02 Haziran 2018

Suudi Arabistan’ın akibeti

 Arap İsrail savaşlarının dördüncüsü olan 6 Ekim 1973 de Mısır ile Suriye,  İsrail'e karşı  eş zamanlı bir  saldırı başlatmıştı. ABD'nin İsrail'e verdiği destekten dolayı Suudi Arabistan'ın da katıldığı  beş körfez ülkesi petrole % 70 zam yapmıştı. ABD başkanı Nikson,  ABD temsilciler meclisinden İsrail'e 2.2 milyar dolar yardım çıkarılmasını isteyince  Sudi Arabistan ve diğer  körfez ülkeleri ABD'ye tam petrol ambargosu koymuştu. Tabi bu süre kısa sürmüş olup 18 Mart 1974'de bitti. Ama ambargo etkisi  büyük olup  1970 deki  varil başı petrol 1.39 dolarken 1. Ocak 1974'te 8.32 dolara çıkmıştı.

ABD bir daha petrol krizini yaşamamak için Birleşik Devletler Suudi Arabistan Ortak Ekonomi komisyonunu kurdu. 1971'de ki altın penceresinin kapatılması sonrası, petrodolar ilişkisinin güçlendirilmesi, petrolün dolara bağımlılığının arttırılması, ABD'nin temel hedefiydi. Her ülkenin, petrol ihracatçısı olan ülkelerden dolar üzerinden petrol alması ABD için küresel para egemenliğini sürdürebilmesi için son derece önemliydi.

Onun için bu; ekonomik işgal diyebileceğimiz yardım politikaları ile başlayıp borçlandırma ile sürdürülen  stratejinin dışında bir stratejiydi. Başka bir ifadeyle oyun içinde bir oyundu. Çünkü arkasında  bir Arap İsrail savaş nedeni olup, arapların petrol ambargosuna kadar uzanmıştı. Karşılıklı bağımlılığı arttıracak bu yeni strateji, ABD'nin Suudi Arabistan'a derinlemesine  etki etmeyi de sağlayacaktı.

Peki neydi bu strateji?

Suudi Arabistan'ın yeniden yapılanmasıyla ilgili, alt yapı ve mühendislik gerektiren alanlarda ABD'ye bağımlılığı sürdüren anlaşmalar yapıldı. Ham petrol satan Suudilere çok cazip gelecek,  kapanda büyük bir peynir sunuldu. Kendi endüstrilerini geliştirmelerini bunun daha büyük bir katma değer  oluşturacağını,  petrol bazlı ürünlerin üretilmesi için yeni endüstrilerin  oluşturulmasını ABD Suudilere öneriyordu.

Petro kimya tesislerinin kurulması ile başlayan bu süreç; ülkenin inşa olmasından ve diğer tüm alanlarda hızlıca Birleşik Devletler Suudi Arabistan Ortak Ekonomi komisyonunun hedefleri arasına girdi. ABD şirketleri Suudilere gelişmiş batı ülkeleri gibi bir ülke öneriyordu. Buradaki  strateji; bölge arap ülkelerinide etkileyecek,  ABD şirketleri ile ilişkiye girerek aynı metodla ülkeleri için çalışma yapabilecek nitelikteydi.

Bunların yapılabilmesi içinde dolar talep eden ABD firmaları, ülkeleri IMF ve Dünya bankasının kapısına yönlendirerek borçlandıracaklardır. Nitekim süreci takip ettiğimizde bunun  bölge arap ülkelerinde hızlı bir şekilde talep şeklinde dış borçlanmalara gittiğini,  ekonomik işgal olarak davetin gerçekleştiğini, bugün ki arap dünyasının bağımlılıkları ölçüsünce görüyoruz. ( Türkiye'ye uygulanan stratejide temelde bu minvaldedir)

Suudi Arabistan'ın bu bağımlılığının bugün ki sağlam adımlarını atan strateji neydi?

