanıcısı, 2,56 milyar YouTube kullanıcısı bulunmaktadır. Türkiye, kişi başı 2 saat 59 dakika sosyal medya kullanım süresiyle dünya genelinde en yoğun sosyal medya kullanan 16. ülkedir (Wearesocial, 2022).

 

Sosyal medyada uygulanan sistematik linçte süreç şu şekilde işliyor. Öncelikle bireysel kullanıcılar politik, dini veya ideolojik yatkınlıkları üzerinden popüler hesaplara yöneliyor veya yönlendiriliyorlar. Kimin veya hangi kurumun linç edileceğine bu büyük hesaplar ve onları kullanan arka plandaki marjinal gruplar karar veriyor. İlk taşın atılmasıyla birlikte sistematik bir linç başlıyor. Herkesin hem kurban hem de mağdur olduğu bir süreç aslında.

 

İsmet Özel, Sebebi Telif isimli şiirinde linç psikolojisi ve kitlelerin yönlendirilmesi ve aldatılmasını şu dizelerle anlatır;

 

“Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız

Ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla

Düşmanı gösteriyorlar, ona saldırıyoruz

Siz gidin artık

Düşman dağıldı dedikleri bir anda

Anlaşılıyor

Baştan beri bütün yenik düşenlerle

Aynı kışlaktaymışız.”

 

Baudrillard (2012) modern insanın sosyal ağlarda kurban edilişini ve çaresizliğini; “bu tekelleşmiş̧ küresel ağların içinde yüzen rehineleriz. Aynı zamanda hem kurban hem de suç̧ ortağı konumundayız. Egemenlik düzeninin en büyük kurnazlığıysa bu tekelin kimsenin denetiminin altında bulunmamasıdır” şeklinde ifade etmektedir. Ne acı ki bugün çoğu zaman kurban bazen de suç ortağıyız.

 

Sosyal medyada bilinçli ve sistematik olarak yükseltilen linç kültürünün bir diğer amacı da kendi normlarını, doğrularını ve ideolojilerini insanlara dayatmak ve bazen de hakikati perdelemektir. Kimi zaman sosyal ağlarda algılar olguların önüne geçmekte ve hakikat perdelenmektedir. Hakikati söyleyenler ise ifşa edilmekte, linç edilerek susturulmaktadır. Bu durum Maide Suresinin 54. ayetini hatırlattı bana; “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.” Rabbimiz asırlar öncesinden adeta bugünü işaret etmekte ve inananların kınayıcıların kınamasından korkmadan hakikati söylemelerini buyurmaktadır.

 

Her ne kadar sosyal medya sanal bir ilişkiler ağını temsil etse de sosyal medyadaki linç ve hınç gerçek yaşama aktarılmakta insanların bazen can güvenliği, ruh sağlığı, aile bütünlüğü ve yaşamsal aktiviteleri tehlikeye girmektedir. Özellikle ergen ve genç bireylerde sosyal medya platformlarında maruz kaldıkları linç, etiketleme ve hınç sonrasında intihar eğilimi daha yoğun gözlenmektedir. Bu konuda ne yazık ki çok sayıda intihar yaşanmış ve hala da yaşanmaktadır.

 

Üzülerek söylemek isterim ki çok yakın bir gelecekte sanal alemde işlenen suçlar gerçek yaşamda işlenen suçlardan daha fazla olacaktır. Sosyal medyaya yönelik düzenlemeler hala eksik ve yetersizdir. Sosyal medyayı faydalı amaçlar için, temel insani değerleri gözeterek ve bilinçli bir şekilde kullananlardan olmak temennisiyle.

 

Vesselam…