Tedavi
-Ruzname; Kelime Günlüğü’nden-
Her şeyin
bir terapisti var. Çünkü artık terapi sadece bir meseleye ve bir durumu
düzeltmeye ilişkin olmaktan çıktı. Bir varlık, bir özne, bir sıfat, bir durum
ya da bir hobi bile terapi gerektirir oldu!
İnsanın en
önemli ve en eski uğraşılarından biri kendini anlama çabası.
Hz. Âdem’e isimleri
öğreten Allah, kulluk sorumluluğunu iade ederken becerilerle donattı onu. İletişim
için lisan, iaşe için iştiyak, nimetleri işlemek için yöntem verdi. İnsanlar
çoğaldıkça durum ve hadiseler de çoğaldı. Allah’ın verdiği beceriler de çoğalmaya
bağlı olarak çeşitlendi. İşlev becerisine kavuşan ve hareket verimliliğini
geliştirmeye başlayan insan için giderek karmaşıklaşan bir kâinat vardı artık.
Tekil veya
çoğul, fert ya da toplum fark etmez öncelikli çabamız kalabalık içindeki yerimizi
bulmak, kalabalığın uzağındayken kendimizi anlamak. Bu yüzden her türlü anlam
ve konumlanma arayışından söz edebiliriz. Bugün bile ebeveynlerin öncelikli
endişesinin çocuğunun geleceğine dair olduğu gerçeği, maddi ve manevi seçeneklere
göre arayışın ivmesi değişse de temelde arayış fikrinin hiç değişmediğine bir
örnek.
Hayatın çok
sesliliği ve karmaşıklığı içinde, her meselenin veya durumun birçok yöne,
parçalara, katmanlara ayrılması da yine bu çabanın parçası gibi görünüyor bana.
Detaylandıkça daha mükemmelleştiği düşünülen bir sistem algısı var.
Teknoloji ile
işe yarar her eşya küçülmeye dönüyor. Mekanizmalarıysa bu küçülmeye rağmen daha
detaylı ve katmanlı hâle geliyor, yani karmaşıklaşıyor. Böylece, sorun çıkaran bir
cihazı tamir etmek için bugünün mütehassıslarının geçmiştekilere daha fazla bilgisi
olduğu sonucuna varabiliriz. Ve cihaz ya da eşyanın bir yere kadar tamir
edilmesi mümkün. Eğer cihazın karmaşık donanımı hasar görmüşse geri dönüşüme ya
da hurdaya gitmeli.
Eşya
üzerinden ifade bulan hayat akışını, kendi zihin ve beden işleyişimiz açısından
da dikkate almamız gerekir. Hayatı kolaylaştırdıkça karmaşıklaşan eşya
karşısında insanın zihin işleyişinin, bundan yüz yıl önceki gibi olduğunu
düşünmek doğru değil. Zaten insan bedeninin kimyevilerden en çok etkilendiği
çağda, bu durumun zihin ve duygu dünyasına kendiliğinden ve kaçınılmaz etkileri
olacaktır.
Böylece
detaylandırılmış hayat düzenleyicileri arasında, detaylanmış zihin ve duygu
işleviyle daha da detaylanmış bir anlam arayışından söz edilebilir. Bu denkleme
göre aradığını bulma ise her zamankinden güç ve uzak bir noktaya taşınıyor.
İmkânsız değil, ama sebat istiyor, sabır istiyor, tahammül istiyor.
Hem beden
sağlığımız hem de zihnî ve hissî sağlığımıza bulaşan kimyevi etkiler sadece
teknoloji kaynaklı değil. Bu çoğalmış ve parçalanmış karmaşıklığın içinde olumludan
çok olumsuz anlamda tetikleniyorlar. Bu da çoğu kere insanı dünya
gerçekliğinden sürgün ediyor.
İnsani
olmayan düzenekler, sistemler, somut ve soyut tetikleyiciler yüzünden insanın
anlam arayışı farklı bir boyut kazanıyor. Bazen kontrol edebildiği ölçüde desteğe
ihtiyaç duyar hâle bürüyor bazen de kontrolden çıkıyor ve tam destek gerektiriyor.
Elbette az da olsa desteğe ihtiyaç duymayanların var olduğunu da göz ardı
etmemek gerekir.
Destekler de
iyi kötü birer prensibe bağlı. Psikiyatriyi tıp ilmine dâhil olduğu için bir
köşeye ayırmak gerekir. Psikoloji de yine yoğun bir birikimle işlerlik kazanan
bir alan olarak nispeten ayrı bir noktada duruyor. Diğer iyileştiriciler/tedaviciler
her ne kadar bir prensibe dayanmış olsalar da çoğunlukla yeni akım bir manzara
sunuyor ve toplumun büyük kısmında güven oluşturmuyor. Zaten ortalama bütçe
sınırlarını aşan maliyetlere gebe bu alanlara dâhil olmak da başka bir mesele.
Yazıda şu cümleye
kadar terapi ve terapist kelimelerini kullanmak istemedim, merkezde bu kelime
olmasına rağmen başlığa da kondurmadım. Aslında iyileşme/tedavi ve iyileştirici/tedavi
edici anlamına gelen terapi/terapist eskisinden daha çok kullanılır oldu
ve artık bir salgına dönüştü. Zira terapi artık psikolojik konularla
sınırlandırılmıyor. Bir beceriyi olduğundan daha iyi duruma getirmeyi amaçlayan
her türlü eğitim programı terapi olarak isimlendiriliyor.
Masal terapisi
gibi…
Ancak bir
noktada pek çok şey gibi bunda da ipin ucu kaçmış durumda. İyileştiricilik ve tedavi
edilcilikle ilgisi olmayan hatta eğitim faaliyeti de diyemeyeceğiniz her türlü
çalışmaya terapi, icracısına terapist demek, yapılan işleri görünür kılmak adına
moda bir terime dayandırmak kolaycılığı.
Seramik
ustasından seramik dersi alırken bundan kaynaklı etkileri bir terapi olarak
görmek başkadır, ona terapi demek başka. İnsanların sırf terapi/tedavi/iyileşme
niyetiyle saldırdıkları alanlar sık sık değişse de o işin içi boşalana kadar bu
durum devam ediyor. Ama bazı işler vardır ki onları terapi olarak görürseniz
işin hakkını vermeniz neredeyse imkânsızdır.
Yazmak gibi…
Terapi kelimesinin moda olması için çok fazla
gayret gerekmediğini düşünmüyorum. Son on yıldır, her beceriye bir “koç” tayin
etme modasına benzetiyorum bu durumu. Koçların başaramadığını terapistlerin
yapmasını umut etmek insanın kendini anlama sürecine bir katkı sunuyor mu? Bana
göre bunun cevabı hayır, ama az da olsa bir hayrı dokunup dokunmadığını zaman
gösterecek.
***
Künye: Tedavi; iyileştirmek için ilaç
vererek, tıbbi bakımdan gerekeni yaparak bakma; aksayan bir şeyi düzeltme, ıslah
etme anlamlarına gelmektedir. (Kubbealtı Lugatı)