1.ABD tarafından altın penceresinin kapatılmasından sonra sarsılan dolar güveninin; petrolün dolar üzerinden satılma garantisinin alınması. Bu çok önemli bir güç unsuruydu. Rezerv para gücünü dolar koruyacaktı.  Bir birlerinde  ihtiyaç duydukları ürünler olduğu halde, kendi paraları ile ticaret yapamaz hale gelen ülkeler, doları elde etmek için çaba sarf edecekti. Dolar sırtını petrole dayamıştı. Petrolü kontrol edeni kontrol ettiğinizde bastığınız kağıtlar olan dolar, tüm dünya ticaretini de kontrol edecekti.

2.ABD'nin Suudilerin bağımlılığını sağlama adına çok yüksek maliyetlerde yatırımlar yapıyorlardı. Çünkü ambargodan kaynaklanan Suudilerin  çok yüksek dolar rezervleri vardı. Bunların bir şekilde eritilmesi gerekiyordu. Bunlardan biride yüksek maliyetli yatırımlardı. Ayrıca Suudilerin bağımlılığını arttıracak uzun vadeli bakım ve yönetim anlaşmaları yapıldı. Küresel finans bugün hala gelişmekte olan ülkelere borç para verirken bu stratejisini uygular.

3.Suudi Arabistan'ın en önemli bağımlılığından biri olan bu zenginliğinin görünür hale gelmesi ile komşu ülkeler tarafından tehdit edilebileceği düşüncesiydi. İsrail bunun için birebir aktördü. ABD, orta doğuda İsraili korurken onu aynı zamanda bir düşman olarak kullanıyordu. Bunun nedeni çok basitti. Eğer size  karşı düşman bir ülke  gösteriliyorsa, sizin silahlanmanız gerekiyordu.

ABD'nin Suudilere 1973 ambargo sonrası başlatılan silah satım  projesi, çok yoğun biçimde devam etmektedir. Suudi Arabistan Dış işleri bakanının yaptığı açıklama ABD ile yapılan bu anlaşmaların 380 milyar dolara geldiğini ifade etmişti.

Tabi burada satılan silahlar, kullanım kapasiteleri, kontrolleri tamamen oluşturulmuş Amerikan üsleri tarafından kontrol ediliyor. Yani silahı satıyor, bu gerekçeyle bu kez İran tehlike gösterilerek üst alınarak ABD askeri gücünü Suudi Arabistan'a yerleştiriyor.  Bu askerin maliyetler yine petrol zengini Suudilere ödettiriliyor. Böylece en büyük bağımlılık uzun vadeli bağımlılıklarla askeri olarak gerçekleştiriliyor.

4.Birleşik Devletler Suudi Arabistan Ortak Ekonomi komisyonu çerçevesinde yapılan anlaşmalarda; Suudi Arabistan petrodolarlarını ABD den devlet tahvili almak için kullanacaktı. Suudilerin elde edeceği faizlerler direk Suudi Arabistan da çalışan ABD şirketlerine gidecekti. ABD hazine  bakanlığı Suudi parası ile bu ödemeleri yapacaktı. Suudiler böylece petrol karşılığında ABD devlet tahvillerini almış olacaktı. Tabi bugün 700 milyar dolar gibi söylentileri olan bu tahvillerin, oluşturulan bağımlılıktan dolayı parasal olarak alınması mümkün değil. Bunun için kimi zaman 11 Eylül olayında Suudi Arabistan kökenli vatandaşların suçlanması ile Arabistan'a dava açılması ile  çok büyük cezalar kesme peşindeler. Çok yüksek kar marjları ile büyük silah satışları gerçekleştirerek bu tahvillerde eritilmektedir.

Anlayacağınız, ABD Suudi Arabistanı silah gücü ile, ekonomik bağımlılıkla tamamen kontrol altına almıştır. Varlığını ortadan kaldırma tehdidi ile islam dünyası içinde; İsrail'in bir koruma kalkanı olarak kullanmaktadır. İranı baş düşman olarak gösterip, İran'la Irak'ı savaştırıp gerçekleştirdiği işgali, şimdi Arabistan ile İran'ı savaştırarak gerçekleştirmek istiyor. Amaç dünya siyonizm Kudüs krallığı...

Selam ve dua ile...