09 Haziran 2016

Tarih yoktur tarihçi vardır!

Geçtiğimiz günlerde Alman parlamentosu Ermeni meselesi hakkında bir karar aldı. Tarihçilerin bile tam olarak üzerinde uzlaşamadıkları "tarih" hakkında parlamentoların karar vermesi ne kadar doğrudur? "Tarih yoktur, tarihçilerin tarihi vardır" ya da "tarih yoktur tarihçi vardır" der ünlü yazar Edward Hall Carr. Çünkü geçmişte yaşanmış herhangi bir mesele hakkında sayısız, perspektif, görüş ve yorum vardır. Bu yorumların hangisinin kabul edileceği büyük bir tartışma konusudur. Yalnızca tarih değil, tarih hakkında, yani tarihin neliği hakkında biraz okumuş herkes bu gerçeği bilir.

Çok değil, Alman tarihçiler yakın bir zaman önce, yani 1980'lerin sonunda kendi Historikerstreitlarını neredeyse Holocoust hiç olmadı noktasına gelecek kadar yapmışlardı. Holocoust modern bir mezbahaydı. Holocoust'ta katledilen yirmi milyon insandan sadece altı milyonu Yahudiydi. Sadece Yahudileri değil, çingenelerden eşcinsellere kadar farklı etnik kökende ve cinsel tercihte kim varsa bu mezbahada kurban edildiler. Sistematik bir şekilde, modern teknik kullanılarak katledildiler. Bilim adamları kurbanlar üzerinde deney yaparken, teknik uzmanlar en az maliyetle ne kadar çok insan öldürülebiliri hesaplıyorlardı. Alman tarihçiler ve düşünürler Historikerstreitla,  - siz isterseniz buna tarihçilerin tartışması ya da tarihin tartışılması deyin - soykırım suçlarının karşısına Stalininkileri çıkararak Almanların tarihini lekeleyen bu hadiseyi gerekçelendirmeye, Alman halkının utancını ve yükünü hafifletmeye çalışıyorlardı. Tarihçilerin bu tartışması herhalde yasayla, yönetmelikle veya parlamento kararıyla engellenemezdi. Ermeni meselesinin de bugün tarihçiler tarafından çeşitli platformlarda tartışılması engellenemez ama onun hakkındaki nihai kararı da hiçbir parlamento veremez, vermemelidir. Veriyorsa tarihçilere ve onların tartışmasına zaten ihtiyacımız yok demektir. Tarih bölümlerini kapatalım ve her konuda parlamento karar versin.

Halbuki düşünmeye devam etmeye parlamento kararıyla da olsa engel olunamaz. Hiçbir tarihsel meseleye parlamento kararıyla son nokta konamaz. Tarihçiler araştırmaya ve düşünmeye devam edeceklerdir.

Kavramlar tartışmaya her zaman açıktır. Soykırım tarifine bakarsak, modern tekniğin de kullanıldığı sistematik olarak bir ırkın kökünü kazıma, yok etme eylemi. Bu tarifin bizzat kendisi, neye soykırım denilip neye denemeyeceği tartışmalıdır. Çünkü kavramlar görecelidirler ve ortaya çıktıkları tarihsel konteksti yansıtırlar ve o kontekstte anlaşılmalıdırlar.

Burada mesele bir parlamentonun fonksiyonunun ne olduğu ve ne olması gerektiği, yetkisinin sınırlarının nereye kadar genişletilebileceği meselesidir. Tarih hakkında karar verme yetkisi parlamentolara bırakılırsa biz de tarihten bir sürü soykırım örneği bulur ve kendi parlamentolarımızdan geçirebiliriz. Fakat bunun halklara ne gibi bir faydası vardır? Türkler ve Ermeniler arasındaki ilişkiyi daha mı iyi hale getirecektir böyle bir karar? Alman Parlamentosu, görünen o ki Ermeni meselesini araçsallaştırarak Türkiye üzerindeki çıkarlarını arttırmak, Suriye'deki savaş ve mülteciler konusunda Türkiye'yi sıkıştırmak ve ona güç uygulamak istemektedir.

Parlamentoda aldığı bu karar da işin içine kendi suçunu ve sorumluluğunu dahil etse bile "objektif" değil, subjektiftir. Bu kararı alacaksa madem kendi sorumluluğunu da kabul ediyor kararı Türkiye'ye dikte ederek değil, Türkiye'yle ortak bir metin hazırlayarak alması gerekmez mi?

Bununla birlikte, Ermeni tehcirini ve yaşanan felaketi kabul eden Türkiye, bu hadisenin tazmin edilmesi meselesini de bir an önce halletmelidir. Ermeni kardeşlerimize felaketten önce sahip oldukları mülkiyeti geri vermek, verilemiyorsa bir tazminat ödemek hem halkları yakınlaştıracak hem de gelecekte Türkiye'nin önünü açacaktır. Sürekli ısıtılıp ısıtılıp önümüze konan bu meseleyi önce kendi içimizde halletmeliyiz. Türkiye'de Ermenilerle işbirliği içinde, Ermeni cemaatini de önemli ölçüde rahatlatacak bir çözüm arayışına bir an önce başlanmalıdır. Türkiye'deki Ermenilerin Anadolu'yu ve Anadolu insanlarını Almanlardan daha fazla sevdiklerine eminim. Ermeni cemaati karardan rahatsızlığını dile getirdiği gibi, yakın dönemde AK Parti'ye en çok destek olanların Ermeni kökenli entelektüeller olduğunu da hatırlayalım.