28 Haziran 2016

Trafikteki magandalığın faturası dahi Erdoğan’a kesilirken…

İstanbul trafiğinde alışılmış bir görüntü. Otoyolda yakalandığımız uzun bir araç kuyruğunun tam ortasındayız.

Kaplumbağa misali ilerleyen trafik,  adeta dergâha sığınmış bir dervişmişiz gibi sabrımızı test ediyor.

Sıcak ve orucun üzerimize çöken ağırlığına edilecek laf yok, eyvallah. Biliyoruz ki biri Allah'tan diğeri Allah rızası için kula farz kılınan.

Lakin ‘Ya havle' çekip duruşumuz hem yaşadığımız toplumun ihtiyacı olan ahenge ve beşer hakkına saygımızdan…

Hem de uzun trafik kuyruğunun ortasında olmaktan çok, yolun acil şeridini sürekli ihlal eden terbiyesizliğin varlığına.

Sayıları o kadar çok ki bırakın Yunus olmayı, taş olsanız orta yerinizden çatlayabilirsiniz.

Bir ülkede bu kadar mı çakarlı araba olur' sorusu ile zıplamaya başlayan asabiyetiniz, çakarsız olanların yol ihlalleriyle zıvanandan çıkıyor az sonra.

Karşılaştığım ilk polis memuruna demezsem çatlayacağım gerçekten. ‘Affedersiniz Memur Bey! Bizim alnımızda salak mı yazıyor?' Ben gibi sabırla ilerleyenleri göstererek.

Memur afallamış bakarken devam ediyorum ‘Öyle ya acil araçların kullanması gereken şeridi kafasına göre kullananlar kurnaz olduklarına inanıyorlarsa, 3 km'lik yolu 45 dakikada alan ben ve benim gibiler salağın önde gideni olmalı?'

Trafik polisi ‘ceza', ‘kontrol' diyor ama ne kendi inanıyor söylediğine ne de beni ikna edebiliyor. Çünkü gördüğüm, trafik polisini arkada bırakanların hiç tınmadan acil şeridi kullanmaya devam ettikleri.

Şimdi sormak istiyorum. Ekonomik gelişmeleriyle, büyüme oranlarıyla önemli sıçramalar yapmış bir ülkenin yollarında yaşanacak bir manzara mı bu rezalet?

Yollarını, köprülerini, tünellerini, havaalanlarını, hastanelerini dünyanın imreneceği standartlarda yapmasını beceren bir ülkeye bu başıboşluk reva mı?

Peki,  vesayeti geriletmiş, hayatî demokratik adımlar atmış, 100. yılında dünyanın 10. büyük ekonomisi olmak gibi bir hedefe kilitlenmiş ülkeye bu kuralsızlık yakışıyor mu?

Bütün bu ucubelikleri yaşayan ve ‘salak' yerine konulmaktan sıkılan bir vatandaş olarak, bu ülkede kurallara uymamayı kural sayanlar nasıl bu kadar rahat anlamak istiyorum.

Kalitesi, standartları artan yollara topluca çıldırmadan ne zaman bir düzenin getirileceğini biri çıkıp söylesin artık.

Tamam, ‘merhemi olsa başına sürecek' Avrupa Birliğine ihtiyaç duymayalım ama bir Bulgaristan'ın trafiğinde dahi görülmeyen manzaraları sergileyerek onları havaya sokmanın âlemi de yok, öyle değil mi?

Hem de onca yasa, mevzuat, genelge varken.

O vakit sadece cankurtaran araçlarına, acil hasta taşıyan araçlara, hükümlü, sanık veya suçluyu takip eden, olay yerine giden zabıta ve polis araçlarına tanınmış geçiş üstünlüğünü, önüne gelen resmi, özel, sivil kurum ve kişiler araçlarında nasıl kullanabiliyor?

Her isteyenin arabasına çok sınırlı aracın takabileceği çakarları taktırabilmesine…

Yollarda acil şeridin isteyenin kafasına göre ihlaline…

Susturucu veya ses giderici parçaları olmayan gürültülü araçların kullanılmasına…

Diğer sürücüleri tehlikeye atacak şekilde, hız ve makasın yapılabilmesine…

Korna gibi gürültü kirliliği yaratan cihazların zorunlu haller dışında gelişigüzel kullanılmasına…

Otobüs, minibüs, taksi, öğrenci servisleri gibi sözde kamu hizmeti veren araçların tehlikeli ve kuralsız olabilmelerine imkân veren nedir?

Milyarlarca paralar harcanarak yapılan övünülesi yolları, köprüleri, tünelleri insana ağız tadıyla kullandırmayan kuralsızlıkların sebebi ne?

Memur azlığı mı, yetki kargaşası mı, teknoloji zayıflığı mı, sorumluluğun olmaması mı, memurların ‘adam sende' korkularının devam etmesi mi?

Yoksa bütün bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve Hükümeti kötü göstermek için her fırsatı kullananların denetimsizlik veya başıboşluk havası vererek halkı onlara karşı kışkırtma planının parçası mı?

Eğer öyleyse, bilinsin ki amaçlarına ulaşıyorlar. Çünkü sigara içme yasağından sokak hayvanlarının denetimsizliğine, yetersiz temizlikten sokak satıcılarına kadar hayatın birçok alanında olduğu gibi yollardaki kuralsızlığın kural haline getirilmesinin faturası da dönüp dolaşıp, bu ülkeyi değiştirip, dönüştüren lidere, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kesiliyor.

Halkın hayat kalitesini düşüren kuralsızlıklara son vermek için günlük yaşamı direkt ilgilendiren yasaların pratikte ne ölçüde uygulandığını kontrol edecek, görevli memurların görevlerini yeterince ciddiye alıp almadıklarını denetleyecek hızlı ve güvenilir bir sisteme acilen ihtiyacımız var.

Aksi halde içerdeki kuralsızlıkların yarattığı huzursuzluk, dışarıdan gelecek tehlikelerden daha büyük bir tehlike açacak başımıza.

Söylenmedi denmesin.