24 Ekim 2015

Suriye'nin geleceğinde olmak

Suriye'de Tarihin sonuna doğru gidiliyor!!! Ama hangi tarihin o muamma...

Suriye sarmalı, Türkiye'nin ayağına küresel bir kelepçe olarak takılma yolunda gelişerek devam ediyor. Bu konuda dâhili ve harici bedhahların faaliyetleri sürmektedir. Bu noktada sahada ve akademik ortamlarda ifade bulan bazı hususları hatırlamak, bundan sonrası için önemli olabileceği gibi tarihe düşülmüş birer not olarak geleceğe bırakılması adına da önemlidirler.

Suriye olayı ile yüzleşirken Suriye'deki insanla yüzleştik mi? Suriye halkının evvelce nasıl idare edildiği ve bunun nasıl bir mizaç oluşturduğunu düşündük mü?

Suriye'de resmi ve STK bazında örgütlü toplum olamadığı için muhatabımız Suriyelilerin, teşkilat ve organizasyon becerisi noktasında eksiklikleri olabileceğini düşündük mü? Siyaset psikolojisi ve sosyolojisi açısından muhataplarımızı anladık mı?

Suriye halkının uzun yıllar diktatörlerce ve darbelerle yönetilmesi münasebetiyle, benzer pek çok örnekte olduğu üzere, birlikte iş yapma alışkanlıklarındaki eksikler hususu düşünülmeden bu insanlar kıt imkânlarla stratejik bir yapılanmayı oluşturabilecekleri zannedildi. Esed döneminde korku ve komployla yönetildiklerinden, bir Ortadoğu klasiği olarak, birbirlerine karşı itimatlarının kırılgan olabileceği düşüncesi üzerinden bir yaklaşımla konu düşünüldü mü, düşünülüyor mu? Zira bu güvensizliğin olaylar sırasında STK'lardaki hassas bazı ayrıntılarda da kendisini hemen gösterdiği sahada ifade ediliyor.  

Suriye'ye dair yabancı menşeli pek çok STK'nın kurulduğu biliniyor. Türkiye üzerinden hareket eden bu yapıların istihbarat odaklı bir içeriğe sahip olduğu bilindiği halde, bu yapılar içinde bulunan ülkemizden bazı kişiler bilerek ya da bilinçsiz Suriye'deki muhalif gruplara yanlış aksetmiş ya da aksettirilmiştir. Bu yolla da onlardaki Türkiye algısı değiştirilmeye çalışılmış ve bu belli oranlarda başarılı olmuştur. Zaten güvensiz ve dağınık olmaya temayüllü, psikolojisi kırılgan bu insanların yabancı STK'larda bulunan bu defodan ötürü mevcut durumun müstakbelde aleyhimize yansımaları söz konusu olabilir.  

Eğit-donat, Suriye konusunda yaşanan sıkıntılardan birinin kaynağı oldu. ABD, eğit-donatta, Suriyeli muhaliflerce algılandığı kadarıyla, bir savaşçı eğitiminden çok istihbarî gayelerle hareket etmiştir. Bu sebeple başından beri ABD'ye güven krizi yaşanmış ve bu süreçte temin edilecek silahlarda izleme mekanizmaları olduğu düşünüldüğünden bu işlere niyeti ticaret olanlar talip olmuş ve muhalifler sıkıntı yaşamıştır. Basına yansıyan silah satılma ve olayın bitirilmesi haberleri de bu yaklaşımın doğruluğunu gösteren birer done olarak ortaya çıktı. Bir de burada Türkmenlerin eğitileceği hususun neden ifşa edildiği konusu vardır? Şimdi ABD, YPG'ye aynı eğitimi vereceğini ifade ediyor.

STK'lar ve eğit donat faaliyetleri yanında sahada duyulduğu ifade edilen batıyla uyumlu davranılması gerektiği ve bu olmadığı takdirde, Esed'in devrilmesine izin verilmeyeceği yolundaki imaların, realist olmakla birlikte, Suriyeli muhaliflerde sukût-ı hayale yol açtığı da değerlendirilmektedir. Bu hususta yönlendirmelerin daha sağlam temellendirmeler üzerinden olması gerekir; zira Mevlana'nın dediği gibi ne dediğimizden çok muhatabın ne anladığıdır önemli olan.

Geleceğin Suriyesi için, koordineli kadroların, anayasal alt yapıların ve sistematik bir yaklaşım oluşması adına akademik ve bürokratik zemine dair neler yapıyoruz çalışması son olarak akla geliyor. Proaktif olmanın yolu gücümüzün fevkine irademizi dikmekten zira akabileceğimiz mecraları çalışmaya başlamakla olacaktır.

Bu bakımdan, Suriye'deki müttefiklerimizle!!! sahadaki muhalifler arasında dengeyi bulmak hayati görünüyor. Yedi düvel IŞİD meşrulaştırıcı zemininde küresel ve bölgesel hesaplarını görürken biz bunun neresindeyiz sorusu son olarak akla geliyor.

Bunlar akademik çevreler ve sahadan yansıyan bazı derkenarlar ilgilisine arzdır…