VF kat sol
VF kat sağ

23 Kasım 2017

Televizyonun büyüttüğü çocuklar

Bir kutuyu oymuşlar içine dünyayı koymuşlar…

Yazının içeriği yukarıdaki bilmecenin cevabıyla ilgili olacak. Çocukluk yıllarımızda çoğu kez duyduğumuz bu bilmecenin cevabı, Televizyon…

Kutunun içindeki dünya artık eskisi gibi değil ve çok değişti. Oradaki dünyada artık daha çok şiddet, daha çok ölüm, toplu katliamlar, seri cinayetler, tecavüzler ve aile içi sapkın ilişkiler var...

Hangi kıyafeti giymemiz gerektiğini, yemeklerimizi nasıl yememiz gerektiğini, çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizi bile kutunun içindeki dünyaya bakarak belirliyoruz artık.

Seyirci olan, her birimizin nasibine başka başka şeyler düşüyor kutunun içindeki dünyadan. Fakat seyircilerin belki de tek ortak noktası; kutunun içindeki dünyaya olan düşkünlüğümüz ve bağımlılığımız. Türkiye dünyada en çok televizyon izlenen ülkelerden biri.

Televizyon izleme süreleriyle ilgili bir araştırma sonucuna göre ülke ortalamamız 330 dakika ve bu dünyanın en yüksek televizyon izleme süresi. Sevinebiliriz, çünkü dünyanın en başarılı ülkesiyiz!

Yine RTÜK tarafından yapılan “Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması'na” göre ülkemizde, hafta içi televizyon izleme süresi ortalama 5,09 saat, hafta sonu ortalaması ise 5,15 saat. Aynı araştırmaya göre program türleri içerisinde çocuk programlarının izlenme oranı yüzde 11,2. Yine 2012 yılında ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre çocukların günde en az üç saat televizyon izledikleri ortaya çıkmış…

Medyadaki şiddet ve çocuk davranışları arasındaki ilişkinin araştırıldığı başka bir araştırmaya göre; Amerikalı bir çocuk 10 yaşına gelinceye kadar 100.000 (yüz bin) şiddet ve 8000 (sekiz bin) cinayet sahnesine şahit olmaktadır.

Bu araştırma sonuçlarına bakarsak Amerika'daki ve dünyanın diğer pek çok ülkesindeki toplu katliamları ve şiddet olaylarını ve tüm bu olayların nedenlerini daha doğru okumuş oluruz.

Kutunun içindeki dünyanın küçük izleyicileri, çocuklar, çocuklarımız…

Ekranın en masum ve en mağdur izleyicileri. Yapmamız gereken işler, pişirmemiz gereken yemekler, çok önemli konuların konuşulduğu sohbetler için çocuklarımızı teslim ettiğimiz “Elektronik Bakıcımız Televizyon”, çocuklarımıza hangi mesajları vermektedir?

Onlara nasıl bir dünya sunmaktadır? Hangi kahramanları ve karakterleri çocukların dünyasına yerleştirmektedir? Ya da hangi değerler ve hangi kültürü özendirmektedir çocuklarımıza…  

Peki, çizgi filmlerdeki karakterler ve kahramanlar çocuklara ne söylemektedir? Örneğin Batman, Superman ya da Spiderman çocuklarımıza ne anlatmakta... Bu adamların söyledikleri, Yunus Emre'nin, Mevlana'nın ya da Dede Korkut'un söylediklerine ne kadar benzemekte?

Anı yaşa, zirveye çık, tadını çıkar, kendin için yaşa, iste yeter ve daha pek çok benzer ürün sloganının yer aldığı reklamlar nasıl bir bilinç inşa etmektedir?

Çocukların algıları, alışkanlıkları ve duyguları reklamlarla nasıl dizayn edilmekte? Bu yüzdendir ki, hanelerimiz oyun oynamayan ama oyuncak tüketen, hareket etmeyen, koşmayan, sağlıklı beslenmeyen, kural tanımayan, saygı duymayan çocuklarla dolu. Ve sokaklar terkedilmiş, çocukların uğramadığı parklarla dolu. Bu tür çocuklar için Amerika'da kullanılan yeni deyim “Koltuk Patatesi” …

Tüm bunların dışında aşırı televizyon izlemenin, aile içi paylaşım, etkileşim ve iletişimi engellediğine, çocukların davranış problemlerini ve şiddet eğilimlerini artırdığına, ortopedik rahatsızlıklara yol açtığına, konuşma becerisini ve akademik başarıyı olumsuz etkilediğine dair çok sayıda araştırma mevcut.

Anne babalar olarak çocuklarımız için yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden biri televizyonu kapatmak...

Tabi ki çocuğun dünyasından televizyonu tamamen çıkarmak çok mümkün görünmüyor. Ama bunu en asgari düzeyde tutmak, çocuklarımıza daha fazla ve daha nitelikli vakit ayırmak hâlâ mümkün…

 

Özkan Sapsağlam

ozkaanim@gmail.com