VF kat sol
VF kat sağ

26 Eylül 2017

Türk sinemasında yerel kodlar

Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen “Türk Sinemasında Yerel Kodlar” üst başlıklı sempozyumu için 21-24 Eylül tarihleri arasında Malatya'nın misafiri idik.

Malatya sanat ve sanatçı şehridir. Hani bir laf var. “Ben Anadolu'nun bağrından yetiştim” diye. Malatya'nın bağrından yetişen o kadar çok değerli sanatçı var ki say say bitmez. Sinema alanında; Kemal Sunal, Oktay Kaynarca, İlyas Salman, Yasemin Yalçın, Kenan Işık, Ünal Küpeli, Sümer Tilmaç ve Cüneyt Gökçer'i örnek gösterebiliriz. Malatya Film Festivali onun için bu şehre çok yakışıyor.

Bu yıl yedincisi düzenlenen Festival kendinden fazlasıyla bahsettirecek. Festival'in kadrosu tamamen yenilenmiş durumda. Malatya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleşecek olan Festivalin Koordinatörlüğü'nü Suat Köçer yapıyor. İşi bilen, ehil, liyakatli oldukça titiz çalışan harika bir ekip kurulmuş. Her şey saat gibi işliyor.

Yolculuğun başlamasından günler öncesinden tutun, son dakikaya kadar olan zaman içinde makine gibi işleyen bir profesyonellik hakimdi. Emeği geçen tüm ekibe teşekkür ediyoruz.

Sempozyum Verimli Geçti

  1. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında, 'Festivale Doğru' başlığıyla 'Türk Sinemasında Yerel Kodlar' Sempozyumu sinemacıları bir araya getirdi.

Sinema yazarı Tuba Özden Deniz koordinatörlüğünde gerçekleştirilen Sempozyumda; 5 oturumda 25 konuşmacı, 100 yılı geride bırakan Türk sinemasının yerel değerleri ve yerliliğe bakışını etraflı biçimde masaya yatırdılar.

Oturum Başkanlıklarını İshak Aslan, Abdulhamit Güler, Hediyetullah Aydeniz, İhsan Kabil ve Faysal Soysal'ın yaptığı oturumlarda; Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, sinema yazarı Barış Saydam, Arş. Gör. Mesut Bostan, sinema yazarı ve 7. Malatya Uluslararası Film Festivali Direktörü Suat Köçer, yönetmen Mesut Uçakan, Hüseyin Etil, yönetmen Nazif Tunç, Öğr. Gör. Dr. Yusuf Ziya Gökçek, yönetmen Derviş Zaim, Öğr. Gör. Meltem İşler Sevindi, Hilal Turan, yönetmen Atalay Taşdiken ve yönetmen Reis Çelik,  Sinema alanında araştırmalar yapan Rıza Oylum, İran Farabi Sinema Kurumu'nun yöneticilerinden Amir Esfandiari, konuşmacı olarak katıldılar.

Türk Sineması Kendi Dilini Geliştirmeli

Türk sinemasının yerel değerler ve yerliliğe bakışını çok sayıda önemli ismin katılımıyla, etraflı biçimde masaya yatıran sempozyumun açılış konuşmasını Festival Direktörü Suat Köçer yaptı. Bu yıl 7.'si düzenlenecek Malatya Uluslararası Film Festivali çatısı altında Türk sinemasının temel bir meselesini tartışıyor olmanın önemine dikkat çeken Suat Köçer, bu tartışmayı çok sayıda değerli sinemacıyla Malatya'da yapıyor olmanın ayrı bir mutluluk olduğunu söyledi. Sempozyumun kitaplaştırılarak önemli bir kaynak esere dönüştürüleceğinin altını çizen Köçer, Malatya Uluslararası Film Festivali için hazırlıkların tüm hızıyla devam ettiğini ve 9-16 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalde sinemaseverleri çok önemli sürprizlerin beklediğini sözlerine ekledi.

Suat Köçer, sözlerinin devamında, Türk sinemasının tarihini, yerlilik ve yerellik kavramı etrafında ele aldıklarını aktararak, "Sektörel açıdan dünyada artık sözü edilen, ismi geçen, çeşitli uluslararası festivallerde ödül alan yapımlara imza atan bir ulusal sinema olmasına rağmen, sinemamızın kendine özgü bir dil geliştirememesi konuşulması gereken bir konu." dedi.

