29 Mart 2018

Şükürle gelen mutluluk

Dünya güzel be,

İnadına güzel.

Sen mutluluklar dile dileyebilirsen,

Gökyüzünün mavisi ısmarlayabildiğin kadar bol,

Beslenme bezleri üstünde umut dolaşıyor yol yol.

Beslenme Saati isimli şiirinde mutluluğu bu dizelerle ifade etmişti, Cemal Süreyya. Ona göre mutlu olmak için gökyüzünün mavisi bile yeterliydi. Oysa şimdilerde ne çok bahanemiz ne çok gerekçemiz var mutsuz olmak için.

Zorlaşan yaşam koşulları, artan iş stresi, trafik, kalabalık şehirler, ekonomik problemler, giderek bozulan insani ilişkilerimiz, hırslarımız, hazlarımız, yanılgılarımız ve daha pek çok şey.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (Tüik), Şubat ayında sonuçlarını açıkladığı Türkiye Yaşam Memnuniyeti Araştırması'nın sonuçlarına göre;

Mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2016 yılında %61,3 iken 2017 yılında %58 oldu.

Kadınlarda mutluluk oranı, 2016 yılında %64,5 iken 2017 yılında %62,4'e, erkeklerde bu oran %58,1'den %53,6'yadüştü.

Eğitim düzeyine göre mutluluk oranlarına bakıldığında, bir okul bitirmeyenlerde mutluluk oranı %62,5 iken, ilkokul mezunu olanlarda mutluluk oranı %57,7, lise mezunu olanların mutluluk oranı %57,4, üniversite mezunu olanların mutluluk oranı ise %56,9 oldu.

Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2017 yılında %73,4 oldu. Kendi geleceklerinden umutlu olan kadınların oranı %74,7 iken erkeklerde bu oran %72,2 oldu.

Araştırma ilginç sonuçlar içeriyor ve bu sonuçlara göre, kendini mutlu hissedenlerin oranında bir yıl gibi kısa bir sürede azımsanmayacak bir düşüş var.

Araştırmanın dikkat çeken başka bir sonucu da eğitim düzeyi arttıkça mutluluk düzeyinin düşüyor olması. Bu durum, eğitim düzeyine bağlı olarak artan kaygılar, beklentiler, iş stresi, kariyer planı gibi çeşitli değişkenlerle ilgili olabilir diye düşünüyorum.

Umut olduğu sürece mutluluk ve yaşama azmi vardır. Bu yüzden geleceğinden umutlu olanların oranının yüksek olmasını önemli buluyorum. Asla yılmadan, yorulmadan yaşam mücadelemizi sürdürmeliyiz.

Mutsuz olmak için kendimize bahaneler bulabiliriz elbette. Lakin, insana mutlu olması için aldığı nefes bile bir sebeptir.

Rüzgârın uğultusunu duymak, çiçekleri koklamak, yem yeşil düzlükleri temaşa etmek mutlu olmamız için yetmez mi?

İnsan için pervane olmuş kâinat, bin bir çiçekten bal yapan arılar, türlü türlü meyvelerini yetiştiren ağaçlar, yerin derinliklerinden çıkan dereler, ırmaklar, mutlu olmamız için yetmez mi?

Yağmurunu, güneşini, ayını ve yıldızını esirgemeyen bir gökyüzü. Kışın ardından en taze kokularıyla, güzellikleriyle ve sayısız nimetleriyle çıkıp gelen bahar da insanın mutlu olması için.

Kadim medeniyetler diyarı, mazlumların umudu, Türkiye gibi eşsiz bir vatanda yaşamak ve özgür olmak mutluluk sebebi değil midir?

Varlığının sahibi, dualarının işiteni, kimsesizlerin kimsesi olan Allah, insanın en ulvi mutluluk ve şükür sebebi değil mi?

Mutluluğu parayla alınabilen şeylere, bitmek bilmeyen ihtiraslara, tüketmeye, konfora indirgememek lazım. Maddi değeri olmayan küçük bir oyuncakla mutlu olmayı başarabilen insanın, büyüdükçe mutsuzluğunun artması tuhaf gelmiyor mu size?

İnsanın mutlu olması için gerekli pek çok şeyin hayatında var olduğunu görmesi için şükür penceresinden bakması lazım. Her halimiz için şükretmek. Varlığa ve yokluğa, gündüze ve geceye, sağlığa ve hastalığa, kışa ve bahara, gençliğe ve yaşlılığa şükretmek. Şükür nimeti artırdığı gibi insanın daha kanaatkâr ve daha mutlu olmasını sağlar.

İmam Gazali'nin söylediği gibi "Belaya dahi şükretmek lazımdır. Çünkü küfür ve günahlardan başka bela yoktur ki, içinde insanın bilmediği bir iyilik olmasın! Allah, kulunun iyiliğini kulundan iyi bilir."

Vesselam…