TELGRAFIN TELLERİNE KONMUŞ MESAJLAR
Eskiden telgrafın tellerine kuşlar konarmış. Hatta bu konuda türküler bile yakılmış.
Uzun
zaman tren yolculukları yaptım. Tren yolculuklarımda telgraf tellerini takip
ederdim. Nedense ben bir türlü telgraf tellerine konmuş kuşlara rastlayamadım.
Dikkatli
dikkatli baktım da telgraf tellerinde bazı mesajlara rastladım. Tren
yolculuklarım sırasında telgraf tellerinde rastladığım, telgraf tellerine konmuş
bu mesajları sizinle paylaşayım dedim……
………………..
Peygamber
Efendimiz, daha peygamber olmadan ‘Muhammed-ül Emin’ sıfatına sahipti.
O yüzden
ben diyorum ki; ‘Emin’ sıfatına sahip olmayan kişi, kendini Müslüman sanabilir.
Ancak ‘Muhammedi’ değildir.
……..
Karamanoğlu
Beyliği Müslüman bir Beylik olmasına rağmen, Osmanlı Devleti'ni daima arkadan
hançerleyen ve enerjisi alan bir devlet olarak tarihi kayıtlarda yer alır.
Karamanoğlu Beyliği,Timur saldırısında Timur’un yanında saf tutmuşlar, Bursa, Osmanlı
Devletinin başşehri iken, Bursa’ya saldırıp yağmalamışlardır.Osmanlı Devleti
Balkanlarda futuhatla meşgul iken, (Sultan 2.Murat Varna’yı kuşatmışken) Karamanoğlu Beyliği
Ankara’yı işgal etmiştir. (Benim gözlemime göre;o gün bugün Ankara’dan çıkmamışlardır.)
En sonunda
Fatih Sultan Mehmet, bu tarihi arızaya son vermek için 1461’de Karamanoğlu
Beyliğine son vermiştir.
Bugün de
Ankara Beyliği ve Ankara’daki bürokrasinin konumu tıpkı Karamanoğlu Beyliğinin
konumuna benziyor. Türkiye için sürekli bir şeyler üretmek için çabalayan İstanbul,
dinamik, akıncı ve gaza ruhuna sahip Osmanlı
Devleti'ne benzerken, Ankara, İstanbul’un her zaman önünü tıkayan, enerjisini çalan,
Karamanoğlu Beyliği’ne benziyor. Bu yüzden, İstanbul'dan Ankara'ya giden en
milli, en yerli projeler bile maalesef çöpe gidiyor.
En yerli
iktidarlar bile, Ankara Beyliği’nin kollarında kendinden geçiyor ve halkına
yabancılaşıyor.
…………
Geçen
hafta duydum.Kendi kıt imkanlarıyla İstanbul’da yerli sağlık cihazları üretmeye
çalışan bir firmaya Ankara’daki Bakanlık,
bir usul eksiğinden dolayı ceza vermiş Olacak şey değil! Ankara’daki Bakanlık
kıt imkanlarla kurulmuş yerli sermayenin
sanki düşmanı…..
……………
Emekli
olmamız münasebetiyle iktidar tarafından bayram ikramiyesinin hesabımıza yattığını
gördüm. Banka hesabında bu bayram ikramiyesi ‘ek ödeme’ şeklinde tanımlanmıştı.
İşte
iktidarla bürokrasi arasındaki ayrışma burada yine kendini göstermiş. İktidarın
büyük fedakârlıklarla 13 milyon insana verdiği 1100 TL ‘Bayram ikramiyesine’
Bürokrasi kendince bir ad koymuş ve bunun adına ‘ek ödeme’ diyerek onu ‘soysuz’ bir hale getirmiş.
………..
Görüyorum,
anlıyorum ve idrak ediyorum ki; bir ülkenin parasının ön yüzünde kimin resmi varsa,
seçimlerde kim kazanırsa kazansın, sandıktan kim çıkarsa çıksın, iktidarda kim
olursa olsun, o ülkenin sahibi ve o ülkenin gerçek iktidar sahibi o kişi olmuş
oluyor.
………
‘Suyun
kaldırma gücü’ gibi, denizlerin de bir ‘kaldırma’ gücü var. Denizin bizzat
kendisi çok kirlendiyse içindeki temiz kalmış canlıyı ‘kaldıramayıp’ dışarıya atıyor.
Eğer
deniz çok temiz ve berraksa, deniz bu kez içindeki kirli maddeyi ‘kaldıramıyor’ ve dışarıya atıyor.
3 yanı denizlerle
çevrili bir ülkeyiz. Etrafınızdaki denizlere ve hatta olaylara bir de bu
gözle bakınız.
……….
Ankara
Büyükşehir Belediyesi'nden cep telefonuma bir mesaj gelmiş. “Sayın hemşehrimiz,
Memnuniyet anketine katılmanızı rica ederiz” diyor.
Vatandaşı
memuru gibi görerek onunla yaptığı memnuniyet anketinde bile yukarıdan aşağıya bir
üslup kullanan, Memnnuniyet Anketi sorusunun bile nasıl sorulacağını bilmeyen yöneticilerle
karşı karşıyayız.
Hani karayollarında kamyonların arkasında yazıyor ya; “Rahmetli de sollamıştı.”diye. Ankara’nın ve İstanbul’un giden yöneticileri halka ‘rica etmeye’ başlamalarından dolayı gitmişlerdi halbuki.