VF kat sol
VF kat sağ

18 Ocak 2018

Taylorizm ve Kapitalizm

Endüstri 2.0, buharlı makineleşmenin ardından gelen elektrikli imalat süreçlerini ifade eder. Frederick Winslon Taylor'un 1911 yılında yayınladığı Bilimsel Yönetimin İlkeleri (The Principles of Scientific Management) adlı eseri, üretimde işyerinden ve işçilerden kaynaklanan verimsiz kullanımı bertaraf etmeyi teklif etmektedir.

Taylor'a göre üretim sürecinde zamanın ve mekânın rasyonelleştirilmesi (standartlaştırılması) sağlanmalıdır. Bu ise emek sürecinin denetim altına alınmasıyla gerçekleştirilebilecektir. Üretim iki ilkeyle sistematik hale getirilmelidir: 1) Bir imalat aşamasında makinelerden çıkan parçaların zaman kaybetmeksizin diğer imalat aşamasındaki makinalara uygun olarak konumlanması, imalatın kesintisizliğinin sağlanması, 2) Üretim sürecinin parçalara bölünerek işçilerin imalat sırasındaki hareketlerinin hem diğer işçilerle hem de makinelerle senkronize edilmesi.

Taylor'a göre insanlar doğaları gereği tembeldir, ancak bundan daha büyük tehlike sistematik kaytarmadır. İşçilerin kaytarmalarının birinci sebebi, işverenlerin işçilere maksimum bir ücret belirlemeleridir. İşçinin daha hızlı çalışıp üretimi arttırması halinde aldığı ücret iki veya üç kere azalmakta, neticede işçi tembellik yaparak, işi yavaşlatarak ücretinin kesilmemesi konusunda kesin kararlılık sergilemektedir. İkinci olarak işçiler makine üretiminin mal bolluğuna sebebiyet vereceğini ve bunun da işsizliğe yol açacağını düşündüklerinden işi yavaşlatmaktadır. Üçüncü olarak işçilerin yönetimden mümkün olduğunca az yardım ve tavsiye alması, imalatı bildikleri gibi gerçekleştirmesi işin tavsamasının nedenidir. Taylor, bu meselenin işçiye bırakılamayacağını, imalat için en iyi metodun ancak kullanımdaki uygulamaların kronometrik zaman ve hareket etütleriyle analiz edilerek belirlenebileceğini ileri sürer. Rastgele metotlar yerine kademeli olarak bilimsel metotlar ikame edilmelidir (Taylor Frederick W., Bilimsel Yönetimin İlkeleri Çeviren: H. Bahadır Akın, Çizgi Kitabevi Yayınları, 1997: 28).

Taylor'a göre bu durumda yapılacak şey, her parça iş için nasıl ve ne kadar zaman harcanacağının standart hale getirilmesidir. Taylor, “üretim sürecinde işçilerin gereksiz hareketlerinin ortadan kaldırılıp, yavaş ve verimsiz hareketlerin hızlılarıyla değiştirilmesi yoluyla büyük bir zaman kazanımı ve dolayısıyla üretim artışı sağlamak mümkündür” der.

Taylor'un fabrika düzeni, kent-sanayi-işçi ilişkilerinin değişmesine yol açacaktır. Endüstri 1.0'da fabrikalar su veya odun ihtiyacına bağımlı mekanik üretim anlayışıyla eski kent merkezlerinden dışarı çıkmışlardır. Endüstri 2.0 ise elektrik enerjisiyle motora bağlı seri üretim anlayışı getirmekte, ormana ve su kaynaklarına bağımlı olmayan imalat biçimlenmesine yol açmaktadır. Bu durumda eski kent merkezlerinde sanayi üretimi yapılabilecektir. Endüstri 2.0 ile ikinci değişim, usta-çırak ilişkilerine dayalı iş yapısının kırılmasında görülür. Vasıfsız emek talebi kentsel nüfus yoğunluklarına sebep olur.

Taylor, vasıflı işçilerin üretimi fiilen kontrol etmesine, yani iş ve işçi üzerindeki tekel durumlarına son vermek istemektedir. Üretimde işin nasıl yapılacağı işçilere bırakıldığında, işçiler dayanışmaya girerek işi kaytarmaktadır. Düz işçilerin makineleşmeye uyumlulaştırılarak ucuza çalıştırılmasını sağlamak ve emeklerinden yüksek verim almak niyetindedir.

Kişilerin kabiliyetleri ölçüsünde, bir işi en hızlı ve en verimli bir şekilde yapabilecek seviyeye ulaştırılması için geliştirilip eğitilmesini, ücretlendirilmesini hem çalışanların hem de yönetimin en önemli hedefi olarak kabul eder (Taylor, 1997: 19).

Yönetimin dört ilkesine işaret eder: 1) Eski yöntemleri terk ederek bilimsel metotlarla üretim sürecini yönetmek; 2) İşçinin rastgele değil bilimsel metotlarla seçilmesini, eğitilmesini ve gelişimini sağlamak; 3) Her işçiyi işin farklı birimlerine göre bilgilendirilmek ve kontrol etmek; 4) İşin fiziki kısmıyla teorik (yönetime has) kısmını birbirinden ayırmak; yöneticiler ve çalışanlar ayrımının yapılması. İşin planlamasıyla uygulanmasını farklı emek süreçlerine ayırmak.

Eski imalat sistemi, ‘işçinin hareketliliği'ne bağlı iken, Taylor'un akan bant (montaj ve seri üretim) sisteminde ‘işçinin sabitliği' esas kabul edilmektedir. İşçinin imalat sırasında kıpırdayamaması, montaj hattına mıhlanması bazı sonuçlar doğurmuştur: işçinin zihinsel faaliyetten kopartılması, vasıfsızlaştırılması, makinanın uzantısına dönüştürülmesi, azami emek sömürüsüne maruz bırakılması. Modelin tek pozitif değeri işçinin üretimdeki verimliliğinin performans ücreti sistemiyle teşvik edilmesinde görülür. Taylorizmin en büyük neticesi hiyerarşik bir kitle üretimi toplumu kurmasıdır. Bu da kitle tüketimiyle dengelenmezse kriz yaşayacaktır. Toplumu beyaz yakalılar / mavi yakalılar olarak bölen robotlaşmış imalat toplumu fikri Sovyetler Birliği'nde de tatbik bulmuştur. Taylor'un ‘bilimsel yönetim ilkeleri' neticede “sıradan insan, özgürlüğü olmayan bir makinedir” anlayışı getirmektedir. Fordizmin Taylorizmden doğduğu doğru ise de aralarında farklılıklar vardır.