03 Şubat 2017

Trump’ın saçmalıkları sadece kendi uydurması değil…

Donald Trump, Başkan olur olmaz ayağının tozuyla 27 Ocak'ta Irak, Suriye, İran, Sudan, Libya, Somali ve Yemen vatandaşlarına 90 gün süreyle Amerika'ya seyahat yasağı getiren bir kararname imzaladı.

Başkanlık kararnamesi bu ülke vatandaşlarıyla birlikte mültecilerin ülkeye kabulünün de 120 gün süreyle askıya alınmasını öngörüyor.

Söz konusu yedi ülkenin bırakın Amerika Birleşik Devletleri'ne ilk defa gitmeyi planlayan vatandaşlarını, belli bir zamandır orada yaşayanlar da geri dönmeyi planlarken yeni Başkan'ın getirdiği seyahat yasağıyla bulundukları yerlerde kaldılar.

İstanbul'dan Doha'ya, Beyrut'tan Dubai'ye birçok şehrin uluslararası havaalanında Trump'ın yasak getirdiği ülkelerin vatandaşlarının ülkeye girişini yasaklayan karar uygulanmaya başladı bile.

Trump'ın bu hoyrat kararı aslında dünyanın neden beşten büyük olması gerektiğini gösteren iyi(!) bir örnek oldu her şeyden önce.

İşte o beşin biri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin Madde 13-1'inin ‘Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır' ve de 2'sinin ‘Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir' olmasının hiçbir şey ifade etmeyeceğini istediğinde gösterebiliyor.

Hem de bu ülkeleri terörist ülke listelerine sokanın, kendisiyle birlikte diğer Batılı devletlerin azgın sömürme ve sahip olma hırsları olduğu gerçeği orta yerdeyken.

Siz demokrasi, adalet, özgürlük, hak-hukuk deyip durun. Bir sabah uyandığınızda hepsinin askıya alındığını görebilmeniz mümkün.

Gelen tepkilerden sonra Trump, yüzüne her daim yapışıp kalan çizgi filmsi küstah ifadeyle getirdiği seyahat yasağını pişkince savundu.

Yasağın gerek ABD'de gerekse dünyada yarattığı tartışmaların ardından konuyla ilgili lütfedip yayınladığı yazılı açıklamada ‘Bu bir Müslüman yasağı değil' ifadesi öne çıktı.

Doğrudur. Yanı başında Müslüman olmayan Meksika'nın sınırına duvar çekilmesi ve masrafının kendilerinden kesileceğine dair şımarık söylemlerin muhatabı olması bunun delili.

Amerika'nın göçmenler ülkesi olduğunu ve baskıdan kaçanlara merhamet göstermeye devam edeceğini söyleyen Trump ‘Ancak kendi vatandaşlarımızı ve sınırlarımızı koruyarak bunu yapacağız' diyor.

Bu savunmayı da doğru kabul edilebiliriz. Öyle ya her devletin Trump'ın deyişiyle ülkesini özgür ve güvenli kılmak gibi bir sorumluluğu ve hakkı var. Fakat yapılan gerçekten bugüne kadar uğrunda kendimizi perişan ettiğimiz evrensel hukuk ilkelerine uygun mu?

Hele de demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği olduğu söylenen bir ülkede ucuz ve popülist bir mantıkla uygulanan bu haksız ve tehlikeli kararı savunalım mı şimdi?

Hayat bize bu ülkelerin gerektiğinde nasıl hoyrat olacağını yeterince gösterdi aslında. O yüzden her şeyin günü geldiğinde değişebilir olduğuna inananlar ya da ABD gibi ülkelerin ne mal olduğunu bilenler kararın direkt Trump'la ilişkili olmadığını da biliyorlar.  

Yani Ku Klax Klan gibi ırkçı bir örgüte bağlılığın at oynattığı bir ev ortamında büyüyüp, hayatı fahiş kârlar sağlanan emlaklardan ibaret gören Trump'ın kararları, protesto edenlerin inandıkları gibi kibrinin beslediği sakat anlayışlardan kaynaklanmıyor.

ABD tarihinin en sorunlu Başkanlığını dünyaya çektiren Obama'nın dahi Trump'a bu kararından dolayı tepki göstermesine de bakmayın siz. Protestolara katılan kızı Malia Obama gibi niceleri bir yandan Obama yönetimini sütten çıkmış ak kaşık yaparken bir yandan da bu tür sevimsiz kararların ABD'nin resmi politikaları gereği uygulanması istenen planlar olduğunu atlıyorlar maalesef.

Oysa henüz devlet dilinin diplomatik kurnazlığına alışamadığından olsa gerek Trump kararının, yapılagelen başına buyrukluk uygulamalardan bir farkının olmadığını ağzından kaçırıyor zaten.

Kararının Obama'nın 2011'de Irak'tan mültecilere 6 aylığına vize yasağı getirdiği adımdan bir farkının olmadığını açık açık dillendiriyor. Kararname'deki yedi ülkenin, Obama yönetiminin terörist ülkeler sıralamasında liste başı yaptığı ülkeler olduğunu da ekleyerek.

Öyle ya tek başına, dünyanın farklı coğrafyalarında kafalarına göre topladıkları insanları daha rahat sorgulayabilmek (türlü işkencelerle) için inşa edilen Guantanamo cehennemi Trump'ın bu vize kararından daha ahlaki miydi? Üstelik dünyanın gözleri önünde o cehennemde akla hayale gelmeyen işkence ve muamelelerle karşılaşanların çoğunun suçsuzluğu sonradan ortaya çıkmıştı.

Trump ‘Başkan olarak, acılar çeken herkese yardımcı olmanın yollarını bulacağım' diyor kararını savunduğu aynı açıklamada. İnsanın yapılan üçkâğıtçı tavırları gördükçe ‘siz acı çeken insanların ülkelerinden ve hayatlarında uzak durun yeter' diyesi geliyor.

Çünkü bilen biliyor ki iyi Başkan ya da kötü Başkan rolü oynasalar da seçilen her Başkan'ın var olma sebebi ABD'nin dünya jandarmalığının gereği. Gerisi sadece kafa karıştırmaya yarıyor.