17 Eylül 2015

Sosyal medyanın yalancı çobanları

Türkiye'nin doğusu kaynıyor. Her an bir çatışma haberi, bir şehit haberi gelmesi sıradan bir hal haline geldi. Ölüm o kadar kanıksandı ki, bu gün ölen yarın hatırlanmıyor bile…

Ateş dört bir yanı kavururken kim en çok milliyetçi, kim en çok laf atar, kim en çok klavye kahramanlığı yapar moduna girmiş bir gençlikse savaşı oyun haline getirmişlerin kurguladığı alanda kendilerince ‘dar alanda' oyun oynuyorlar.

Sosyal medya denen yapı herkesin kendi medyasını kurmasını sağladı. Çekilen bir fotoğraf bir açıklamayla haber moduna giriyor, takipçilere anında servis ediliyor.

Peki ya servis edilen şey gerçek değilse? Peki, o resim ve ya yazı ortalığı manipüle etme aracı olarak ortalığa saçılmışsa. Bunun bariz örneği Tüsiad eski başkanı Ümit Boyner'in bir twitinde oldu geçen gün. 

Boyner'in iddiasını dayandırdığı manipüle haber ajansının “Özel Harekât 14 yaşında çocuğu öldürüp çöpe attı” yalanını paylaşıp, olay yalan çıkınca yağ gibi üste çıkma çabası amma ve lakin battıkça batması ve bununda medyanın gözünün önünde olması en güzel örneklerden biri oldu.

İlk defa gezi olayları sırasında yaşadığımız twit ve sosyal medya manipüle operasyonlarına, son günlerde ciddi şekilde maruz kalıyoruz. Güneydoğuda olan bir olay diye bir film sahnesinin, dünyanın başka bir yerinin hatta montaj harikalarının (!)  bombardımanına tutuluyoruz.

Yalan olduğu ortaya konan her objeden sonra “e yani temsili böyle oldu” hikâyecikleri saçılıyor ortalığa. Peki ya insanların yüreğine nakşedilen nefret tohumlarının neden olacağı tahribatlar ne olacak?

Bu yazıyı yazdığım saatlerde Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, benim de doğup büyüdüğüm, Evliya Çelebi'nin tabiriyle “abdestsiz girilmeyen” bir şehir olan Sur'da çatışmalar devam ediyor.

İslam'ın 5. Haremi Şerifi Ulu Camii minaresinden ezan okunmuyor, okunamıyor. Klavye kahramanları Sur'la ilgili paylaşımlar yapıyorlar. Tıpkı Cizre'yle ilgili yaptıkları gibi manipüle ediyorlar. Oysaki yapılan manipülelerin ne Cizre'ye ne Sur'a faydası olmuyor. Türkiye'nin hiçbir yerine olmadığı gibi…

Bir çoban hikâyesi vardır, çoğunuz bilirsiniz. Çobanın biri köylüleri kandırmak için iki de bir “Kurt saldırdı” diye bağırır, köylü gelince şaka yaptım deyip, köylüyle dalga geçermiş. Bir gün gerçekten kurt gelince köylü gitmemiş ve kurt çok sayıda koyunu telef etmiş.

Yalancı çobanda yaptığı yanlış çağrıların kurbanı olmuş. Ne kadar da bizim durumumuzu anlatıyor değil mi? Sadece yalancının yeri ve konumu değişti. Ama olay hiç değişmeyecek gibi…

Yeterince kontörü olursa terörü bitirecek, ya da ortalığı kasıp kavuracak ve ya kavuracağına inanan tipler var.

Yaydıkları şeylerin doğrumu yanlış mı olduğu pekte önemli değil. Yeter ki paylaşsınlar RT alsın… Korkarım yalancı Çoban gibi olacak birçoğumuzun sonu gün gelecek doğru çağrılara da “yalandır canım”  deyip yüz çevireceğiz. İşte o zaman hepimiz kaybedeceğiz. Sahi böyle bir durumda suçlu kim olur?

De hadi kolay gelsin. Yalana yanlışa devam…