Soykırımcılar (1)
Osmanlının zorunlu olarak göç
ettirdiği; ancak bu göç sırasında istemeyerek ve elde olmayan nedenlerle Ermeni
vatandaşların yolda karşılaştıkları olumsuz durumlardan (bilgisiz, eşkıya,
çıkarcı ve fırsatçıların neden olduğu) ötürü can kayıplarının yaşandığı gün
gibi ortadayken yine de ısrarla ve kasıtlı olarak günümüzde hala “Osmanlı
soykırım yaptı!” sözünü dillerinden düşürmeyip dillerine pelesenk eden -ki
bunu da Osmanlı Müslüman bir devlet olduğun için - ABD ve BATI ülkeleri, bugün
siyonist İsrail’in Refah’ta özellikle de kendilerince güvenli bölge olarak ilan
edilen ve aslında tuzak olduğu açık olan BM’nin çadırlarının da sonunda
bombalarla çoluk çocuk demeden yerle bir ederek yaptığı “soykırıma” neden
sessiz kalıyor; hatta sessiz kalsa iyi; bombalarıyla neden destek veriyor!
Ey ABD’nin yöneticileri ve destekçileri
olan İngiltere ve diğer suskun işbirlikçileri! Bu yaptıklarınızın tarihte
benzerleri de sicilinizde yazılıdır. Bunları yok sayamazsınız; çünkü, “günah
çıkarmak amacıyla” yazdığınız tarihsel belgelerinizde kayıtlıdır! Merak
mı ediyorsunuz? Sıkı durun, ben söyleyeyim:
Kimlerdi,
kafamızı acımasızca,
Baltayla barbarca ikiye ayıranlar?
Kimlerdi, nazik vücudumuzu,
Testereyle kesip doğrayanlar?
Kimlerdi,
kendilerinden değiliz diye,
Biz elçilere
yaşamayı çok görenler?
Kimlerdi, bileklerimizi
çarmıhta,
İki mıhla mıhlamak isteyenler ?
Kimlerdi, ayaklarımızı,
İki mıhla mıhlamaya yeltenenler?
Kimlerdi,
başımızı direğe,
Bir mıhla
mıhlamaya çalışanlar?
Kimlerdi,
insafsızca bizi direğe,
Çar mıhla mıhlamaya
kastedenler?
Kimlerdi, bizi
öldürmüş gibi,
Övünüp
ellerini ovuşturanlar?
Kimlerdi,
onlardan değiliz diye,
Bizi öldürmeye
can atanlar?
Öncülük etti İsevilere,
Gececiler, (1)
Dünyayı yönetmeye karar verdiler:
“Kaldıralım bu düşmanlığı dost olalım!”
İncil’inizi de Tevrat gibi bozup
uyduralım!”
“Yayılıyor gittikçe Kur’an, saldıralım!
Dünyayı istediğimiz biçimde yönetelim!”
Ne değişti de dost oldunuz İsevilerle,
Ne oldu da çevirdiniz namluyu bizlere!
Sinsi sinsi İsevileri yanınıza aldınız,
Müslümanlara karşı birlik oldunuz!
Boyun eğdirmek için
Müslümanlara,
Yardım ettiniz alnı çarmıhlı
olanlara!
Armageddon’u gerçekleştirmeye
sevdalısınız,
Armageddon’a ulaşmak için bu
saldırılarınız?
Bir gün rüzgar dönerse tersine,
Gün olur devran dönerse yine:
Dünyayı yöneten, ne ABD ne Rus ne Çin,
Ne Bidon; ne Piton ne Elizabet, ne de Cin!
Sayılanların her biri İsrail’in
elinde piyon,
Dünya egemenliğini elinde tutuyor
Siyon!
Öldürürsünüz insanlığı nükleer
bombalarla,
Yönetiyorsunuz dünyayı mavi
boncuklarla!
Katlanamıyordunuz, İsevilerin yaşamına?
Gördüğünüz yerde; kıyıyordunuz canlarına!
Ey “Mesih’i öldürdük!” diye hava
atanlar!
