17 Temmuz 2018

Türk evi çözümün anahtarı

Literatürde Türk Evi diye tarif edilir.

Doğu Karadeniz'den başlayıp Balkanlara kadar devam eden, Anadolu, Ege ve Akdeniz'in belli bir kısmı ve Marmara Bölgesini içine alan coğrafyada kendini gösterir.

Saraybosna, Üsküp, Prizren, Mostar, Kosova, İskeçe ve hatta Kırım Bahçesaray bu coğrafyanın içinden sayılır.

Aslında Kudüs, Şam ve Halep'ten başlayıp, Mardin, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Muğla, İzmir, Kahire, Tunus, Fes, Trablus diye devam eden tüm Kuzey Afrika, bu ruhun farklılaşan iklim ve coğrafyada aynı yaklaşımın farklı ve kardeş bir tezahürünü yansıtır.

En temel tavrı nikâhın ve mahremiyetin gerçekleşmesi üzerine gösterir.

İhtiyaç olan her şey, tüm faaliyetler bir odada gerçekleşir.

Yatmak, oturmak, pişirmek, yıkanmak, giyinmek ve sofra kurmak.

En temel barınma ihtiyacını içeren her şey yani.

Ya oba çadırıdır ya dört duvarın çevrelediği alandır.

Önünde bahçesi olur, hayat orda geçer.

O yüzden oraya hayat derler. Eyvan da denir sofa da. Bildiğiniz özel bahçedir, mahremdir. Yüksek duvarları ve bahçe kapısı vardır.

Seki, taşlık, çardak da vardır bir kenarında.

İki oda yan yana gelirse aralarına bir sofa alırlar. Dört oda olursa dört sofa olur. Birinde merdiven, diğerinde sokağa bakan cumba ve sedirler olur. Karnı yarık plan deriz ona.

Sofanın iç bahçeye baktığı zamanlarda seki ve köşk olurdu ki ucunda, değmeyin keyfine o köşkte oturmanın.

Bahçede zaten bir meyve ağacı olurdu muhakkak.

Kenarında bir ocak ve kuyu da. Buz gibi suyundan iç, ocakta pişen güzel taamı ve ekmeği ye, ağaçtan dut ya da kiraz topla, otur köşkte afiyetle keyiflen.

Konar ve göçerken kıl çadır.

Manav olunca ve yerleşince: Anadolu'da kerpiç, Kuzey Anadolu'da ahşap, Ege ve Güney Anadolu'da taştan olur evimiz.

Aynı şekilde Balkanlarda ahşap, Kuzey Afrika'da taş ve kerpiçten.

Ruh hep aynıdır ama.

Aynı inanç sisteminin yöreye, malzemeye, coğrafyaya ve geleneğe göre yansımaları olur sadece.

Safranbolu'da ayrı taçlanır, İstanbul'da ayrı. Eliböğründeler, saçak silmeleri, pervazlar, cumbalar, kapı kolları, yüklükler, sedirler ve benzerleri.

Diyarbakır'da ve Kayseri'de taştan, bezemeler, rozetler, iç avlular, gölgelikler.

Boğazda yalı olur, Nevşehir'de konak.

Ama nikahı olan, evli olan herkesin bir tane evi olur muhakkak.

En basiti ve ufağı bile gönül dünyamıza açılan bir cennet bahçesidir.

İster süslü olsun ister sade.

Hepsi inanç ve gönül dünyamızı yansıtır dışarıya, mahremimizi gizleyerek.

Onu inşa etmek için arsa da boldur, taş da ağaç da toprak da.

İşçiliği kolaydır. Üç beş usta ile birkaç ayda kolayca inşa edilebilir.

İmece ile maliyeti düşürülebilir. Zaten öyle de yapılır.

Arsasına para verilmez zaten.

Zaten ev satılık bir meta değildir.

Kimse evinin fiyatını bilmez.

Çok değerlidir çünkü.

Evdeki her şey evdeki herkese yeter.

Hatta ev geçim kaynağıdır masraf sebebi değil.

Herkese yetecek kadar güneş de vardır manzara da.

Yollar ortak kullanılır, çıkmaz sokaklar bu yüzden vardır.

Ana ve baba ile aynı evde yaşanabilir

Misafir ağırlanabilir, her gelene sofra açılır, imkânları geniştir.

Yan komşu güvence sebebidir.

Neredeyse mirasa ortak yapılacak kadar.

Mescide uzaklık yürüme mesafesidir.

Müezzin Allahuekber dedi mi duyulur ve hayyaalessalah dedi mi namaza icabet edilir.

Tüm bu anlatılanlar gerçektir ve uygulanabilir.

Yerli ve millidir.

Kaynağı İslam ve Anadolu'dur.

Bizim aklımızdır.

Bizim bilgi ve tecrübe dağarcığımızdadır.

Öyle yerli araba yapmak için gereken AR-GE çalışmasına ihtiyaç yoktur.

SİHA yapmak için gereken yazılımlar ve mühendislik hesapları gibi zor da değil.

Hiçbir bilgiyi ve malzemeyi ithal etmemize gerek yoktur.

Yüksek teknoloji gerektirmez çünkü geleneksel teknik ve insan gücüyle inşa edilebilir. O yüzden müteahhit, büyük inşaat firması ve benzeri organizasyonlara ne hacet.

Büyük sermayelere ihtiyaç yoktur. O yüzden banka, kredi ve benzeri zulümlere ihtiyaç duyulmaz.

Tamamıyla yerli ve milli bir şeyden bahsediyorum.

Tarihte 20 milyon kilometrekareye ihraç ettiğimiz bir bilgi ve kültürden.

Biz ona “Türk Evi” diyoruz.

Son bir not: Öyle alçak diye betonarme dört beş katlı üç oda bir salon dairelerden oluşan apartmanlardan bahsetmiyorum. Alçak ya da yatay olunca iş çözülmüyor. Çözüm bu değil.

Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanım yeni Türkiye'de yeni göreviniz hayırlı olsun.

Sektör temsilcilerini topladığınızı duyuyoruz. Güzel ama sektör sadece müteahhitlerden oluşmuyor. Sektörün diğer temsilcilerini de toplayın farklı sesleri de dinleyin.

Yerli ve milli olan “Türk Evi“ çözümdür.

https://twitter.com/Mimarserkanakin