15 Haziran 2018

Tuncay Özkan’ın aslında söylediği ya da tasfiye ve sonrasızlık

Tuncay Özkan ülkemizi bekleyen bâzı belâlar hakkında halkımızın açık açık bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyerek aslında muhtemel bir iktidar değişiminde Türkiye'yi bir süreliğine devralacak kadrolar olarak perde arkasında yaptıkları pazarlıkların ve kabullendikleri kayıtsız şartsız teslim koşullarının ipuçlarını vermişti. Kaldığı yerden anlatmaya devam etsin…

ABD'nin FBI-FETÖ işbirliğiyle hazırladığı Halk Bank mizansenini ileri sürerek “bedel ödemek zorundayız” diyor Tuncay Özkan ve ekliyor; ‘Fransızlar bu ambargoyu deldikleri için bedelini ödediler. Almanlar ödedi. Diğer uluslar ödedi. Bir uluslararası anlaşmadır. Anlaşmaya imza attınız mı sözünüzü yerine getireceksiniz. Ben kandırırım falan kendinize yaparsınız kimseye bir şey yapamazsınız. Türk bankacılık sisteminin yıkılabileceği kadar büyük bir cezadan bahsediyorum. 24 milyar dolarlık bir ceza!

Kim bahsediyor, kime bahsediyor sorularıyla adamımızın insicamını hiç bozmayalım. Evet, bu açıkça işgal valiliği ve kompradorluk karşılığında Amerika'ya verilen,“Tayyip Erdoğan'ın doldurduğu Türk hazinesini size peşkeş çekmeyi kabul ediyoruz” taahhüdüdür. Konuşmasının açılış cümlesi olan “bazı başımıza gelecek belâlar için sizi bilgilendirmeye geldim” ifadesindeki kastın muhtevası gittikçe daha anlaşılır oluyor değil mi? Şâyet Trump ve ABD Tayyip'i gönderebilirlerse tıpkı Mısır'a, Suud'a, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt'e yaptıkları gibi Türkiye'nin de hazinesine çökecek, salmalar salacak, biz de bu keyfî haraçları tıkır tıkır ödeyerek Türkiye'nin bütün birikimlerini yağmalayacak ve yağmalatacağız sözünü daha ne kadar açık söyleyebilirler? Anlaşılan açılış için belirlenen ilk ödemenin tutarı yirmi dört milyar dolar! Millet ittifakının tabanı, sonradan mızıkçılık yapmasın diye şimdiden uyarılıyor. Ne de olsa CHP'nin iletişimden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan'a her şey baştan söyletilmiştir. “Türkiye'nin bundan sonraki yolculuğuyla, bölgedeki gerçekler konusunu halkımıza apaçık anlatmak zorundayız” dediler ve anlattılar işte!

Şimdi Muharrem'in, Meral'in, Temel'in ve HDP'nin niçin bütün yatırımları durduracaklarını, TRT'yi, devletin tüm uçaklarını ve başkanlık sarayını  neden satacaklarını, neden şehir hastaneleriyle TİKA'yı kapatacaklarını üstelik açıktan açığa söylediklerini anlıyor musunuz? Neden Muharrem yerli otomobil projesi devam ettirilmeyecek diyor? Neden HDP milli silahlarımıza ilişkin yatırımların derhal sonlandırılacağını duyururken, Temel Karamollaoğlu  “zaten yerli üretim sayılmazlardı” diyerek karanlık mahfillerde verilen  kararlara ön alıyor, yol açıyor? Nasıl olur da hızlı trenin aslında faydasız bir yatırım olduğu ve istihdama zarar verdiği söylenebilir diye hâlâ hayret ediyor musunuz? Hâlbuki örülen ihanet kozası içinde eylemlerine ve  kendilerine yer yapıyorlar sâdece…

Devralacakları Türkiye'nin, değil başlamış yatırımlarını tamamlamayacak, yapılmış olanları  bile muhafaza edemeyecek kadar zavallı ve yoksul bir ülke hâline getirilmesi plânlanıyor çünkü. Şehir hastanelerinin elektrik faturalarını bile ödeyemeyecek, çift şeritli otobanların, viyadüklerin ve köprülerin bakımını yapamayacak,  hava alanlarının, kamu kurumlarının ışıklandırma ve ısınma masraflarını, asgari alt yapı  ve işletim giderlerini  dahi karşılayamayacak bir felâketler ülkesi tasarımından bahsediyorum. Kısaca size tarihi ve coğrafyayı Türk'ten arındırma hayalinin fiilen uygulamaya konacağı bir sürecin hazırlık evresini anlatıyorum.

Dahası Avrasya Tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi Köprüleri gibi kazanılmış eserlerin yeteri kadar sağlam yapılmadığı, güvenlik sorunları olduğu iddialarıyla ve bu savların altını beslemek için gerçekleştirilecek kimi sabotajlarla milletin elinden alınmaya çalışılacağını söylüyorum. Tasfiye hâlinde ülke statüsüne sokulacak olmamızın ve  sonrasızlaştırılmamızın haberini veriyorum size! Condeleezza Rice'ın 2003'de açıkladığı, “Ortadoğu'da yirmi iki ülkenin sınırları değişecek; buna Türkiye'de dâhil” bildirisiyle deklare ettikleri operasyonda  sıra Türkiye'ye geldi.

Ama bir sorunları var! Türk Devleti'nin  Tayyip Erdoğan liderliğinde aslında on altı yıldır bu hesaplaşmaya hazırlandığını, Tayyip Erdoğan ve Türkiye'nin feci şekilde gözlerini boyayarak onları uzun süre oyaladığını artık biliyorlar. Kazanılan süre içerisinde Türkiye'nin her türlü  gücü öz yapısı ve mihverinde temerküz edip içeride ve dışarıda tahkimat yaptığını, bundan böyle Türkiye ile çarpışmanın doğuracağı yıkım ve şiddetin kendileri için de çok ağır ve tahripkâr neticeleri olacağını görüyorlar.

Bu yüzden  öncelikli hedefleri Türkiye'nin her alanda tahkimat yaparak dantela gibi ördüğü bu gücün yoğunluğunu olabildiğince hızlı şekilde seyrelterek içeride ve dışarıda yok etmek. Onlar bu hedeflerini  içerideki uzantıları eliyle AKP'nin  izlerini silmek olarak pazarlayacaklar. Gerçek hayalleriyse kanatları yolunmuş, dişleri kırılmış ve pençeleri sökülmüş bir Türkiye'ye saldırabilmek. Bunu temin etmek için başlatmak istedikleri üç ana süreç var; en az iki yıl etkisini sürdürecek bir kaos, kıtlık ve iç savaş! Akabinde nevzuhur terör örgütlerine yönelik olduğu iddia edilecek çok yoğun ve kesif hava bombardımanları, sonra yabancı askerlerin müdahalesi ardından işgal ve tasfiye!

Sürecin harekete geçirilebilmesi için Recep Tayyip Erdoğan ve kadrosunun gönderilmesi gerekiyor. Bu gönderme  aynı zamanda sürecin fitilini ateşlemek için kullanılacak. Darbe girişiminde düşüremedikleri tetiği seçimler ve sonrası için hazırlanan yeni operasyonlarla düşürmeye çalışıyorlar. Onları da Tuncay Özkan anlatacak.

Bilmedikleri şu; Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh bir Hint mantrası değildir!

Yolun açık, bayramın kutlu olsun Türkiye!