Nasıl dost oldu size, Mesih’e bu
inananlar?
Değiştirmeseydiniz geminin dümenini!
Delik deşik etmeseydiniz dört tarafını!
Önce kırılası ellerinizle Tevrat’ı, yazdınız, (1)
Sonra az bir bedelle satmak için uğraştınız!
“Yazdığına Allah’tandır!” diyenin özüne,
Alevli ateşler düşsün ciğerine, evinin içine!
Vay hâllerine, yazdıkları nedeniyle onların!
Vay hâllerine, kazandıkları nedeniyle onların!
Demek kalbiniz daha katıydı ki taştan!
Kırılaydı eliniz, sildiniz ayetleri kitaptan!
Değişiktir adlarınız, aynıdır düşmanlığınız,
Şişman namlunuz; değişik kurşunlarınız!
Korkmadan berrak Tevrat’ı bozdunuz,
Suçun ağırlığına nasıl dayanıyorsunuz?
Zor anlarınızda haçı kutsuyorsunuz!
İsa’yı öldürme aracını öpüyorsunuz!
Haç darını yapanlarla sırt sırta vermişsiniz!
Nebinizin düşmanlarıyla dost olmuşsunuz!
Nasıl kutsal oluyor elçiyi öldürme silahı?
Titremeden elleriniz nasıl tutuyor o haçı?
Kesti testereyle Gececiler Zekeriya’yı,
Şimdi Elçi’yi kesen testereler kutsal mı?
Kutsarsınız havarileri, kilise ambonunda,
Dostsunuz, havarilerin düşmanıyla masada!
Öğrendik bugün gerçek öz ereğinizin adını:
Emmektir birlikte itilmiş yoksul
kanını!
Dostunuz mu oldu şimdi, eski
düşmanlarınız!
Değil miydi bunlar, İsa’yı öldürmek
isteyenler!
Dost olmamalı, havarilere işkence
edenler,
Fobi olmalı size, İsa’yı öldürmek
isteyenler!
Onların ne dediğine değil ne yaptığına bakın,
Şirinlik için uydurma yalanlarına inanmayın!
Ne oldu, bugün gelmişsiniz bir
araya?
Birlik olup üflüyorsunuz aynı
zurnaya!
Petrol olmasın mı çaldıran zurnayı size!
Niye yoktur ilginiz, sevginiz başka birine!
Yönetmektir dünyayı amacınız
anlaşılan,
Saymazsınız sizden başkalarını
insandan!
Kullanmak istersiniz basamağını merdivenin,
Hızlı tırmanıp yükseğine çıkmış gibi evrenin!
Tekmelersiniz, vücudunu çıkarı
olmayanın!
Akıtırsınız kanını acımasızca
suçsuzların!
Kurban ettiniz insanlığı inatçı
hırsınıza!
Açtınız insanlığın kalbinde onulmaz
yara!
Akıtıyorsunuz siyah kanları
limanlara!
Tükürüyorsunuz çıkarınıza, aynı
çanağa!
Ne iki yüzlüler ne hasta ruhlular ne
Evanjelistler!
Ne Gececiler ne kutup ayıları ne siyonistler!
Bugün tetiklerde aynı namert eller!
Bugün yaşatmak istemiyor bizi eller!
Hain ellerde; nasıl açsın çiçekler?
Acımasız ellerde; yeşermez güller!
Siyonistlerin yaptığı Refah’taki bu son
(26.05.2024 tarihinde) soykırım dolayısıyla bu yazıyı yazdım. Allah, Müslümanım
(!) diyenlerin akıllarını kullanmalarını (2) ve kitaplarını (Kur’an-ı Kerim)
iyi okuyup incelemelerini nasip etsin!
Bugün Müslümanlar olarak bu durumdaysak;
yaşayışımız, anlayışımız ve doğru bildiğimiz yanlış inanışlarımız nedenleriyle
kitabımızdan ayrı bir inanç dünyasında yaşadığımız içindir. İnşaAllah yazımıza
devam edeceğiz!
Allah’a emanet olun!