Sultan Abdülhamid Han İstibdatçı mıydı? Toprak Kaybetti mi?
Osmanlı Devleti’nin 34. hükümdarı 99. İslam halifesi Sultan Abdülhamid Han.
Osmanlı son
döneminin en çok konuşulan, en çok tartışılan hükümdarı. Sultan Abdülmecid’in
padişah olan ikinci oğlu. 1876 tarihinden 1909 tarihine 33 yıl gibi uzun bir
sürede Osmanlı tahtında devleti idare etti. Günümüzde dahi en çok konuşulan
hükümdarlardan. Bir siyasi, İttihatçıların ağzıyla konuşarak Abdülhamid Han’ı
istibdatçılıkla itham etti. Tarihi hakikatlerin bir huyu vardır er ya da geç
ama muhakkak gün yüzüne çıkar. Osmanlı Devletinde Sultan Abdülhamid gerçekten
istibdat yani baskıcı bir rejim mi uyguladı ? Bunu tarihe havale edelim, bu
konuda tarihi dinleyelim.
II. Abdülhamid han 1876 tarihinde hükümdar
oldu. O, tahta geldiğinde Osmanlı Devleti’nde Kanun-ı Esasiyi ( I. Meşrutiyet)
ilan etti. Artık Osmanlı hükümdarları yetkiyi meclisle paylaşmaya başladı.
Abdülhamid han hükümdar olduğunda devlet birçok sorunla uğraşıyordu. Hükümdar
olsa da ilk beş yıl devletin idaresini tam olarak eline alamadı. Devlet
idaresine Mithat Paşa ve avanesi hakimdi. O dönem Abdülhamid han Rusya ile bir
savaşa girmek istemiyordu. Ancak devlete hakim olan Mithat Paşa uyguladığı
yanlış politikalarla devleti 93 harbi diye bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus
savaşına soktu. Bu savaş, Osmanlı için adeta bir felaket oldu. Hem Kafkaslarda,
hem Balkanlarda savaşmak zorunda kaldı ve neticede mağlup oldu. Tarihe
Ayastefanos Anlaşması olarak geçen anlaşmayı imzalamak zorunda kaldı. Osmanlı
Balkanlarda ve Kafkaslarda topraklar kaybetti. Bu zor süreçte devreye giren
Abdülhamid han uyguladığı ustaca manevra ile bu yıkım belgesini geçersiz
kılarak Batılılara Berlin Anlaşmasını imzalattı ve devleti büyük bir yıkımdan
kurtardı. Savaş şartlarında çoğunluğu gayrimüslüm mebuslardan oluşan meclisin
aldığı kararlar devleti parçalanmaya götürecekti. II. Abdülhamid han tehlikeyi
bertaraf etmek için Kanun-ı Esasi’nin kendisine tanıdığı yetki ile Meclisi
süresiz olarak tatil etti. Sultan Abdülhamid idareye tam hakim olduktan sonra
kendisinden önceki dönem borcu 300 milyon altın borcun ödenmesi için
çalışmalara başladı ve 1881’de Düyun-u Umumiye yani Genel Borçlar idaresini
kurdu. Böylelikle bir yandan borçları ödüyor diğer yandan da devlet sınırları
içerisinde yoğun imar faaliyetlerinde bulunuyordu. Son dönemde çıkan sorunların
kaynağında eğitimin olduğunu fark etti. Devrinde bugün bile farklı isimlerle
devam eden eğitim müesseseleri kuruldu. Eğitim merkezden taşraya yayılma
gösterdi. Her köyde, mahallede sıbyan mektebi, büyüklüklerine göre yerleşim
yerlerinde rüştiyeler, idadiler, sultaniler
ve çeşitli meslek okulları kuruldu. Yüksek öğretim olarak ta İstanbul
Üniversitesi’nin temeli olan Darülfünun tesis olundu....
Batılı Devletler
Şark meselesi adı altında Osmanlıyı parçalamak istediler. Bunun için
Balkanlarda ve Kafkaslarda karışıklıklar çıkardılar. Doğuda bu amaca yönelik
Ermeni çetecileri kullandılar. Birçok yerde Ermeni isyanları çıkarıldı. II.
Abdülhamid han bu isyanları Hamidiye Alayları ile bastırmayı başardı. Bundan
başka Siyonist Yahudiler Filistinde bir devlet kurmak için Sultan Abdülhamid
Han’dan Filistin topraklarını istedi ancak Abdülhamid han buna kesinlikle izin
vermedi. Bu olaylardan sonra Sultan Abdülhamid han hakkında kara propaganda
başlatıldı. Batılı devletler Abdüklhamid han idaresinden istediklerini
alamayınca onu Kızıl Sultan, İstibdatçı, gibi birçok ifade ve iftirayla itham
ettiler. Hakkında birçok iftira atıldı. Onu evhamlı sanıyorlardı oysaki o gafil
değildi. Abdülhamid han yapmış olduğu
birçok kritik ve zeki hamleleri ile devleti 33 sene daha ayakta kalmasını
sağladı. Abdülhamid Han’a istibdatçı diyenlere sormak lazım koca devleti ayakta
tutmak için aldığı tedbirler mi istibdat?
Gelelim toprak
kaybı meselesine. Dediğimiz gibi Sultan Abdülhamid han ilk beş yıl devlete tam
hakim değildi. Devleti 93 harbine sokan Mithat Paşa ve avanesidir. Dolayısıyla
toprak kayıplarına sebep olanlar onlardır Abdülhamid Han değil! Abdülhamid han
döneminde tek savaş vardır. O da 1897 Osmanlı Yunan Savaşıdır. Bu savaş
Osmanlı’nın kesin galibiyetiyle neticelendi. Sultan Abdülhamid Han döneminde
Osmanlı devleti 4 milyon km2 ye yakın toprağa sahipti. 1908-1918 arası dönemde
Osmanlı Devleti’ni idare eden İttihat Terakki idaresi kurmuş olduğu baskı ile
Abdülhamid dönemini mumla arattı. Bu
devirde devlet idaresinden bihaber kadroları olan İttihat Terakki yanlış
politikalarla devleti birden çok savaşa soktu. (Trablusgarp, Balkan Savaşları,
I. Dünya Savaşı) Bu savaşlarda yüz binlerce genç şehit oldu. Balkanların kalan
kısmı, Suriye, Filistin, Hicaz, Yemen, Mısır kaybedildi. Hâl böyle iken Mithat Paşa ve avanesinin ve son 9 yılda
(1909-1918) İttihat ve Terakki idaresinin kaybettiği toprakları Abdülhamid
kaybetti demek hangi tarihi vicdana, hangi mantığa sığar ? Bu tarihi hakikatlerden
yoksun bir şekilde Abdülhamid hanın büyük oranda toprak kaybetti suçlamasını
yapanlar ya tarihten bihaberler, ya da tarihi hakikatleri çarpıtacak kadar art
niyetlidirler. Tarih belgedir, vesikadır, arşivdir. Tarih mefhumunda bunlar
konuşur hezeyanlar değil....
Üstad Necip Fazıl
Kısakürek’in ifadesiyle ‘’ Abdülhamidi anlamak herşeyi anlamak olacaktır’’ Sultan
2. Abdülhamid hanı ve vefatının yıl dönümünde Üstad Necip Fazıl Kısakürek’i
rahmetle anıyorum. Selam ve dua ile....