VF kat sol
VF kat sağ

19 Ağustos 2021

​Tarihten bize kalan

Ardında sayısız eserler ve eşsiz bir medeniyet bıraktı Müslüman Türk Devletleri. Medreseler, camiler, köprüler, hanlar, saraylar ve daha nice eserler. Onlardan bize kalan sadece taş binalar ve eserler midir yoksa bunlara ruhunu ve ihtişamını veren manevi idealler ve yüksek hedefler midir?

Onlardan bize kalan en büyük miras yolunda can verilen, canandan geçilen manevi idealler ve yüksek vatan mefkuresi olsa gerek. Bunlar öylesine yüce idealler ki ardında kıtadan kıtaya sürüklemiş birleri, yüzleri, binleri, milyonları.

Mesela, Akıncıları, bugün uçakla dahi gitmekten imtina ettiğimiz ve nefsimize ağır gelen binlerce kilometre ötelerdeki topraklara götüren yüce ideal neydi?

Neresiydi uğrunda can verilen, canandan geçilen vatan toprakları?

İnancı, kültürü ve dili farklı olan ve yüreğinde en büyük nefreti taşıyanlara dahi “Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz” sözünü söyleten sır nerede gizliydi?

Erdemli olmak, inançlı, ahlaklı ve insanlık için faydalı bir ömür sürmek muradıyla yaşadı ecdadımız. Hüküm sürdüğü her toprak parçasında merhameti, iyiliği ve adaleti yücelttiler. Sadece insanları değil kuşları, atları, ağaçları ve tüm beşerî düşündüler ve bunlara hizmet ettiler. Bu yüzden yüzlerce yıl geçmesine rağmen hala özleniyor ve bekleniyorlar hüküm sürdükleri her coğrafyada. Yemen’de Kudüs’te, Sudan’da, Mekke’de, Bosna’da, Balkanlarda ve dahi pek çok vatan parçasında.

Düşüncem odur ki, tarihi binaları gezmek yerine tarihi binalara ruhunu ve ihtişamını veren kadim medeniyetimizin ideallerini anlamak ve bunları çocuklarımıza, bilhassa gençlerimize anlatmak çok daha muteberdir. Zira mazisiyle bağını koparmış, tarihinden ve kültüründen bihaber büyüyen çocuklar korkarım ki bu vahşi hazlar çağının rüzgarıyla yaprak misali sürüklenip başka kültürlerin tesiri altına girecekler ve kendi mukaddesatına hor bakacaklar. 

Bugün bize düşen şanlı tarihimizi ve bu eşsiz tarihin müderrislerini, mimarlarını, hekimlerini, komutanlarını ve sultanlarını çocuklarımıza ve gelecek nesillere anlatmaktır. Bu noktada öncelikle anne babalar ve öğretmenler sonrasında okullar, üniversiteler ve nihayetinde bütün toplum mesuldür.

Halimiz bahçesinde gizli bir hazine olan fakat bundan bihaber yoksulluk içinde yaşayan bir insanın hali gibi. Üzerinden yüzlerce yıl geçmesine rağmen hala öğrenemediğimiz, anlayamadığımız ve ne yazık ki bazen de yanlış anladığımız tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimiz. Ülkemizde ve diğer ülkelerde yaşanan toplumsal olaylara ve sorunlara bakınca Osmanlı Devleti’nin yüzlerce yıl dünyaya hükmetmesini sağlayan şeyin değeri çok daha iyi anlaşılıyor.

Şehit kanıyla vatan kılınmış bu aziz topraklarda yaşamış ve hüküm sürmüş ecdadımızdan bize kalan sadece binalar, taşlar ve duvarlar değil aynı zamanda yüce idealler ve büyük hedeflerdir.

Dileğim odur ki, nizamı alem için, mağdur ve mazlumların duası hürmetine Kader-i İlahi yeniden bu aziz millete adaleti ve merhametiyle dünyaya hükmetme bahtiyarlığını nasib eylesin. Dualarımız, inancımız ve beklentimiz bu yöndedir…

Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın…

Vesselam…