Açılışta bir selamlama konuşması yapan Malatya Uluslararası Film Festivali Başkanı ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Türk Sinemasında Yerel Kodlar Sempozyumu'nun festivale ayrı bir boyut kazandıracağını söyledi. Birbirinden değerli sinemacıları Malatya'da ağırlıyor olmaktan duydukları mutluluğu dile getiren Başkan Ahmet Çakır, Türk sinemasının kimlik tartışmaları etrafında önemli bir kavram olan yerliliği çok boyutlu biçimde tartışılmasının sinemamızın düşünsel boyutuna büyük katkılar sağlayacağını ifade etti. Çakır ayrıca 9-16 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek 7. Malatya Uluslararası Film Festivali'ne büyük bir heyecanla hazırlandıklarını söyledi.

Yerlilik Akademide Değil Sanatta Bulunur

Açılış konuşmalarından ardından yapılan ‘Türk Sineması ve Yerellik' konulu ilk oturumun başkanlığını İshak Aslan üstlendi. ‘Yerellik tartışması hemen karşısında evrensellik meselesini aklımıza getiriyor' diyen Aslan, giriş konuşmasının ardından sözü Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı'ya bıraktı. “Türk Sinemasında Yerellik mi, Yerlilik mi?” başlıklı konuşmasında Kemal Tahir ile başlayan yerlilik vurgusunun ilk kuşak yönetmenlerle beyazperdeye taşındığını hatırlatan Prof. Kayalı, akademi çevrelerinin yerlilik arayışında sahadaki çabalara nispeten geride kaldığını belirterek, 'Bu toplumun değerlerini akademik metinlerde değil, sanatta buluruz.' ifadelerini kullandı.  Daha sonra söz alan Barış Saydam'ın ‘Ulusal Tarih Tezi'nden Ulusal Sinemaya Geçiş: 1950'lerin İlk Yarısının Panoraması” başlıklı tebliği ile devam eden oturum, Arş. Gör. Mesut Bostan'ın sunumu ile sona erdi. Bostan, Kemal Tahir'in yerliliğe dair kaygılarını en kapsamlı biçimde Lütfi Akad sinemasında kendisini gösterdiğine dikkat çekti.

Kemal Tahir En Önemli Durak

 “Yeşilçam'da Arayışlar” konulu ikinci oturumuna Abdulhamit Güler Başkanlık etti. Yerliliğin yalnızca sinemada değil hayatın pek çok alanında yokluğunu hissettiren önemli bir gereksinim olduğunu belirten Güler, sözü Malatya Uluslararası Film Festivali Direktörü Suat Köçer'e bıraktı. Kemal Tahir'i okumanın Türkiye'nin bir dönemini okumakla eşdeğer olduğunu söyleyen Suat Köçer, Tahir'in romancı ve yazar kimliğinin ötesinde tezleri ve düşünceleriyle kuşakları etkileyen önemli bir ideolog olduğunu belirtti. Köçer, Kemal Tahir'in yerliliğe giden yolda ilk durak olduğunun altını çizerek özellikle genç sinemacıların yerlilik başta olmak üzere bu büyük düşünce adamının görüşlerinden yararlanması gerektiğini ifade etti. Oturumun ikinci konuşmacısı yönetmen Mesut Uçakan, Yeşilçam'daki manevi arayışlar ve Milli Sinema çabasına değindi. Uçakan, yerlilik tartışmasının temelinde inanç olgusunun yattığını, Milli Sinema düşüncesinin bu bağlamda üzerinde durulması gereken temel bir anlayış olduğuna dikkat çekti. Son olarak söz alan yönetmen Nazif Tunç ise “Halit Refiğ ve Ulusal Sinema Kavgası” başlıklı konuşmasında, Halit Refiğ'in yerlilik noktasındaki çabalarına değindi. Tunç, Refiğ'in ulusal sinema kavgası ile sinemamızın meselelerini incelemekle kalmadığını, “Gurbet Kuşları”, “Bir Türk'e Gönül Verdim”, “Harem'de Dört Kadın” gibi filmleri ile ulusal sinema akımının en güçlü filmlerini verdiğini dile getirdi.

