03 Nisan 2017

Tayyip Erdoğan ve Aydın Işık

Recep Tayyip Erdoğan, dünya görüşleri taban tabana zıt bir kişi olan Ziya Gökalp'in 1912'de yazdığı ‘Asker Duası' isimli şiirin,

Minareler süngü, kubbeler miğfer, 
Camiler kışlamız, müminler asker, 
Bu ilahi ordu dinimi bekler,
Allah-u Ekber, Allah-u Ekber.

Mısralarını okuduğu için şeytanî bir kurgu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan alınır.

Bu süreçte biz de, zat-ı âlilerini Konya'da misafir etmiş ve şehri gezdirmiştik.

Erdoğan, o günlerde muhtemelen 1998'de bir konferans için Eskişehir'e gider.

Buradaki konuşmasında, hafızalarda kaldığı kadarı ile “Bildiğiniz bir şey var da bana sormazsanız hakkımı helal etmiyorum” der.

Bunun üzerine halen sağ olan bir kişi ayağa kalkıp, büyük dava adamı Necmeddin Erbakan Hoca'nın Suudi Arabistan Kralı'na yazdığı ileri sürülen mektupla ilgili bir soru sorar.

Salondaki bazı kişiler, soru soran adama saldırırlar. 25 yıldır FETÖ'cü teröristlerin zulmüne maruz kalan, bugünlerde dost sandığı bazı iktidar milletvekili ve bürokratların eziyetine dûçar olan Aydın Işık ağabey, araya girip saldırıyı önler, ama kendisi yaralanır.

Yaşananlardan büyük üzüntü duyan Recep Tayyip Erdoğan, mücahitliğine şehadet ettiğim Aydın Işık'la özel bir mekânda görüşür ve yaptığı asil davranış nedeniyle teşekkür eder. Çünkü Erdoğan kadirşinas bir insan.

Reis ile başka karşılaşmaları var mı bilmiyorum, ama ben Aydın ağabeyi, şehadetinin sene-i devriyesini bile hatırlamayarak büyük vefasızlık ettiğimiz Şeyh Ahmet Yasin'in, terörist İsrail tarafından şehid edildiği 22 Mart 2004'de Ankara'da tanıdım.

Ankara'da 30 kadar kişinin katıldığı bir toplantıda idik. Şeyh Ahmet Yasin'in şehid edildiğinden haberim yoktu. Bir kişi yemekte kalkıp acı haberi verdi ve hüzün dolu bir şiir okudu.

Haber beni yıkmış ve gözlerimi yaşartmıştı. Bu hâl, iyilik abidesi Aydın ağabeyin dikkatini çekmiş, gelip benimle tanıştı. O gün bugün birbirimizi hiç üzmedik. Çünkü Aydın Işık gibi yiğit ve mücahid bir adamı üzmek, ne adamlığa yakışır, ne de Müslüman'a…

Kendisinin samimi bir mü'min olduğuna hem bu dünya da, hem de ahirette şehadet edeceğim nadir insanlardan. Ailesinin tüm fertleri de babalarından geri değil.

İslam davası için bir kişi hapse düşse ve yanında kimse olmasa, Aydın Işık'ın aile fertlerinin tamamı onunla olur. İzin verilmese eylem yapar ve görüşme iznini dahi alır. FETÖ'cüler bütün maddi varlığını elinden almazdan evvel ve sıhhati yerinde iken her bayram şehir şehir dolaşıp mazlumları ziyaret ettiğini bilmeyen yoktur.

Bir AK Parti milletvekili ile küs bir aileyi barıştırmak için birkaç bin km yol yaparken, kaza yapar. Kazada kusursuz olmasına rağmen (dosyayı bildiğim için) bin bir türlü dalavere çevrilir. Üstelik 17/25'ten sonra bütün varlığı elinden alınır.

Üstelik kazada basit bir yaralanma var. Heyet raporunda imzası olan doktorlar ‘bu imzalar bize ait değil' dediği halde daha, sonra içişleri Bakanlığı'na getirilen dönemin valisi, düzenbaz kamu görevlilerinin yargılanmasına izin vermez. Aydın ağabeyi hepimizin gözü önünde sürüm sürüm süründürdüler bu alçak FETÖ'cüler.

Avukat olan genç mahdumu, FETÖ'cü olduklarını bilmediği bir hukuk derneğine arkadaşları ile üye olur. 17/25'ten sonra ise arkadaşları ile istifa ederler. Bu dernek, 15 Temmuz'dan sonra KHK ile kapatılır. Daha ilginci avukat delikanlı, FETÖ'cülerin 17/25'den sonra sosyal medyada Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik iftira paylaşımlarının altına Ömer Hayyam'ın şiirinin şu mısraını yazar:

Kör cehalet çirkefleştirir insanları,
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var elbet,
Lakin bir lâfa bakarım laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye.

Şimdi bu delikanlı bu şiir paylaşımından dolayı, FETÖ'cülerin açtığı ceza davasında yargılanıyor. 3 yıldır süren dava henüz bitmiş değil.

Babası kadar yiğit bu genç kardeşimiz, Bursa Teknik Üniversitesi'nin öğretim elemanı sınavını birincilikle kazandı. Aylarca süren güvenlik soruşturması sonrasında güvenlik makamları sadece KHK ile kapatılan derneğe üye olduğu tarih ve ayrılış tarihinin dökümünü yazmış.

Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü, bu gencin görevine başlamasını reddetti. Aydın ağabeyin 30 yıldır yedirip içirdiği, giderken otobüs biletlerini aldığı, hatta ceplerine harçlık bile koyduğu, AK Partili bazı milletvekilleri, bazı başbakanlık danışmanları ve bir takım bürokrat, sıradan bir meseleyi çözmemek için kaçacak delik arıyor.

Kendilerinin FETÖ pisliğine ne kadar battığını bildiğimiz bu adamlar, dün Gülen'i eleştirdiği için kızdıkları Aydın abi ve ailesinin FETÖ'cü olmadığını söylemekten çekiniyor. Söyleseler, kendi pis işleri ortaya çıkar elbet. Diğer taraftan AK Parti Eskişehir İl yönetimine yiğitlikleri için müteşekkirim.

İşte FETÖ alçağı yüzünden, dün FETÖ ile iş tutanlar, yine dün FETÖ'den uzak durmalarını tavsiye eden kardeşlerini bugün görmüyorlar. Yazıklar olsun onların hepsine!

Sevgili Bursa Teknik Üniversitesi rektörü!

Sizi bir nebze anlayışla karşılarız belki, ama siz de görevinizi kâmilen yapmakla mükellefsiniz. Üniversitelerin FETÖ ile geçmişteki kirli irtibatını en iyi siz yöneticiler bilirsiniz. Bu dünyada bütün insanların listesi önüme konulsa, FETÖ ile hiçbir olumlu teması olmayan, aksine ailecek bir ömür mücadele ettiklerine, bu yüzden büyük zulümlere maruz kaldıklarına şahitlik edeceğim üç beş kişiden biri Aydın Işık ve oğludur. Bunu böyle bilesiniz. Vesselam.