23 Haziran 2015

Suriye Çıkmazı ve Hükümet Tahammülü

Türkiye jeopolitiği zor bir ülke. İçerde ve dışarıda ciddi sorunları var. Türkiye'yi sıkıştırmak isteyen çevrelerin bu jeopolitikten kaynaklanan çok sayıda argümanı var. 

Uzun süre Irak'ın karışıklığı nedeniyle sorunlar yaşanırken, ardından Suriye olayları geldi. Daeş'in alan kazanması ve Irak- Suriye içinde devletleşmesi, devletleşirken diğer muhalif guruplarla çatışmaları Türkiye'de mülteci akını başta olmak üzere yeni sorunlar oluşturdu.

PYD'nin bölgede Amerikan desteğiyle hareket ederek Daeş'ten alan kapması, boşalttırdığı alanlarda oluşturduğu yeni yönetim tarzı, el altından Suriye rejiimi ile görüşmeleri alanı daha da hareketlendirmiş görünüyor. Salih Müslüm'in bu süreçte tekrar Ankara'ya çağrılması ve özellikle Telabyad üzerinden denenen oyunun tutmayacağını ifade etmesi ile beraber oyunun aslında bir PYD oyunu olmadığını anlamamızı sağladı bir nebze. Peki oyun ne?

Daeş eksenli tüm çatışmalarda olaydan sonra birilerine alan açılıyor, Irak'ta Sünnilere ve Kürtlere karşı Şii alanı açıldı. Suriye'de Özgür Suriye Ordusuna karşı önce rejime, ardından PYD'ye ciddi alan açıldı. Her ne kadar Kobani'de Özgür Suriye ordusu, Peşmerge ve PYD operasyonu olsa da zafer sadece PYD'ye mal edildi. Telabyad özelinde de Özgür Suriye Ordusu ve PYD güçleri olsa da zafer yine PYD'ye mal edildi. Açılan alanla ilgili PYD'nin rezervi de özellikle Türkiye kamuoyunda ciddi sıkıntılar yaratmış durumda. Ama Türkiye basınının olayı veriş tarzı ise başka bir sorun alanı olarak görülüyor, ki esas konuşulması gerek nokta da bu zannımca.

Rojava ve Suriye Kürt bölgesi, her halukarda Türkiye'nin Kürt coğrafyasını ilgilendirmekte. Çizilmiş olan suni sınırlar iki ülke Kürtlerini birbirinden ayırmaya yetmemiş, ilişkiler zayıflasa da son Suriye olayları ve Kobani sonrası hassasiyet had safhaya çıkmıştır. Türkiye Kürtleri bu bölgeyi her an takip eder hale gelmişlerdir. Her ne kadar Türkiye Cumhuriyetinin bu ülkede De Fakto bir yönetime sıcak bakmayacağını müteaddit defalar ilan etse de Amerika'nın Daeş'e karşı muharip güç bulma çabası PYD ve bölge Kürtlerini ön plana çıkarmıştır. Türkiye'nin tezi olan tampon bölge "Kürt Tampon" bölgesi olarak inşa edilmeye çabalanmaktadır. Böylesi bir Tampon bölgenin ileride Suriye toprakları eksenli bir Kürt Devleti senaryosu doğurması görüntüsü,  Türkiye'yi endişeye sevketmektedir.

Eğit-Donat proğramına uzun süre sıcak bakmayan, sonra ikna edilen Türkiye, proğrama başlasa bile hala çekinceler yaşamaktadır. Muharip güçler olmadan bitirilmeyecek olan Daeş'in bu saatten sonra muharip güçlerle bitirilebileceğine dair güçlü emareler de bulunmuyor. Amerika,Afganistan bataklığı, Irak çıkmazı gibi yeni bir zor duruma girmek istemiyor. Bu istemsizliği onun savaşı taşeronlar üzerinden yürütmesine yol açıyor. En düzenli birliklere saip olan PYD bu noktada eğitimli PKK gücünden aldığı destekle Suriye özelinde Amerika için biçilmiş kaftan olarak duruyor, ama PYD'nin de uzun vadede Kürt bölgesi dışında Daeş'le çatışacağına da çok ihtimal veremiyorum.

Bu durumun Türkiye açısından faydaları bile olabilir, zira Türkiye sınırlarında sürekli çatışmaya meyilli bir Daeş'ten se uzlaşmaya yakın ve kendi vatandaşlarıyla akraba bir PYD'ye sıcak bakabilir. Uzun vadede Kürtlerin bir devlet hayali olabilir, lakin şu an ki konjüktür, Ortadoğu'da yeni bir devlete uygun görünmüyor. Belki de daha fazla hak eksenli bir yapılanma olabilir, ama son tahlilde Amerika da bu tür bir hata içine girip bölgede ki tek müttefiki ve Nato üyesi Türkiye'yi daha fazla da zorlayamaz. PYD ye verilen vaatlerin bir çoğu dün dündür havasında unutturulur, Irak'ta konjüktür bu kadar müsaitken Kürt devletine sıcak bakmayanlar bu şartlarda Suriye'nin parçalanmasına izin vermezler.

Suriye Kürtleri Ortadoğunun bu sert oyununda kendilerini oyun kurucu olarak görme rüyasından uyansalar iyi olur, zira kuklacı onların kendilerini bu role kaptırmasına fazla göz yummayacaktır. Tarih bunun farklı örneklerini bize sunmakta fazlasıyla cömert davranıyor. "Mahabat Kürt Cumhuriyet" örnekliği Kürtlere yeter de artar bile... komşularla iyi geçinip haklarını müdafaa etmek daha akıllıca olur sanırım. Zira Salih Müslim'in haftasonu bir daha Ankara'ya apar topar getirilmesinin bunu bir kere daha hatırlatmak niyetiyle olduğunu anlamak için analist olmaya da gerek yok.

Suriye'de savaş daha uzun sürecek, Türkiye bir an önce Hükümetini kurup, kaldığı yerden devam etmek zorunda, Ülkede başı boşluk yarın onulmaz yaralar açar, kimsenin ben hükümete şu şartlar bu şartlarla girerim deme lüksünün olmayacağı günlere gelirsek iş işten geçmiş olacaktır. Devlet aklı bunu gerektirir ki, bunun dışındaki her iş sorunlar yumağını büyütür. Küçük iktidar olma numarları vakit kaybına yol açarsa bu ülkenin geleceği hepimizden hesap sorar.

 

Bölgenin siyaseti bekleme lüksü ve tahammülü yok...

 

Ömer Evsen

Twitter: @evsenomer