 Çare ‘Süreklilikte'

Sempozyumun ikinci günü “Teori ile Pratik Arasında” konulu oturumla başladı. Yrd. Doç. Dr. Hediyetullah Aydeniz'in yönettiği oturumda ilk sözü Türkiye'de Sinema Araştırmaları ve Yerlilik/Yerellik” başlıklı konusmasıyla Öğr. Gör. Dr. Yusuf Ziya Gökçek aldı. Türkiye'de sinema çalışmaları alanında kurumsal ayrışmanın olduğunu ifade edem Gökçek, Türk sinema teorisine ilişkin yeteri kadar çalışmalar yapılmadığına değindi. “Türkiye Sinemasında Yerellik; Ayşe Şasa Örneği” konulu tebliğiyle oturuma katılan Öğr. Gör. Meltem İşler Sevindi, yaşadığı dönemde çevresindeki yapımcılar ya da yönetmenlerin Ayşe Şaşa'nın senaryolarına müdahale etmesine rağmen Şaşa'nın kendine has eleştirel bir dili olduğunu savundu. Oturumun son konuşmacısı yönetmen Derviş Zaim oldu. “Sinemada Biçim ve Geleneksel Sanatların Yansımaları” hakkında kapsamlı bir konuşma yapan Zaim, geleneksel biçimlerin günümüz şartlarında yeni formlarla üretilmesi gerektiğine dikkat çekti. 60'lı yıllarda yerlilik kavramı etrafında gelişen tartışmaların somut neticelere dönüşmediğini savunan Zaim, tek çıkar yolun üretimin sürekli hale gelmesi olduğunu ifade etti.

 Taşraya ‘İçeriden' Bakış Yok

Sempozyun dördüncü oturumu “90 Sonrası Türk Sineması” başlığıyla gerçekleşti. Oturumu İhsan Kabil yönetirken ilk sözü “Taşraya İçeriden Bakmak; Ahmet Uluçay Sineması” konulu konuşması için Hilal Turan'a bıraktı. Turan, yaptığı konuşmasında Türkiye'de yerli bir sinemadan bahsedilecekse, Uluçay'ın mirasının meseleye büyük iddialardan değil “sahicilikten” başlamamızı öğütlediğini söyledi. “Halk Edebiyatı ve Destan Geleneğinin Sinemadaki Karşılığı” başlığını taşıyan konuşmasında Türk sinemasının halk edebiyatından yeterince beslenmediğini söyleyen yönetmen Reis Çelik, kadim hikâye, destan ve masalların güncel bir anlayışla beyazperdeye aktarılması gerektiğini savundu.

Oturumun son konuşmacısı Atalay Taşdiken ise Yeni Türk Sinemasında Yerellik” konulu konuşmasında son dönem Türk sinemasının taşraya içeriden bakamadığını ifade etti. Bir yönetmenin taşrayı yaşanmaz bir yer olarak tarif etmesinin dışardan bakmak olduğunu söyleyen Atalay, hakim algı sebebiyle taşraya ait sahici bir film yapmanın küçümsendiğini belirtti.

İran Sineması Örneği

Sempozyumun son oturumunda İran Sineması örnekleri Faysal Soysal başkanlığında tartışıldı. Soysal, “İran Sinemasında Taşra ve Taşralı Temsili Türk Sineması ile Karşılaştırılmalı Analiz” konuşması için sözü Rıza Oylum'a bıraktı. Oylum, İranlı sinemacıların taşra kavramını ve taşralı imajlarını, bireysel hikâyeler üzerinden başarıyla beyazperdeye yansıttıklarının altını çizerken, aynı başarıya Türk sinemasında rastlanmadığı tezini savundu. Sempozyuma İran'dan katılan Uluslararası Fecr Film Festivali danışmanı Majid Sheikh Ansari, dünya sinemasında yer edinmek için var olana yenilik ve farklılık katmak gerektiğini belirtti. Majid Sheikh Ansari, İranlı sinemacıların cevapları verilmemiş sorulara cevap arayarak özgün bir dil yakaladıklarını söyledi. Ansari, Türk sinemasının yerli bir anlayışla benzer başarılar yakalayabileceğini de sözlerine ekledi.

 Tebliğ ve Konuşmalar Kitap Olarak Yayınlanacak

Sempozyum konuşmaları ve tebliğleri kısa bir zaman sonra kitap olarak yayımlanacak.

 Davet edilen tüm konuklar fire vermeden katıldı

Sempozyum Malatya'da yapılmasına ve katılımcıların tümünün şehir dışından gelmelerine rağmen program sıfır fire ile tamamlandı. Bu büyük bir başarıdır. Ekip başarısıdır.

