14 May 2020

Türkiye'nin sosyoekonomik açıdan pandemi süreci

Gün geçmiyor ki ekonomik gidişatla ilgili olarak kötü senaryolar konu uzmanları tarafından yapılmıyor olsun. Yapılan değerlendirmelere baktığımızda, aynı eksendeki bakış açısının izdüşümleri olarak sadece farklı ifadeler olarak görüyoruz.

Evet, bir gerçek var ki bu pandemi sürecinde, zaten kötü gidişatı olan ekonomik göstergeler daha da derinlik kazanarak radikal kararlar almayı gerektirecek bir sürece doğru gidiyor.

Ekonominin bu kötü gidişatını ifade eden değerlendirmeleri incelediğimizde karşımıza çıkan şey; mevcut durumu oluşturan ana sebepleri uygulamak için al baştan önerileridir. Bu önerileri Ak Parti'den ayrılmış, mevcut iktisadi durumun temel baş sorumlularından olan yeni kurulmuş partilerde, sözde Türkiye'yi kurtaracak aynı şeyleri söylüyorlar. ‘'Borçlanmak zorundayız'' Gerçekte öylemi acaba!

Peki, çözüm diye önerdikleri şey nedir?

Bu zihniyetin ortak temel bileşkesi, bugüne kadar ötelenerek getirilen borçların çevrilmesi için yeniden borçlanma politikasıdır. Yeniden borçlanmanın bir çıkış yolu olduğu inancı, onların iman ettiği iktisadi kuramların temel bağımlı oldukları küresel finans elitlerin borç verme güçleridir.

Dikkat ederseniz özünde söyledikleri, hükümete çıkış yolu diye gösterdikleri sadece borçlanmadır.Ülkenin bu durumdan çıkması için, ülkeyi bu duruma sokan borçlanma modelini öneriyorlar.

İşi getirip kötü yönetim diye karar alıcılara göndererek, sistemsel bir sorgulamayı değil yapmak, tek hedefin siyasi karar alıcıların, bu borçlanma kurallarına tam iman etmeyip, kendi iradesi ile hareket etmesi olarak ifade ediliyor. Yani ekonomide bağımsız bir hükümetin olmasını doğru bulmuyorlar.

Gerçekten sadece borçlanarak mı bu durumdan çıkabiliriz?

Bu sorunun cevabını önce peşinen söyleyelim sonra neden böyle düşündüğümüzü açıklamaya geçelim.

Kesinlikle borçlanma bir çıkış yolu değildir. Borçlanma bugüne kadar olduğu gibi vergilerin yüksekliğidir. Milli gelirdeki adaletsizliğin nedenidir. Suni borçlanma modeli ile büyümenin elit bir zümre için olduğunun sebebidir. Sürekli bütçe açığı ve dış ticaret açığının nedenidir.

Sözde sermaye yetersizliği yalanının borç sisteminin oluşturduğu tasarruf eksikliği yalanının nedenidir.

''Mevcut sistemin çarklarını sürdürmek için borçlanmak şarttır.'' Bu borçlanmayı içerden yapamıyorsanız dışardan yapmalısınız gibi rezerv kaynakların azlığı gerekçe gösterilerek, mevcut kabullerin mutlak geçerliliğine bir iman edişin sonucudur.

Şimdi biz, böylesine büyük zulmün sistemleştiği bir yapının yeniden güçlendirilmesi, beslenmesi ve borçla sürdürülmesine itiraz ediyoruz. Hiçbir çözüm önerisi olmayan insan bile bu yapıya vicdanen insani olarak itiraz etmek zorundadır.

Eğer zerre kadar adalet duygusu varsa bu gerçeği kabul etmelidir.

Çözüm Önerisi;

1.Mevcut ekonomideki uygulanan modellerde bir köklü değişime gitmek şarttır. Aynı oyunun kuralları aynı sonucu verecektir. O halde siz önce kuralları değiştirmekle başlayacaksınız. İşte bunun adı Borca Dayalı Para Sistemini değiştirmekten başlamaktır.

2.Hangi kuralları değiştirerek nasıl işe başlayacağınız, bu konuda bir strateji tedbiri olarak uygulayıcı milli iradenin tasarrufunda çalıştıktan sonra; son hamle olarak kamuoyuna aşama aşama bir hedef gözetilerek bütün şeffaflığı ile açıklanmalı.

3.Reel sektörü hızlı bir şekilde toplumsal en acil ihtiyaçlara göre tasnif ederek; hızlı iş edindirme programları yapılarak, finansal bağımsız alan oluşturulmalı. Bütün işsizliğe can suyu, bağımsız faizsiz finansman fonlama yöntemi olacaktır.

4.Finansal bağımsız alan, tamamen emek ve üretim endeksli ve ekonomik döngü içinde tüketimi besleyici olarak; bir mizan ve ölçü denkliği içinde, devletin düzenleyici ve denetleyici yeni kurumları ile efektif olarak takip edilmeli.

5.Vergi politikalarını bu bağımsız model içinde %3 ile %5 bantları arasında tutarak dengeleyici bir el olarak yeni vergi modeline geçiş için vergi modeli işletilmeli işletilmeye başlanmalı.

6.Üretimi bağımlı faizci sermayeye bağımlı hale getiren ve kapasite düşüklüğüne zorlayan vergiler kaldırılmalıdır. Gerçekleşmeyen üretimden peşin belirleyici vergiler, üretimin önünü kesen Deli Dumrul gibidir. Devlet vergi felsefesini üretime bağımlı hale getirirken, bağımsız finans sistemini uygulayarak, vergi ile mizan ve ölçüyü koruma amacı güdecektir.

7.Sürekli vergi devletle millet arasını açar. Buna neden olan borç modelinin faiz giderleridir. Bağımsız finansman modeli yeni yapılanması ile devletin temel zorunlu giderlerini Doğal İktisat Döngüsü içinde zaten karşılayacaktır. Devletin giderleri bellidir, bu giderleri paranın sahibi olmuş bir devlet, mal ve hizmetlerin ölçü denkliği içinde çok rahatlıkla karşılayabilir.

Bu özetlemeye çalıştığımız yedi öneri, uygulayıcı milli irade için finans modelinde ve vergi politikasında yeni bir paradigmadır. Mevcut gerçekleştirilen borçlanma sisteminden çok daha kolay uygulanabilir.

Sadece uygulayıcıların bir zihinsel devrime ihtiyacı vardır. Zihnindeki tabuları devirmeden de bu gerçekleri görmek mevcut paradigmayla mümkün değildir.

Selam ve dua ile…