09 Haziran 2020

SÖZÜN EVRİMİ

Dil Gelişimi ile ilgili farklı kuramlar mevcuttur. Bu kuramlardan biri de, "Psikolinguistik/Doğuştancı/Biyolojik Kuram"dır. Bu kurama göre insan beyni doğuştan dili öğrenmeye programlanmıştır.

Bu kuramın temsilcilerinden olan dil bilimci Noam Chomsky'e göre insan (yani bebekler) sözcüklerin anlamlarını önce zihinde kavrar ardından öğrenilen kelimeleri kullanır. Yani bebeklerde önce "alıcı dil" ardından da "ifade edici dil" gelişir.

 

Peki nedir bunlar?

Alıcı dil, bebeklerde ilk olarak ortaya çıkan dil yeteneğidir. Bir yaşına doğru gözlenen ve sözcükleri öğrenme, anlama eğilimi olarak literatüre geçmiştir. Yani alıcı dille bebeklerin artık sözcüklari anladığını (anlamlandırma sürecinin işlediğini) söyleyebiliriz.

İfade edici dil ise, bebeklerin anladıkları dili artık eyleme döktüğü yani kullandığı aşamadır.

Şuraya zihnimizin dikkat merceklerini tutalım isterim: İfade edici dil, alıcı dilden sonra ortaya çıkar. Buradan çıkarmak istediğim şey; bilişsel gelişimi bir yetişkininki kadar ileri seviyede olmayan bebekler, sözcükleri önce anlar sonra kullanmaya başlarlar.

 

Peki ya yetişkinler ne yapar?

Bilincinde olmadan söylenmiş cümleleri, gelişigüzel bir araya getirilmiş kelimeleri vardır yetişkinlerin. Düşene bir el, yaralanana bir ilaç veya kırılmışa bir yapıştırıcı olmayan hesaplanmamış söz öbekleri vardır. "Sahipliğini üstlendiğimiz kelimeleri, şifa niyetine mi zehir niyetine mi kullanıyoruz?" sorusunu zihinlerden geçirmemekte ısrar eden yetişkinlerimizin sayısı da oldukça fazladır.

Fakat bunun dışında elbette dili ile beyni arasındaki köprüyü iyi inşa eden bilinçli yetişkinler de mevcuttur. Nahif, bilinçli ve farkındalığı yüksek insanlar, ağızdan konuşmanın son derece korkunç sonuçlar doğuracağını bildikleri için beyinlerinden konuşurlar.

Bu bağlamda İslâm dini de mensuplarını  düşünmeye davet eder. Öyle ki Muminun Sûresi 3. ayet İslâm'ın insanını, anlamlı ve faydalı konuşmasıyla tanımlar:

"Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler." (MUMİNUN / 3)

Hâsılı sevgili okur, gün, dil gelişiminin normal seyrine engel olmadan önce alıcı dilin sözcükleri alıp, anlamasına müsaade edip (ölçüp, tartıp) ardından kullanma günüdür.

Son olarak, düşünce, söz, davranış ve niyetlerimiz, hayattaki duruşumuzun arka planını oluşturmaktadır. İnsan, nerede nasıl duracağını, hangi sözcüğü nasıl ve nerede kullanacağını iyi ayarlamalıdır. Zira sırf konuşmak için, zamanı doldurmak için kullanılan söz israfının, failine geri dönüşü külfettir. Çünkü başlatılan herhangi bir dalga, dönüp dolaştıktan sonra  tekrar  sahibine geri döner.

Öyleyse "Bin düşün bir söyle" atasözünü düstur edinmiş ve iyi ayarlanmış sözcükleriniz olsun sevgili okur.

 

Kübra Değirmenci