01 Ocak 2016

‘Tek bir Kürt kalmayana kadar' ne demek?

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da PKK ve Kandil'in uzantısı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) “Özyönetim" gündemiyle olağanüstü genel kurulunu topladı.

Genel kurulda konuşma yapan üyelerden, genel kurulun açılış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Selma Irmak Kürtlerin önünde başka yolların da olduğunu söyledi. Ancak bunu söylerken hala özyönetimde ısrar ediyordu ve bence PKK'nın ve HDP'nin nihai amacını, amaca giden her yol mubahtır anlayışını ortaya koyan en önemli cümleleri sarf etti.

Konuşmasında şöyle diyordu Selma Irmak: "... Bunlara karşı koymak, isyan etmek haktır. Son kez elimizi uzatıyoruz. Bu yüzyıl bizim yüzyılımızdır. Kendi kararımızı kendimiz vermek istiyoruz. Tek Kürt kalsa bile öz yönetimden vazgeçmeyeceğiz."

"Tek Kürt kalsa bile öz yönetimden vazgeçmeyeceğiz!" 2Tek Kürt kalsa bile!' (Bu cümleleri kendisi sarf ettiğine göre, geriye  kalacak olan tek Kürt de herhalde Selma Irmak'ın kendisi). Tek Kürt kalsa bile öz yönetimden vazgeçmeyeceğiz lafı, biz, yani PKK ve HDP olarak "Türkiye Cumhuriyeti devletinden istediğimizi alıncaya kadar bütün Kürtleri çoluk çocuk barikatlara süreceğiz, dağlara çıkaracağız" demektir. Kürtleri bağımsızlık için feda edeceğiz demektir. "Kürtlerin ölümü bağımsızlık amacımıza giden yolda araçtır. Kürtlerin yaşaması değil, bağımsızlık uğruna ölmeleri değerlidir" demektir. Bu söz aynı zamanda "biz şiddeti bir yöntem olarak benimsiyoruz, tek Kürt kalana kadar benimsemeye devam edeceğiz öte yandan demokratik yöntem ve tartışmayı hiçbir şekilde benimsemiyoruz ve kabul etmiyoruz" demektir.

Diyarbakır'ın Sur, Mardin'in Dargeçit, Şırnak'ın Silopi ve Cizre ilçelerinde sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar sürüyor. Onlarca ölü var. Kürt halkı akın akın evlerini mahallelerini terk ediyorlar çünkü çoluk çocuk genç yaşlı barikatlarda ölmek istemiyorlar. Öz yönetim inadı ve ısrarı oradaki halkın adeta kâbusu haline geldi. Gündelik hayat durdu. Durum böyleyken, sözde Demokratik Toplum Kongresinde böyle bir açılış konuşması yapılabiliyor: "Tek Kürt kalana kadar!"

Bu zihniyet hasta bir zihniyet, son derece totaliter, Nasyonal Sosyalist bir zihniyettir. "Tek bir Kürt kalana kadar!" demek, Tek bir Yahudi kalmayana kadar!" demektir. Bu zihniyetle Kürt halkının yaşam hakkı elinden alınıyor, onların ve çocuklarının yaşayıp yaşamayacağına bir kongrenin üyeleri karar veriyor. İnsan yaşamının dünyadaki en değerli varlık sayıldığı bu çağdaş dönemde DTK yöneticilerinin ağzından bu insanlık dışı, çağ dışı sözler dökülüyor. Ve bu sözleri kendinden geçerek alkışlayanlar var.

Öte yandan, öz yönetim ilan eden HDP'lilere soruşturma açılmasının ardından Demirtaş'ın öz yönetimle ilgili sözlerinin üzerine fezleke meselesi yine gündeme geldi. Açıkçası devletin bu eski refleksinin ben bir işe yarayacağı, işleri daha iyiye götüreceği fikrinde değilim. Üstelik bunu yapmak kendisini kapattırmaya çalışan bir partinin ekmeğine yağ sürmek olur. İktidar tarafından kapatılsın, üyeleri içeri tıkılsın ki hareket çığ gibi büyüsün hesabı yapan bir partinin. Geçmişte kaç defa parti kapatıldığını, milletvekillerinin art arda hapse tıkıldığını gördük. Buradan bir şey çıkmaz. Bir netice elde edilemez.

Bilakis devlet bu türden girişimlerden çekinmelidir. Halkına güvenmelidir, Kürt halkına güvenmelidir. Ve güvendiğini göstermelidir. Toplum sadece radikallerden oluşmaz. Ilımlılar çoğunluktur. Kürt halkı da sadece radikallerden ibaret değildir. Ilımlılar da vardır üstelik Ilımlılar sessiz olan çoğunluktur. Sesini henüz çıkaramayanlardır. PKK'nın sözde devriminin evlatlarını yediği insanlardır. Bu kriminal tipler Öz yönetim ilan etseler ne olacak ve kim onlara katılacak? Radikaller değil ama Ilımlılar onlara katılırlar mı?  Avrupa'da da PKK özerklik ilan etti. Bugüne kadar kim onlara katıldı? Kitleleri peşlerinden sürükleyip devrim mi yapacaklar yoksa sürekli olduğu gibi meczup görüntüsünde ilanlarını yapıp ardından dağılacaklar mı?

Parti kapatmak yerine, bunların karşısına sesi çıkmayanların sesini duyuracak kanalları açmalıdır devlet. Öz yönetim, kanton şu bu istemeyenlerin, PKK'dan rahatsız olanların, barikatlarda ölmek istemeyenlerin evlatlarını yiyenlerden hesap sormak isteyenlerin seslerini duyurmaları için her türlü desteği vermeli. Kent terörü, dağ terörü, barikatlardaki duruş, direniş ama nereye kadar? Silahlı direnişi özellikle kentlerde, Kürtlerin yaşam bölgelerinde desteklemeyen, doğuda silahların değil, fikirlerin çatışmasını isteyen bugün çok sayıda insan var. 

Devletin güvenliği sağlaması esas olmalıdır elbette. Fakat bu güvenlik sokakta sağlanmalı, Meclis'e Demirtaş elinde silah girmiyorsa varsın konuşsun. Konuşsun ki diğerleri de onlara cevap versin. Yasaklanan bir fikir, yasaklandığı için artık kimse hakkında konuşamayacağı için çürütülemez. Hâlbuki o kolaylıkla çürütülebilecek bir fikir olabilir.

Netice olarak sözde demokratik kongrede bütün Kürtler adına konuşma cüretinde bulunanlar bütün Kürtleri bugün cepheye sürmek istiyorlar ve şükür ki tabanlarında karşılık bulamıyorlar.

"Tek bir Kürt kalana kadar" demek, "tek bir Yahudi kalmayana kadar" demektir. Eğer sorulacaksa önce bu sözün hesabı sorulmalıdır. Öz yönetim iddiası bu faşizan söz karşısında devede kulak kalır. "Tek bir Kürt kalana kadar" sözü açıkçası benim tüylerimi ürpertiyor ve eminim ki Kürt halkının da...  Peki, sizi hiç ürkütmüyor mu?