Birçok programda şahit olmuşsunuzdur kişi ödülünü almaya gelmiyor. Önceden konuşulup anlaşılmasına rağmen son dakikada bakıyorsunuz konuşmacı ortada yok.  Onun yerine isim aramaya kalkıyorsunuz.

İki gün süren ve bir birinden değerli isimlerin olduğu programın sıfır fire ile tamamlanması takdire şayandır.

2017 ARAPÇA KİTAP VE KÜLTÜR FUARI AÇILDI

2017 Arapça Kitap ve Kültür Fuarı, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi'nde açıldı

"İslami Kültür ve Arap Edebiyatı Buluşması" temasıyla Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi'nde düzenlenen 2017 Arapça Kitap ve Kültür Fuarı'nın açılışı yapıldı.

Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Beyrut ve Kuveyt'ten 50'ye yakın yayınevinin katıldığı ve 1 Ekim'e kadar açık kalacak fuarda dini, kültürel, edebi ve insan gelişimi alanlarında yaklaşık 8 bin kitap okuyucularla buluşacak.

Fuarı düzenleyen Darul Hayr kurumunun Müdürü Bilal Ebu'l Hayr, fuar kapsamındaki etkinliklerin tarih ve kültür seminerleri ile insanların gelişimine yönelik seminerlerden oluştuğunu söyledi. İstanbul'da özellikle gençlerin Arapça kitaplara olan ilgisinin arttığını kaydeden Ebu'l Hayr, fuarı 100 bin kişinin ziyaret etmesini beklediklerini aktardı.

10.00 ile 21.00 saatleri arasında ziyaretçilere açık olacak fuarda, Arap alim ve yazarların eşlik ettiği 30'a yakın etkinlik ve imza gününün yapılması planlanıyor.

 TAKSİM'DE SAHAF FESTİVALİ

Beyoğlu'nun kültür-sanat hayatına kitabın kokusunu ve renklerini katan Beyoğlu Sahaf Festivali' başladı. Kitapseverlerin yoğun ilgi gösterdiği festivalin hareketli ve renkli geçmesi bekleniyor.

Beyoğlu Belediyesi tarafından Mayıs ayında itibaren devam eden “Beyoğlu Festivalleri”, bu yıl 11'incisi düzenlenen “Sahaf Festivali” ile devam ediyor. Taksim Meydanı'nda kurulan etkinlik alanında gerçekleştirilen Festivale bu yıl İstanbul ve Türkiye'nin değişik illerinden 74 sahaf katıldı. On binlerce asırlık kitabın yanı sıra, tarihe tanıklık etmiş dergileri de tutkunlarıyla buluşturan festival 2 Ekim'e kadar her gün 10.00-23.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ KONYA'DA BAŞLADI

Konya'da,  Mevlana hazretlerinin doğum yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen Uluslararası Mistik Müzik Festivali başladı.

Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından bu yıl 14'cüsü düzenlenen Uluslararası Mistik Müzik Festivali'ne ilgi büyük.

Mevlana'nın doğum günü olan 30 Eylül'e kadar devam edecek festivalle, Mevlana'nın sözle ifadesi mümkün olmayan sınırsız aşkına, bütün insanlığı kucaklayan tevazu ve hoşgörüsüne layık bir anma programı hedeflenmekte. Ayrıca mistik müzik yoluyla farklı kültürleri tanıtmayı, geleneksel mistik müziklere, popüler unsurlara karışmadan, otantik yapıları ve özellikleri korunarak var olabilecekleri bir kültür ortamı sağlamak amaçlanıyor.

Yerli ve yabancı çok sayıda davetli, ilk günde sahneye çıkan Mavera Müzik Topluluğu tarafından orjinal sazlar ve seslerle icra edilen tekke musikisi ile Osmanlı'nın askeri müziği mehterin manevi ve müzikal duyarlılığındaki birlikteliği işleyen ezgileriyle keyif dolu anlar yaşadı.
Fetsitval boyunca, 23 Eylül'de Hz. Hamza Topluluğu, 24 Eylül'de Miralem Miralemov, 25 Eylül'de Geleneksel Sufi Ayinler Topluluğu, 26 Eylül'de Mesut Kurtiş, 27 Eylül'de Urfa Ahengi Topluluğu, 28 Eylül'de Mahsa-Marjan Vahdat ve Coşkun Karademir, 29 Eylül'de Dorsaf Hamdani ve 30 Eylül'de Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu sahneye çıkacak.