Şuur -1: Sera Etkisi
-Ruzname; Kelime Günlüğü’nden-
Bizâtihi
hiç kimseden bana hayır yok,
Hiç
kimseden de ümidimi kesmiş değilim.
Kendi
halime baktığım zaman,
Baştan başa tek dane bile değilim!
Şâh-ı Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretleri
İnsanın kendini anlamasının, çözebilmesinin güçlüğü,
binlerce yıldır etrafında dolaşıp oyalandığı, duraksadığı, hep yeniden yordam
geliştirdiği bir hakikat olarak hâlen tam karşısında duran bir bilmeceyi
andırıyor.
Belki şiddetin ve savaşın kısa anlatılmış uzun tarihine göz
atmak, insanın insana ettiği kötülüklerin arayışlara ve sınırları kavrama
çabasına aldırmayan çıkar kavgasından başka bir şey olmadığını görmemize yeter;
hatta bütün bu kendini anlama çabasını samimiyetsiz bulmamıza sebep olur. Fakat
mensup olduğumuz canlı dünyasının sebep olduğu her türlü felakete, bütün
kayıplara ve kötülüklere rağmen kemalata ulaşabildiğinin en kıdemli örneği olan
Hz. Ömer -Rahmetullahi Aleyh- bu dünyada yaşadı, bütün yapıp ettikleriyle
yüzleşti, yüzleşmeyi öğretti. Bu hatıranın hürmetine nefes aldıkça olan biten
her türlü zararın telafi edilebileceğine inanmamız mümkün oldu. Ve insanı bu
yüzüyle okumayı ihmal etmememiz gerektiğini anladık. Zararın neresinden dönsek
kârdaydık.
İnsanlığın kendini kendi karanlığına terk ettiğinde, kendi
insafınca yol aldığında açığa çıkacak sonuçları en iyi anlatan turnusoller,
üçüncü sayfa haberlerinde saklıdır.
Her şey kontrolden çıktığında, onu durduracak frenler
patladığında felaketin akıl almaz boyutlara ulaşabildiğini bize haber veren her
şey; okumaya, dinlemeye, seyretmeye dayanamadığımız üçüncü sayfaya hapsolmuş
gerçeklik akışıdır.
Cinnetin, sinir krizlerinin, aşırı duyarlı olmanın, kendini
olduğundan büyük ya da küçük görmenin sonucunda yaşanan felaketler, kendini
tanıma konusunda acze düşmüş, her şeyle ve herkesle kavgalı, saplantılı,
meyillerinin tehlikesinden ve yaradılışının kodlarından habersiz profilleri ele
verir.
Zaten zulmün temelinde yaradılışıyla kavgalı olma meylinin
en ileri hâli vardır.
Darian Leader, Depresyon
Yas ve Melankoli kitabının girişinde tedavi edici anti-depresanların
depresyon hastalığının aynası olduğuna dair vurucu bir tespitte bulunur.
Tabiatı, kaynakları, üretimi orantısız bir biçimde tüketen
modern insanlık, depresyon ve benzer hastalıklar bakımından tam bir kısır
döngüye sebep olmuştur.
Dolayısıyla Leader, aynı kutuya giremeyen hap paketlerinin
yalnızlık mesajını, “Yalnız hap, paketi
açanlara acımasız bir mesaj gönderiyor. Birbirinden ayrılmış birimlerin
kasvetli imgesi modern bireyciliğin negatif yönünü yansıtıyor; her birimiz
yalıtılmış ve diğerlerinden ayrılmış bireyleriz. Toplum değerleri ve ortak çaba
yerine piyasadaki mal ve hizmetlerin rekabetine göre hareket ediyoruz” şeklinde
yorumlar. Bu yalıtılmış toplum biçimi hiç de tabii değildir.
Leader bu ifadesinde, depresyonun da tıpkı tedavisini
gerçekleştiren ilaçlar gibi sentetik bir dünyanın sentetik bir sorunu olduğunu
anlatıyor gibidir. Bu tavır o kadar yerleşiktir ki tıpkı ilaçların bünyede
ölünceye kadar yer edişi gibi insanı/insanlığı terk etmeyecektir, çünkü düzen
her gün daha sentetik olmaya ve yaşamaya zorlamaktadır.
Bu sentetik döngü sera etkisini hatırlatıyor.
Sera etkisi, önüne geçilemez ve sonlandırılamaz tabii bir
döngünün adı. Dünyayı aydınlatan ve ısıtan güneş ışınları, dünya atmosferinden
içeriye süzülüyor fakat dışarı çıkamıyor.
Zamanla bu tek taraflı akış dünyada ısı artışına sebep
oluyor. Bu etki tabii/gerçek/önlenemez bir düzenek.
***
Künye: Şuur; bilinç, insanın kendisini ve
çevresini tanıma yeteneği, temel bilgi, temel görüş, algı ve bilgilerin zihinde
duru ve aydınlık olarak izlenme süreci anlamlarına gelir (TDK Türkçe Sözlük).