16 Ocak 2017

Tekel bayii hatıralarım

Tebliğ yöntemlerini, örnek olmak, sözlü tebliğ, yazılı tebliğ ve tebliğ ziyaretleri olarak sınıflamak mümkündür.

Bunlardan tebliğ ziyaretleri olarak nitelendirdiğimiz kısım, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) herkesin ziyaretine gederek yapmış olduğu, etkisi yüksek bir yöntemdir.

*

Bundan 5-6 sene kadar önce, şuanda Erzurum'da bir camide, imamlık vazifesine devam den Yavuz Yıldız Hocamın teşvikleriyle, beraber gerçekleştirdiğimiz tebliğ ziyaretlerinin lezzetini ve hatıralarını unutamam.

Tekel bayii, kahvehane demeden, meyhane, birahane ayırmadan, sıralı olarak bütün insanımızı ziyaret ediyor; herkesle dertleşiyorduk.

Neredeyse hepsi bizleri iyi karşıladı. Sakalımıza, takkemize bakıp surat ekşitmedi. Bahsettiğimiz ayet ve hadislerden ötürü, “Yaşam tarzımıza müdahale ediyorsunuz!” diye kapı dışarı etmedi.

Onların bu olumlu yaklaşımında, Kuran ve Sünnet ışığındaki hâl ve söylemlerimizin yüksek etkisini de belirtmek gerekir.

Girdiğimiz her kapıdan selam vererek, izin isteyerek, hal hatır sorarak giriyorduk. Hatta konuşmaya başlamadan, uzun süredir oluşmuş bir algıyı kırmak için “Efendim, hiçbir kurum ve kuruluş için yardım toplamıyoruz, kesinlikle para istemeye gelmedik. Siyasi bir derdimizde yok, oyunuza da talip değiliz” şeklinde bir açıklama yapıyorduk.

Bizler güler yüzlüydük, onlarda güler yüzlüydü; bizler naziktik, onlarda nazikti. Tabii çok nadiren kabul etmeyenlerde oluyordu. O zaman da “Hayırlı günler” dileyip yolumuza devam ediyorduk.

Bu ziyaretlerimizde:

Tekel bayiinde çalışıp, yaz okuluna devam eden Volkan kardeşin “Abi siz nereden geldiniz ya! Beni ziyaret etmenizden çok memnun oldum. Bende sizi ziyaret etmek isterim.”   diyerek bize olan samimi davranışını.

Bize söyleyecek bir şey bırakmayacak şekilde tatlı bir anlatımla güzel nasihatler de bulunan, kendisiyle içki raflarının arasında değil de bir cami avlusunda karşılaşsak, müftü zannedebileceğimiz ilim ve incelikte konuşan esnaf abimizi.

Eşi ve kızını seve seve umreye gönderdiğinden bahseden, içki satışını bıraktığını, ancak müşterilerinin boykot ve tepkisi üzerine yeniden başladığı anlatan ve anlatırken gözyaşlarını tutamayan kibar beyi,

Tekel bayiinde birlikteyken,  oğlunun içki satışından razı olmadığını, kardeşinin dükkânı bırakıp fabrikada işe başladığını söyleyerek, oğluna sitemler eden Erzurumlu amcayı.

Bizi ciddiyetle karşılayıp, “Anlatın bakalım…” diyerek, sanki ‘anlatında gidin!' der gibi düşündüğüm, ancak konuşmamız bitince “Haklısınız, bırakıyorum.” sözlerine sevinerek şaşırdığım, kısa sürede dükkânından içkiyi çıkaran güzel insanı.

Elindeki bira şişesiyle meyhanenin önünde beklerken, bizleri kapıdan çıkarken gördüğünde, hayretinden “Hocam ne işiniz var meyhanede? diyerek şaşkınlığını ifade eden adamın, “Kardeş değil miyiz? Siz camiye gelmeyince, biz sizi ziyarete buraya geldik.” dediğimizdeki hoş gülüşünü.

“Bu iş delikanlı adamın yapacağı iş değil!” diyerek seyyar satıcılık yaptığı zamanlardaki kazandığı paranın bereketini özlemle anlatan içten abiyi

Daha bunlar gibi, bazı diğer hatıralarımı hiç unutamam.

Sonuçta Kuran ve sünnet ışığında usulüne göre yapılan bu tebliğ ziyaretlerinin: 1-Kutuplaşmayı değil, yakınlaşmayı arttırdığına yaşayarak şahit oldum.

2-İçki içen ve satan insanımızın, günahkârda olsa -hepimizin günahları var- Müslüman olduğunu, “içkinin haramlığını” kabul ettiğini ve birçoğunun pişmanlıkla bu işe devam ettiğini gördüm.

3-Milletimizin imanının sönmemiş bir kor olduğunu, kuvvetli bir üflenme ile tekrar alevlenmeyi beklediğini fark ettim.

4-Tebliğ sebebi ile günahına tövbe eden, mesela içki satışını terk eden, Allah'ın yiğit ve kaliteli kulları olduğuna şahit oldum.

5- “Ummadık taş, yarar baş!” atasözünün doğruluğunu idrak ettim. Ön yargılarımdan kurtuldum.

6-Rızkın Allah'tan olduğuna, haram ticareti terk etmekle kimsenin aç kalmadığına olan inancımın kuvvetlendiğini hissettim.

7-İnsanların beynine aşılanan yobaz, aşırı dinci gibi önyargıların, ziyaretlerimiz sonucunda dağıldığını gördüm. “Biz sizi böyle bilmiyorduk, ne kadar iyisiniz.” gibi lafları çok işittim.

8-Yüce Mevla'nın, bizim az bir gayretimizle çok büyük kapılar açacağını, ancak bizim çok fazla tembellik yaptığımızı anladım.

9-Başarının ve hidayetin ancak Allah'tan olduğuna olan imanım arttı. Kendi günahlarımın büyüklüğünü gördüm. İç muhasebem ve kendi günahlarım için tövbe edişim arttı.

10-Bu işi bizden çok çok daha iyi yapabilecek birçok kişinin, bir türlü harekete geçmediğini üzülerek gördüm ve görmekteyim.

Ve son olarak, din kardeşi olan bu milleti, yapay gündemlerle, fitne fesatla birbirine düşürmek isteyenlere karşı en güzel çarenin tebliğ ziyaretleri olduğunu, tekrar tekrar söylemek isterim.