VF kat sol
VF kat sağ

11 Kasım 2015

Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinde yeni dönem

Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkileri Kral Abdullah döneminde belki de tarihinin en iyi seviyesindeydi.

Arap isyanlarıyla birlikte Türkiye'nin özellikle Mısır'da seçimleri kazanan Müslüman Kardeşler'i (İhvan-ı Müslimin) desteklemesi ve Sisi'nin askeri darbesine karşı sesini yükseltmesi Suud ilişkilerinde soğuk rüzgarlar esmesine sebep oldu.

Çünkü Sisi'nin Suud tarafından güçlü bir şeklide desteklenmesi söz konusuydu.

Suud, Müslüman Kardeşler'in Mısır'daki başarısının Körfez ve Ortadoğu'da yeni model rüzgarlarına sebep olabileceği fikri nedeniyle Müslüman Kardeşler'e karşı mesafeli bir siyaset izledi.

Suud'un Suriye politikası ise, Mısır'ın aksine Türkiye ile tam bir birliktelik arz ediyordu.

Mısır'da karşı kamplarda olan Türkiye ile Suud, Suriye'de ise aynı çizgide ortak bir politik tutum içerisindeydi. 

Öte yandan İran'ın; Irak, Suriye, Bahreyn, Yemen ve Lübnan'daki derin aktif siyaseti Suud'u tedirgin etti.

Bu durum karşısında Suud da bölgede İran gibi aktif bir siyaset izlemeye başladı.

ABD ile İran'ın prensipte nükleer anlaşma yapması Suud'un bölgede daha aktif ve risk almasına vesile oldu.

Suud'un özellikle Yemen'de Körfez ülkeleri ve Batı ile oluşturduğu koalisyon hareketi, İran'a adeta bir gözdağıydı.

KRAL SELMAN

Yeni Kral Selman bin Abdulaziz'in muhafazakar ve gelenekçi kimliğiyle pragmatik bir siyaseti tercih edeceği tahmin ediliyor. 

Ülkesinde din alimleri ve aşiret liderleriyle olan sağlam ilişkilerinin yanı sıra müzakereci ve diyalogdan yana ağır basan kişiliği dikkat çekiyor.

İran'ın bölgedeki yayılmacı politikaları karşısında Suud'un; Yemen, Körfez ve Mısır'da Müslüman Kardeşler yöneticilerine karşı ılımlı bir politik çizgiye kayacağının sinyallerini veriyor.

Bu durum, Suud'un önümüzdeki yıllarda bölgede daha da aktif bir politika yürüteceğinin işaretidir.

Ortadoğu'da/Arap dünyasında yaşanan ciddi değişim ve çatışma süreci orta vadede devam edecek gibi görünmektedir.

Gerek Türkiye gerekse Suudi Arabistan'ın ulusal çıkarları açısından çok yönlü kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkileri tesis etmeleri kaçınılmaz bir durumdur.

Suudi Arabistan ve Türkiye'nin Ortadoğu'da kaderi ortaktır.

Bölgede sınırlar yeniden çizilirken yeni işbirlikler kaçınılmaz olmalı.

Türkiye, Suudi Arabistan ile bölgesel stratejik ilişkilerini orta ve uzun vadeli daha derin bir plan üzerine yeniden kurgulamalıdır.

Türkiye'nin Ortadoğu politikası ve Suudi Arabistan ile ilişkileri daha derin ve çok yönlü bir konsepte oturtulmalıdır.

Türkiye'nin Cumhuriyet döneminde, Arap ülkeleriyle dondurulan soğuk politikaların Necmettin Erbakan ve Turgut Özal'ın kişisel politik tercihleriyle dönemsel sıcak ilişkiler kurulmasına vesile olmuştu.

Ak Parti'nin Afrika, Balkanlar ve Ortadoğu açılım politikaları özellikle Arap ülkeleriyle çok yönlü karşılıklı doğal bir ilişki üzerine oturmuşken Arap isyanlarıyla karmaşık bir sürece evrildi.

Batı dünyasının 100 yıldır Ortadoğu Arap ülkeleriyle ulusal maddi menfaatler üzerine oluşturduğu inatçı dayatmacı ilişkilere rağmen, Türkiye'nin Ortadoğu politikası artık kaçınılmaz bir şekilde tekrar tarihsel olarak uyutulan politik sinir uçlarını harekete geçirme zamanıdır.